SÖYLEŞİ: Tuğba KOÇAL

Haber Kaynağı : Manşet Gazetesi 

ETO Başkan Adayı Erdoğan Tekgöz ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide, Eskişehir ekonomisini, üyelerin beklentilerini ve Tekgöz’ün hedeflerini konuştuk. Tekgöz bu yola, Eskişehir’in ticarette abisi olmak için çıktığını anlattı.

Ticari hayata nasıl başladınız?

Ticarete çocuk yaşlarda başladım. 1956 doğumluyum, 1965 yılında babamızı trafik kazasında kaybettik. 6 kardeş yetim kaldık. Rahmetli annem çok zor şartlarda bize sahip çıktı, bizi okuttu. Babamın vefatıyla birlikte ağabeylerimle birlikte çalışma hayatına girdik. Çifteler ilçesinde ufak bir bakkal dükkânı açtık. Dükkânın dışında ilçe meydanında otobüs terminali yanında abilerimle beraber çekirdek, gazoz satarak ve ayakkabı boyacılığı yaparak ticarete başlamış olduk. O zamanki yokluk dönemimiz bize hayatı çabuk öğretti. Hem okul hayatımızı sürdürdük hem de çalıştık. 1972 yılında Eskişehir’e geldik. Vişnelik’te İller Bankası’nın yanına bakkal dükkânı açtık. Ben de o dönem Endüstri Meslek Lisesi’nde okul hayatımı sürdürmekteydim. Yine hem okul hem iş hayatını birlikte sürdürdüm. Fırınlara toptan tuz dağıttım. Ağabeylerim, annem ve ben hep birlikte bakkal dükkânında çalışarak hayatımızı sürdürdük. 1980 sonrası toptancılığa başladık. Yurtiçinde ve yurtdışında işlerimiz oluştu. 1990’dan sonra 7 ülkede depolar açarak ihracat ve ithalata da başladık ve büyüme trendi birçok sektöre yayılarak devam etti. Bugün Eskişehir’de, yurtiçinde ve yurtdışında 10 ayrı meslek dalında faaliyet gösteriyoruz.

Peki, ETO Başkanlığı gibi bir hedefiniz var mıydı? Bundan 5 yıl ya da 10 yıl önce kendinize böyle bir hedef koymuş muydunuz?

Muhakkak bu bilgi birikimi ve tecrübemi şehrimize bir şeyler katmak için kullanmayı düşünüyordum. Ama bunun nerede ve ne zaman olacağı konusunda son 6 ay içerisinde böyle bir fikir oluşmaya başladı. Ben üyelerin büyük bir kısmı ile zaten çok yakın temastayım, Eskişehir’de yaklaşık 5 bin üye ile ticari faaliyeti olan bir firmayım. Üyeler ile bir araya geldiğimde sıkıntıyı gözlemledim. ETO ile ilgili, Eskişehir ticaretinin gelişmemesiyle ilgili sıkıntılar ve birçok sorunun çözümü için Eskişehir ticaretinde bir ağabeye ihtiyaç olduğunu gördüm ve aday olmayı düşünmeye başladım. Son 6 aya kadar kararsız kaldım. Kararsızlığımın sebebi bu görevi yapabilir miyim düşüncesi değil, kendi işlerimi aksatmamak adına idi. Ailemle görüştüm, işlere onlar da zaten vâkıftı. Böylece iş hayatımı bırakarak artık şehir adına, şehir ekonomisine, şehir ticaretine katkıda bulunmak istediğimi ifade ettim ve hızlı bir şekilde çalışmalara başladım. Eskişehir’in ticarette ağabeyi olarak şehrimize hizmet etmek adına bu yola çıktım.

ETO Başkanı Erdoğan Tekgöz olduğunda, Eskişehir ticaretinde ve ETO’da ne değişecek?

Bizim için en önemli olan şey ETO’nun üyelerinden alan değil, üyelerine veren bir kurum olması. Üyelerimizin sıkıntılarını gezdiğimiz her yerde birebir görüyoruz. Gerek meslek komitelerinin, gerekse meclis üyelerinin, ETO üyelerinden kopuk olduğunu biliyoruz. Bu kopukluk içinde üyelere hizmet verilememiş. Üyeler yıllardır yeterli hizmeti alamadıklarını, sadece aidat ödenen bir kurum olduğunu ve odanın yeniliklere ayak uyduramadığını söylüyorlar. Biz bu mantığı yıkmak istiyoruz. Üye artık aidat kaynağı olmayacak. Üye odasını benimseyecek, sahiplenecek. Oda, üyenin her sorununa çözüm bulacak ve hep yanında olacak.

