HABER ŞAĞBAN BAĞCI

DİĞER FOTOĞRAFLAR HABERİN SONUNDA

Dün akşam bazı  sosyalist partiler, gençlik örgütleri, sosyalist dergilerin okurları İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları için ’anma yürüyüşü’ yaptılar. Espark önüne gelen kitle burada Kaypakkaya’nın yaşamından ve düşüncelerinden sözetti.

Daha önce Espark önüne gelen Eskişehir Halkevi üyeleri madenci baretleri ile oturma eylemi yaptılar. Sık sık slogan attılar. Daha sonra getirilen bir çuval ‘Soma kömürü’ döküldü alana. Bir çuval kömürden simge mezar yaptılar. Üstüne bir karanfil yanı başına  madenci bareti bıraktılar.

Bir genç kömürden yapılan mezarın yanına uzanıverdi. Arkadaşları üzerine kefen örttüler. Yüzünün üstüne madenci bareti.

Bir çuval kömür mezar oldu, 1 metrelik bez de kefen…

Bu gösteri aslında madenci işçilerinin yaşamını yansıtıyordu.

Soma Maden faciasında sağ olarak ocaktan çıkarılan Mehmet Ali Dincer’in  sözleri  her şeyi anlatıyor.

Madenin H Panosu’nda 140 arkadaşıyla birlikte çalışan ancak sadece 6 arkadaşıyla dışarı çıkabilen maden işçisi Mehmet Ali Dinçer’in gazetelerde ki  sözleri sömürü düzenin gerçeklerini ve yaşamın ne kadar kısa olduğunu yansıtıyordu: “Bir anda gaz gelmeye başladı. Hava bir anda ters döndü. Bu sefer arkamızda duman vardı. Önümüzde duman oldu. Geriye de dönemiyorduk. İnsanlar gözümün önünde bayılıp düşüyorlardı. Tüneldeki makinaları çalıştırdığımız borular vardı. İçinden temiz hava geçiyordu. Onu bildiğimiz için keserle kesip ağzımızı dayayarak temiz hava almaya çalıştık. Duman çok yoğunlaştı. İnsanlar bir anda bağırıp çağırmaya başladı. Kimisi ‘anne’ diyor kimi ‘çocuklarım’ diyordu. Artık herkes öleceğinin farkına vardı. Helalleşmeye başladık. Kim arkadaşımız çamurlu su ile abdest almaya başladı. Çamurla suya ulaşamayanlar duvardaki kömürle teyemmüm ediyorlardı. Bir yandan da insanlar teker teker düşüyordu. Ben de yerde kaldım. Amma uyumamaya çalışıyordum. Orada ‘Ben Allah için ekmeğim için buradayım. Ölürsem bunlar için öleyim’ dedim. Sonra bir üşüme hissettim. Bu ölmeye başladığım anlamına da gelirdi, bir yerlerden ortama temiz hava geliyor anlamına da. Sonra 20.00’e bana kurtarma ekibi ulaştı”

Zonguldak’daki maden faciası sonrası şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiiri yıllar sonrası bile ‘geçmişten bu güne maden işçisi için ölüm gerçeğini’ hiç değişmediğini anlatıyor:

“…/Karadeniz derler bir kara derya/ abanmış üstüne Kozlu’da çocukların/ kömür müdür yürek midir ocaklardaki/ ağıt mıdır figan mıdır bacalardaki/ zongunldak Zonguldak vurur yüreğim/ Zonguldak dertlerim günde beş öğün/ katarlanır albayraklı cenazelerim/ kimi ağlar ekmek emek, ne bilem/kimi ağlar okul okul, ne bilsin/ ne bilsin grizuyu grevi sendikayı, kemal’im/ ne bilsin yoksul yetim?...”

Editör: TE Bilişim