Esgazete'den uzun bir aradan sonra cümleten merhabalar.

Malum vaziyet sebebiyle çoğunluk gibi evdeyiz, öyle bir zamanlama oldu ki konunun ciddiyetine vakıfiyet ve birazda mevsim geçiş nezle durumundan dolayıdır öncesinden kendimizi ev ahalisiyle izole edeli bugün sanırım 8. Gün.

Ömür sürecimizde Rabbim böylesi günleri 1 yada 2 kere olarak yaşamamıza müsaade etmişti.

Eskinin nüfus sayımlarında 1 günlük olarak tecrübesel ev kapanma durumlarımız olmuştur.

Bu yaşadığımız küresel bir durum olup, sanırım gelecek açısından bize Türklere ve dünya tekmil milletlerine ve devletlerine kökten değişimlere sebep olacak bir durum gibi gözüküyor.

 Sıkıntıyı yaşama koşullarında ailevi problemimiz yok denilen neyse harfiyen uymaya azami özenimiz var, sıkıntı çevremizde konuyu benimsemeyen ve inatlaşan güruh, ilerleyen süreçte sanırım bugünlerin yaşananlarını ve değerlendirmesini sonuçlarıyla daha net yapabilir durumda olacağımıza inanıyorum.

Büyük Türk Milletine mensubiyetin güveniyle bugünlerin geçeceğine ve yarınlarımızın güzel olacağına inanmışlığım tam, sebeple Ergenekon'dan çıkışımızın 4657 senesinde yine bir tazelenmeyi, yine bir baharı, yine bir ilk günü yaşayacağımız inancıyla konuyu güncele çevirmek istiyorum.

Bizim binlerce yıllık devlet, millet geleneğimiz vardır ve bu geleneğin genleri sabittir.

En zor şart ve zamanlarda ortaya çıkar, belirir ve tarih yazmaya çalışanları tarihe gömer ve resmen üzerinden geçer.

Belliki farkında olmayanlar var, belki kabullenmiyenler var ama olsun bunlar tarihimizin her döneminde var oldular, olacaklar.

Bilinirki bu Necip milletin gönlünde hep yolbaşcılar vardır, olacaktır.

Oğuzkağan olmuştur, Metehan olmuştur, Bilge Tonyukuk olmuştur, Hoca Ahmet Yesevi olmuştur, Yunusemre olmuştur, Selçuk Bey olmuştur, Sultan Alparslan olmuştur, Osmangazi olmuştur, Fatih Sultan Mehmet Han olmuştur, Yavuz Sultan Selim Olmuştur, Kanuni Sultan Süleyman olmuştur, Gazi Mustafa Kemal Paşa olmuştur ve niceleri olmuştur, olacaklardır.

 Ruhumuzda, benliğimizde, akılımızda, yüreğimizde, gözümüzde, gönlümüzde bitamam olacaklardır ve yol göstericimiz olacaklar bizlere buhranlı günlerden sonraki güzel günlerin güneşi olacaklardır.

Bu duygu ve düşünce yoğunluğunda Türkiye Cumhuriyeti Devletine mensubiyet gereğine inanalım, güvenelim, ama demiyelim, acaba demiyelim, neden demiyelim, niye demiyelim.

Yakın hafızaları zorlayın Kıbrıs sürecinde yaşadık, 12 Eylülü yaşadık, 17 Ağustosu yaşadık, hele son zamanların cümle belalarını, Rabbimin imtihanlarını yaşıyoruz, yaşayacağız da.

Zamanın sorgulama değil devlete tabiyet zamanı olduğu açık ve nettir. Bu aşamada duygu bölünmesi yalnızca düşmana yarar sağlar, bize yara açar.

Unutmayın “gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki andır“ ve geçmişimiz referansımızdır her karanlık günler sonunda hep aydınlığa çıkmışız ve her seferinde güçlenmişiz.

Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün İstanbul'dan sonra en fazla ziyaret ettiği cumhuriyet şehri Eskişehir'de yaşayan bir vatan ve millet sevdalısı olarak sizleri en kalbi duygularla selamlayıp diyorumki ; Gelecek günler güzel olacak. Biz bugün gerektiği gibi davranalım yeter.