Eskişehir’e 37 kilometre uzaklıktaki Beyaz Altın köyünde yaşadığım deneyim inanılmazdı. Yerin 60 metre altında başka bir dünyanın içinde başka hayatlara şahit olmak…

Önce kararsız kaldım, sonunu göremediğim bir kuyu, karanlık hem de çok karanlık, o kadar dar ve uzun ki tedirgin olmamak mümkün değil. Ama sonra düşündüm belki bir daha böyle bir şansım olmayabilirdi, tüm cesaretimi toplayıp yanımdakilerden onay alıp, karar verdim bilinmez derinliklere yolculuk yapmaya. Hiçbir güvenlik tedbiri almadan madene inenler nasıl iniyorsa ben de öyle indim Lüle Taşı madenlerine. Karanlığın sonu beyaz altının madeniymiş meğer…

Dışarısı nasılsa maden de öyle aslında Lüle Taşı’nın beyazı delip geçmiş karanlığı aşağısı sizi hiç boğmuyor yukarının aksine daha huzurlu ve dingin. Madenin içindeki yolculuğum her adımda beni daha da kendine çekiyor, Lüle Taşı o kadar değerli ve özel ki bunu burada daha da iyi anlıyorsunuz. Madenin duvarlarında arıyorsunuz bu özel taşı, her yerinde yok, belirli noktalarda öbek öbek, ıslak narin bir taş bu. Bulduğunuz taşı zarar vermeden çıkarmak çok önemli, ayrı bir tekniği var bu işlerin ve bence bu bir sanat gözlerden uzak ömrünü buna adamış insanların ekmek parasını kazandığı zor ama çok özel bir iş bu.      

Madenin içindeki yolculuğum hiç bitmesin istiyorum, yeni yerler keşfetmek, karanlığın içindeki bu dünya beni çok ama çok etkiliyor. Gerçek dünyanın o kirli ve çirkin yüzünün yanında burası her şeyden arındırılmış bir cennet…

Yeni neslin sigortalı iş bulduğu zaman ‘Lüle Taşı' sanatını terk ettiğini savunan yarım asırlık madenciler, devletin bu değere sahip çıkmasını istiyor. ABD, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İspanya ve Fas'ın bazı bölgelerinde de çıkartılan, ancak ticari olarak işlenebilir en kaliteli yataklarının bulunduğu Beyaz Altın köyündeki ocaklarda Lüle Taşı, toprağın altında çeşitli mesafelerde bulunuyor.

DEVLETTEN DESTEK BEKLİYORLAR

Yaz aylarında genellikle çiftçilikle uğraşan köylüler, kış aylarının yaklaşmasıyla kendi imkânlarıyla açtıkları kuyulardan lületaşı çıkartıyor. Tamamen insan gücüyle çıkartılan Lüle Taşları, daha sonra işlenmek üzere işin ustalarına satılıyor. Köylüler, en önemli geçim kaynakları olan Lüle Taşı’na devletin yeteri kadar ilgi göstermediğini iddia ederek, Türkiye'nin ve Eskişehir'in en önemli değerleri arasındaki Lüle Taşı’na sahip çıkılmasını istiyorlar.

Burada yaşayanlar dışında başka kimsenin giremediği buradaki ocakların tüzel kişilere ait olduğu söyleniyor.

"ÇİN'E ÇOK FAZLA GÖNDERMİYORUZ"

Lüle Taşı’nın sadece Eskişehir'de çıktığını öne süren madenciler;  “Lüle Taşı dünyada sadece Eskişehir'de çıkartılıyor. Söylendiği gibi Kenya'da veya farklı ülkelerde de çıkıyor gibi şeyler yok. Sadece Eskişehir'de çıkıyor ve en zengin yataklar da bizim köyümüzde bulunuyor. Ayrıca Lüle Taşı’nı en faal duyuran ve dünyaya satan yer de bizim köyümüzdür. Lüle Taşı dünyanın hemen hemen her ülkesine gidiyor. Mesela Kore'ye gidiyor. Koreliler de buraya geliyor. Çin'den de çok fazla talep var. Ama orada çok fazla taklit olayları olduğu için oraya göndermiyoruz. Ayrıca Lüle Taşı’nı Avrupa ülkelerine de yoğun olarak ithal ediyoruz” diyorlar.

YENİ NESLİN İLGİSİZLİĞİNDEN YAKINIYORLAR

40 senelik lületaşı madencileri ise, Lüle Taşı’nın ocaklardan çeşitli büyüklüklerde çıktığını anlatarak, şu anda geçmişteki kadar kaliteli taşların bulunmadığını belirtiyor. Madenciler, yeni neslin Lüle Taşına heves etmediğinden de şikâyet ederek, şunları söylüyorlar: “Yeni nesil şimdi Lüle Taşı kuyularına heves etmiyor. Buldukları zaman hemen fabrikalarda sigortalı işe giriyor. Burada sayılı kişiler kaldı, onlar da emekli kişilerdir. Yaptığımız zanaat da zor bir zanaat, sabır isteyen, teşkilat isteyen bir zanaat ve ağır bir meslektir. Ayrıca devletimizden Lüle Taşı’na daha fazla ilgi, alaka göstermesini bekliyoruz.”

Editör: TE Bilişim