Öncelikle sınırları kaldırarak, Eskişehir’deki işletmelerimizin mal ve hizmetlerini dünyanın her yerine pazarlamayabilmesi için e-ticaret projesini yaşama geçireceğiz. ETO garantörlüğünde hayat bulacak olan bu projeyle işletmesinin büyüklüğü ne olursa olsun her esnafımız, tüccarımız, iş insanımız malına ve hizmetine alıcı bulabilecek.

Yine ETO üyelerimizin başta evrak temini olmak üzere odayla ilgili birçok işlemlerini odaya gitmeden halletmeleri için e-devlet benzeri bir online platform oluşturacağız. Bu platform sayesinde üyelerimiz oturdukları yerden istedikleri evrağa veya işleme ulaşabilecek, hem zamandan, hem paradan tasarruf edecek.

Her türlü ayrıntıyı düşünerek projesini hazırladığımız Yaşam Merkezi ise, Eskişehir’e bırakacağımız en önemli eserlerden biri olacaktır. Her yaş grubuna hitap edecek, sosyal donatıları çok kuvvetli bu yerleşkeden ETO’nun mevcut tüm üyeleri ve aileleri yararlanabilecektir. Bir huzurevi değil, sağlık ve sosyal yaşam alanı olacak bu yerleşke ile mevcut aktif üyelerimizin ve yıllarını ticarete adamış tüm üyelerimizin yararlanabilmesi hedeflenmiştir.

Projelerimizi 5 ana dalda topladık. Ticaret Esnaflıkla Başlar, Kalkınma Sanayiyle Başlar, Yatırım Girişimcilikle Başlar, Gelecek Değişimle Başlar, Paylaşım Sosyal Sorumlulukla Başlar diyerek ticaretin, ekonominin gelişmesi ile sosyal konularda daha bir çok projeler ürettik.

Üyenin beklentisine karşılık vermek, odada yanlış giden işleri çözmek iyi başkan olabilmek adına çok önemli. Ulaşabilir olmak zaten olması gereken bir şey. Üyesi başkanına, meclisine, komitesine ulaşamıyorsa; üyesinin sorununu bilmiyorsa çözüm üretemez. İyi başkanın üyesinin sorununu bilmesi lazım. Üyenin ticaretinin önünü açmak için ne gerekiyorsa sunacak. Ekonominin ve ticaretin gelişmesi için doğru yatırımlar yapacak. Paranın doğru projelerle doğru yönetilmesi lazım. Ana görevimiz şehre ve tüm üyelerimize hizmet etmek olacak. Bunu yaparken ticaretin gelişmesi ve üyelerimize kazandırmak adına ne gerekiyorsa yapacağız.

“GÖRÜŞTÜĞÜM HER ÜYE İLE İLGİLİ VERİ TABANI OLUŞTURUYORUM”

ETO VE ESO seçimleri daha çok bir genel seçim, yerel seçim havasında gerçekleşiyor. Bunu siz nasıl görüyorsunuz?

Bu çıtayı yükseltiyor. Rekabet güzeldir, kaliteyi getirir. 6 ay uzatılmış olması ile insanlar başkan adaylarını daha iyi tanıma, fikirlerini, vizyonlarını görme imkânı gördü. Bütün aday arkadaşlar kutsal bir görevi yapmak için çalışıyor. Üyelerimiz kimin vizyonuna, bilgisine, kimin bakış açısına, kimin projelerine daha çok destek verirse, onu başkan yapacaktır. Biz de kendimizi onlara ifade etmeye çalışacağız.

Şansınızı nasıl görüyorsunuz?

Üyelerimizin şu ana kadar yüzde 70’ini gezdik. Seçim çalışmalarından veriler alıyoruz. Çok dikkatli şekilde bu verileri veri tabanımıza kaydediyoruz. “Size destek veriyorum” diyen üyeleri veri tabanımıza giriyoruz. Konuşurken gözümün içine bakarak konuşan, samimiyetine çok inandığım insanları not ediyorum. Bu verilere bakarak konuşmalıyım ki çok iyi gidiyoruz. İnşallah iyi bir sonuç alacağımıza inanıyorum.

“ETO’NUN GÜCÜNÜ ETO KENDİ FARK ETMİYOR”

ETO bugüne kadar Eskişehir’de kendi gücünü kullanabildi mi?

