Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Eskişehir’de STK ve iş adamları ile bir araya geldiği toplantıda, "Rusya ile iş yapmamız yaptıkları her şeyi destekleyeceğiz ya da doğru bulacağız anlamına gelmez" dedi. 
Bir dizi ziyaret ve programa katılmak üzere dün gece Eskişehir’e gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ilk olarak sivil toplum kuruluşları (STK) ve iş adamları ile bir otelde yapılan kahvaltıda bir araya geldi. Düzenlenen toplantıya Bakan Çavuşoğlu’nun yanı sıra Eskişehir Valisi Özdemir Çakacak, Eskişehir Milletvekilleri Prof. Dr. Nabi Avcı, Prof. Dr. Emine Nur Günay, Harun Karacan, Tokyo Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, STK temsilcileri, il ve ilçe belediye başkan adayları ve çok sayıda iş adamı katıldı. 
Toplantıda yaptığı konuşmada Rusya ile işler yapıldığını fakat bunun Rusya’nın yaptığı her şeyin doğru bulunduğu anlamına gelmediğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Eskişehir’de de çok sayıda Kırım Tatarları dahil kardeşlerimiz var. Akraba topluluklarımıza da bizim sahip çıkmamız lazım. Onları yalnız hissettirmememiz lazım. Bugün Kırım’da bir problem var evet. Kırımın illegal ilhakını tanımıyoruz. Rusya ile Suriye konusunda, doğalgaz konusunda, başka konularda işler yapabiliriz ama bu demek değildir ki biz Rusya ile her konuda hem fikir olacağız veya Rusya’nın yaptığı her şeyi destekleyeceğiz ya da doğru bulacağız. Türkiye artık doğruya doğru, yanlışa yanlış diye ilkeli tutum sergileyen bir ülkedir ve bunu da açık, net şeffaf bir şekilde yaşıyor. Çünkü kendimize güvenimiz var. Kompleks içinde değiliz. O yüzden Kırım tatarlarına sahip çıkmak da bizim görevimizdir" ifadelerini kullandı. 

“Schengen bölgesinde de vatandaşlarımız vizesiz seyahat edebilmelidir” 
Schengen bölgesinde vizeyi kaldırmak için çalışmaların yapıldığını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, “Bugün vatandaşlarımızın önündeki en büyük engellerden biri vizedir. 70’den fazla ülke ile vizeyi kaldırdık ama Schengen bölgesinde de vatandaşlarımız vizesiz seyahat edebilmelidir. Bunu kolaylaştırmak müzakerelerimizi sürdürürken iş dünyamıza yeşil pasaport da verdik. Bazı adımlar atıyoruz ama işi kökten çözmek lazım. 72 kriterden 6 kriter kaldı. Şimdi bu 6 kriter de inşallah müzakere ediyoruz. Her biri ilgili ortak komisyon var. 2 defa toplandık. Müzakerelerimiz de yoğun bir şekilde devam ediyor. Önümüzdeki günlerde de inşallah kamuoyu ile paylaşacağımız yargı reformu stratejisi ile birlikte çok kapsamlı bir yargı reformu üzerinde çalışıyoruz. Bu hukuk üstünlüğü bakımından önemli, güçler ayrılığı bakımından önemlidir, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından önemlidir. İş dünyamız dahil tüm insanlarımızın özgürlük alanları ve önündeki engelleri kaldıracak, açacak bir reform üstüne çalışıyoruz Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ve son derece kapsamlı bir yargı reformudur” şeklinde konuştu. 

“Rusya ile vizeleri kaldırmak açısından adımları attık” 
Uçak düşürme hadisesinden önce Rusya ile vize müzakerelerinin yapıldığını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “İnşallah Rusya ile vizeleri kaldırmak açısından adımları attık. Bir yerden başladık. Yakın zamanda tamamen kaldırılması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bugün dünyada sorunları var. Etrafımızda da sorunlar var. Suriye’deki sivil savaşa çözüm bulmak için en çok çaba sarf eden ülke biziz. Terör ile mücadeleden tutun da, Suriye’nin toprak bütünlüğünün desteklenmesinde ve yeni bir anayasa komisyonunun kurulmasında güven arttırıcı adımlara kadar, Astana sürecinden Cenevre’ye kadar Türkiye çok çaba sarf ediyor. Herkes çok çalışıyor ama Türkiye’nin sergilediği tutum ile herkes bizimle çalışmak zorunda hissediyor. Sevse de sevmese de” diye konuştu. 

