DSP Genel Başkan Yardımcısı Dilara Tambova salgın döneminde gündeme getirilen barolarla ilgili düzenlemeleri anlamanın mümkün olmadığını söyledi.

Tambova açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Ülkemizde ve dünyada, salgın etkisini sürdürmeye devam etmekte ve hastalıkla mücadele için alınan pek çok tedbir de sürekli hayatımızın akışını değiştirmektedir. Umuyoruz ki, alınan tedbirler olumlu sonuç versin. Ancak ülkemizde farklı bir durum daha var ki, o da, iktidar partisinin sanki koronavirüs kadar önemliymiş gibi gündeme getirdiği bazı konular. Baroların seçim usullerine ve Avukatlık kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmayı, bizzat Cumhurbaşkanının talimatı ve ivedilikle yapılması yönündeki ısrarı, böylesi bir salgın felaketi döneminin gündemi midir diye düşünmeden edemiyoruz. Üstelik Adalet Bakanının olmayacağı yönündeki beyanatının tam tersi bir açıklamayla sayın cumhurbaşkanı konuyu gündeme getirmesi, artık bu yeni sistemde bırakınız milletvekillerini, bakanların bile ne kadar işlevsiz hale getirildiğinin de açık bir ispatıdır. Bir defa, baroların kurumsal yapısını ortadan kaldıracak, sadece kanuni olarak değil kültürel ve işlevsel olarak ta ciddi tahribatlar meydana getirecektir. Baroları bir nevi STK ya da Meslek Odası statüsüne getirip, kamu kurumu niteliğini ortadan kaldıracak, bununla birlikte çok başlı bir sistem ortaya çıkararak; meslek dışı ve hatta etik dışı faaliyetlere de zemin hazırlayacaktır. Bu çok başlılığın; bölgelere göre değerlendirildiğinde, farklı ideolojik hesaplar nedeniyle, olayları başka mecralara taşıyacağıyla ilgili endişemizi de belirtmek isterim. Bu konunun sözde temsilde adaleti sağlayalım, marjinalleşmeyi önleyelim düşüncesiyle gündeme getirildiği iddia edilse de aslında bu düzenlemenin daha farklı marjinal yapılar meydana getireceği veya var olan bu yapıları daha görünür ve etkin kılacağı tehdidini de görmemiz gerekiyor.

Demokratik Sol Parti olarak; hukukun ve milli çıkarlarımızın aleyhine olacak her türlü düşünce ve eylemin karşısında olacağımızı belirtmek isterim. Geçmiş dönemlerde benimsenmeyen bu düzenlemenin, yeniden gündeme getirilmesini anlayamadığımız gibi; Avukatlık mesleğine ve dolayısıyla hukukun temsil niteliğine zarar vereceğini düşündüğümüz bu yanlıştan, bir an evvel dönülmesini umuyoruz.”                                                                                            

Editör: TE Bilişim