Maalesef… ETO’nun gücünü ETO kendi fark etmiyor. ETO yaklaşık 16 bin 500 üyesi olan, çok büyük bir kurum. Çok büyük yaptırım gücü var ama maalesef bunun üyenin lehine hiçbir şekilde kullanılmadığını görüyoruz. ETO şu anda yeterli hizmeti veremeyen, doğru projeler üretemeyen hantal yapıda bir kurum durumunda. Teknolojiyi daha iyi kullanıp üyelerinin hizmet kalitesini yükseltmesi, kendini silkeleyip, kendi gücüne dönmesi lazım. Gücünün ne olduğunu bilmesi ve bunu üyesine hissettirmesi lazım.

Eskişehir’de uzun yıllardır istihdam yaratacak yatırımlar yapılmadı. Bunun nedeni nedir? Bu yatırımlar şehre nasıl getirilebilir?

Şehrin ekonomisinin ve ticaretinin gelişmesi için ETO, ESO, Eskişehir Ticaret Borsası ve Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nin iç içe olması lazım. Sorunların çözümü için ortak akılla yürümek gerekiyor. Çok uzun yıllardır büyük bir yatırım alamıyoruz. Ticaretin gelişmesi için de büyük bir hamle yok. Üyelere kolaylıklar sağlayacak ve ticaretin önünü açacak işler yapılamıyor. Şehir içinde festivaller, organizasyonlar ile caddelerin canlandırılması lazım. Girişimcilerin desteklenmesi gerekir. Şehrimize daha çok turist gelmesini ve daha uzun süre kalmalarını sağlamamızşart. Alternatif gezi alanları yaratmamız gerekiyor. Sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmek önceliklerimiz arasında yer alacak. Projelerimizi anlattığımızda, anlattıklarımız ile üyelerimizin beklentilerinin örtüştüğünü görüyorum. Yeni fırsatları iyi değerlendirmemiz gerekiyor.

“ESKİŞEHİR’İ ‘TİCARET KENTİ’ DENİLECEK DURUMA GETİRMEMİZ LAZIM”

ETO ve ESO gibi büyük kurumların, Eskişehir ekonomik yapısındaki etkisi nasıl olabilir?

Çok ciddi anlamda etkisi olur. Şehrimizin ekonomik getirilerine baktığımızda, “öğrenci kenti, sanayi kenti, turizm kenti” diye adlandırabiliyoruz, ama bir “ticaret kenti” diyemiyoruz. Eskişehir’i “ticaret kenti” denilecek duruma getirmemiz lazım. Bununla ilgili çok iyi Ar-Ge çalışmaları ile geleceği planlamamız lazım. Günü kurtarmak adına basit projeler değil, kalıcı projeler üretmemiz gerekiyor. Bunun için Ticaret Odası, Sanayi Odası, Borsa, Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği’nin oturup projeler üretmesi en doğrusu. Çok ufak dokunuşlarla yeniliklere ayak uydurarak ve doğru yatırımlar ile bile çok şeyin değişebileceğini gözlemleyebiliyoruz.

“5 BABAYİĞİTTEN BİRİ İŞ ORTAĞIM, DOSTUM”

Yerli otomobil gündemde. Bununla ilgili Eskişehir’de de girişimlerde bulunuluyor. Sizin bu konuda bir hamleniz var mı?

Aslında bu konuyu gündeme ilk taşıyan ben oldum. Yerli otomobili üretecek 5 babayiğitten biri olan Anadolu Grup Başkanı Tuncay Özilhan ile iş ortaklığımız ve dostluğumuz var. Kendisi ile Eskişehir ziyaretinde beraber olduk. “Türkiye’nin ilk yerli Devrim arabası Eskişehir’de yapıldı, neden yerli otomobil projesi Eskişehir’de yapılmasın? Bununla ilgili fizibilite çalışması düşünülemez mi” diye konuyu açtım. Bunun Eskişehir’de üretilebileceğini anlatarak, kısa bir sunum yaptım. Eskişehir’de yetişmiş işgücü var, bilgi birikimi var, alt yapı var, yaşanabilir sosyal bir şehir olduğunu anlattım. Kendisi çok sıcak baktı, üzerinde çalışacaklarını söyledi. Kendi aralarında bunu istişare edecekler. Sanayi Odamız da yer tahsisi yapılacağını, her türlü desteğe hazır olduklarını söyledi. Bu süreç inşallah olumlu gelişir. Tuncay Özilhan ile önümüzdeki aylarda bir görüşmemiz daha olacak. Bu buluşmamızda da bunu tekrar değerlendireceğiz.