“Şundan emin olun, bizim iktidarlarımızda bir daha IMF’den borç almayacağız” 
İktidarda oldukları sürece IMF’den borç almayacaklarını ifade eden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Bugün Amerika’nın ve sadece Amerika’ya bağlı değil bu, bazı Müslüman ülkeler de dahil Türkiye’ye yönelik bir ekonomik saldırısı oldu. Ondan kaynaklanan tedbirlerin faydasını gördük çok şükür. Eğer biz bugüne kadar ekonomik sistemimizi, mali sistemimizi, bankacılık sistemimizi güçlü tutmasaydık, popülizm içinde dağılıp gitseydik bu saldırılar karşısında güçlü olmazdık. Şimdi toparlanma dönemi. Ama endişeye kapılacak bir şey yok. Bu tür krizlerde ne öğreniyoruz? Aşırı borç ile yürümemek lazım. Özellikle özel sektör için de geçerli bu. Kamuda aynı şekilde tasarruf içinde olmalı. Kamu da yıllardır aldığımız tedbirler sayesinde milli gelire göre borcumuz çok düşük. İktidara geldiğimiz zaman 200 lira gelirimiz varsa 73 lira borcumuz vardı. Yani milli gelire göre borcumuz yüzde 73’tü. Bugüne ise tam tersi. O gün 27 lira harcayacak paramız vardı borcumuz dışında. Bugün ise 100 lira gelirimiz var, 27 lira borcumuz var. Yani kamunun borcu milli gelire göre 73’ten 27’ye düştü. Elimizde de 73 lira para var. O yüzden sağlam durabiliyoruz. IMF gibi tefeci, kısa vadede çok yüksek faizli rakamlarla borç veren kurumlara da borçlarımızı tamamen kapatmasaydık, bugün daha zorlanırdık. Biliyoruz ki tekrar bizi IMF’ye döndürmek için çabalayanlar dışarıda olduğu gibi içeride de var. Maalesef bugün bazı siyasi partiler ile devlet kurumlarında görev yapmış, şimdi parti sözcülüğü yapan insanlar Türkiye’nin IMF’ye dönmesini istiyor. IMF’nin avukatlığını yapmaya çalışanlar var. Şundan emin olun, bizim iktidarlarımızda bir daha IMF’ye dönmeyeceğiz, onlardan borç almayacağız" açıklamalarında bulundu. 

“Giderek marjinalleşen bir parti terör örgütleri ile çok iç içe olmaya başladı” 
Kandil'deki teröristlerin bir ittifak içinde olmasını hazmedemediğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti: 
“İçeride ve dışarıda bu kadar mücadele verirken, o ittifakın uzantılarının Kürdistan’da kazanacağız demesini ben kabul edemiyorum. Görüyorum ki Antalya’da ve her yerde aklıselim, ülkesini seven kardeşlerim de kabullenemiyor, iyi parti tabanı da kabullenemiyor. Bizim partilerle bir problemimiz yok. Esasen bu sorunun sebebi batıda çok aşırı sağ ve sol akımı vardır. Marjinalleşme vardır. Hatta merkez partilerinde de buralara doğru eğilim vardır. Aşırı sağ ve aşırı sola. Niye? Kaybettikleri oyu geri getirmek için. Bugün Cumhuriyet Halk Partisinin de yaşadığı sendrom da budur. Yıllardır iktidara gelemeyen bir parti önce ordu ve darbelerden medet umuyor. 17 yıldan bahsediyorum ben, yaşadığımız zorluklardan bahsediyorum. Bunlardan da bir sonuç gelmedi, şimdi de giderek marjinalleşen bir parti terör örgütleri ile çok iç içe olmaya başladı. Ben bunu çok açık söylüyorum, net söylüyorum. Ben bugün CHP’nin içinde terör örgütlerinin cenazelerine katılan milletvekili olduğunu biliyorum. Yok mu? Var. DHKP-C’liler var. DHKP-C ile PKK arasında hiçbir fark yok. Ben CHP’ye terör örgütü demiyorum ki İYİ Parti'ye de terör örgütü demiyorum. Geçen gün İYİ Parti'li milletvekilleri geldi, ‘ya bizi itham ediyorsun’ dediler. Bakın benim açıklamalarım gayet net. Ben siyasi partilere bir şey söylemiyorum. ‘Ama bir gerçek var, Türkiye’de ne kadar hain, ne kadar bölücü terör örgütü varsa sizin ittifakın içinde, söyleyin bana’ dedim. Bir şey diyemediler. Bizim itirazımız bu.” 

Editör: TE Bilişim