“FUAR ALANI YERİNE ÜNİVERSİTE YAPILMALIYDI”

ETO tarafından yapılan Fuar ve Kongre Merkezi ile ilgili sizin görüşünüz nedir?

Yapılan hiçbir hizmete karşı olamayız. Fuar ve Kongre merkezi olarak inşaa edilen binamızı da amacına uygun olarak en iyi şekilde işletmeye gayret göstereceğiz. Ancak fuara yatırımın doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü TOBB’nin resmi sitesinin incelenmesi ile de çok net bir şekilde görülebileceği gibi; fuarlara katılımcı sayısında, ziyaretçi sayısında ve fuar organizasyonu sayısında özellikle anadolu illerinde artış görünmemektedir. Fuarcılığın yüzde 82’si İstanbul, Ankara, İzmir gibi mega kentlerin de bulunduğu 8 büyük şehirde yapılıyor. Bu 8 şehrin ortak özellikleri, hava alanlarının bulunması ve sanayilerinin çok gelişmiş olmasıdır. Geri kalan yüzde 18’i ise kalan tüm iller paylaşmaktadır.

Bundan 10 yıl önce yapılan fuar sayıları dahi bugün gerçekleştirilememektedir. Ayrıca yapılan fuarların daha küçük alanlarda ihtisas fuarları olarak yapılmakta olduğunu da görmekteyiz. Fuar alanı yerine ekonominin gelişmesine katma değer katacak yatırımları yapmak daha doğru olurdu. Aynı yatırımı tüm üyelerimizin lehine olacak ve ekonominin gelişmesine katkı sağlayacak işlerde kullanmalıyız. Bu nedenle ben fuar merkezinin üniversite olmasından yana olduğumu belirttim. Türkiye’de fuarcılığın gidişatı belli. Bu göreve kim gelirse gelsin fuar ve kongre merkezi getirisinin beklenen kadar olmadığı görülecektir.

Peki sizce fuar için kullanılan para, nasıl değerlendirilmeliydi?

Fuar alanı olarak harcanan para keşke şehre yeni bir üniversite kazandırmak adına harcansaydı. Zaten Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu Eskişehir’e böyle bir söz vermişti. “Siz yeri bulun, ben size bir Teknoloji Üniversitesi yapacağım” demişti. 4-5 bin öğrenci kapasiteli bir vakıf üniversitesi veya fakülte olabilirdi. Bu şekilde şehir ekonomisine daha fazla katma değer yaratılabilirdi.

Buraya bir üniversite yapmış olsaydık, en az 5 bin öğrencimiz olacaktı. Özel üniversitede kayıt ücretlerine bakıldığında en az 120 milyon TL kayıt ücreti olarak alınacaktı. Ayrıca bir öğrencinin ortalama 2 bin lira harcadığını düşünürsek yılda 120 milyon lirada öğrencilerin harcamasından şehir ekonomisine girerdi. Yani Toplam en az 240 milyon TL bu şehirde yaşayan her kesimi mutlu ederdi. Bu para, tüm şehrin ticaretine çok şey katar, tüm şehir kazanırdı. Teknoloji üniversitesi, ekonomik olarak şehir ekonomisine kazandırdığı kadar yetiştirdiği iş gücü sayesinde sanayisine de çok faydalı olacaktı.

Ya da Kızılinler’de termal sağlık turizmi yatırımı yapılarak şehirde termal turizmin önü açılabilirdi. 10 yılı aşkın süredir Kızılinler Projesi’ni konuşuyoruz. Burada sağlık termal turizmi yaratmak için bir çaba var. Odanızın parası varken niye odamız böyle bir projeye öncülük ederek başlatmadı. ETO bunu başlatsa arkasından başka yatırımcılar gelmez miydi, cesaretlendirmiş olmaz mıydı? Afyon, Kütahya gibi termal sağlık turizmi yaratsak, bunun şehir ekonomisine katacağı değeri düşünebilir misiniz?

“Buraya üniversite yapamazsınız, burası fuar alanı olarak tahsis edildi” diyorlar. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet, fuar alanı olarak tahsis edildi ancak tahsis şartını değiştirmek çok zor değil. Gidip “buraya fuar alanı değil üniversite yapacağız” desek kim karşı çıkar? Hangi kapıyı çalsak tahsis şartını değiştirerek imar tadilatını yapıp, destekleyip onay verirlerdi diye düşünüyorum.

Editör: TE Bilişim