Yaşam Bellek Özgürlük Derneği Köprübaşında Kanatla AVM önünde kitlesel basın açıklaması yaparak insan haklarına ve ihlallerine dikkat çekildi.

Demokratik kitle örgüt temsilcilerinin de destek verildiği açıklamada konuşan Yaşam Bellek Özgürlük Derneği Yönetim Kurulu üyesi Meral Gürbüz, dernek üyeleri ve insan hakları savunucuları olarak bugün Türkiye’nin insan hakları karinesini kısaca birlikte gözden geçirip ve insan haklarını savunmada ve kullanmadaki ısrarı birlikte bir kez daha ifade edeceklerini söyledi.

Türkiye genelinde işçilerde sendikalaşma oranı %6’dır. 1 milyon 300 bin işçi iş cinayetlerinin %90’ının yaşandığı taşeron sistemi içinde çalıştırıldığını vurgulayan Gürbüz, “Sermayenin kar hırsı, siyasi iktidarın sermaye lehine yaptığı yasal düzenlemeler işçi güvenliğini ortadan kaldırıyor. Bunun sonucu olarak neredeyse her saat bir işçi iş cinayetine kurban ediliyor. Kamu emekçilerinde sendikalaşma oranı % 57 civarındadır. Kamu emekçileri, sendika tercihleri nedeniyle baskı görürken, ayrımcılığa uğrarken; işçiler sendikalaştıkları için veya sendika değiştirdikleri için işten atılmaktadır. Şehrimizde DİSK Birleşik Metal İş üyesi oldukları için işten atılan ve 131 gündür direnişte olan işçiler bu gerçeğin somut ifadelerinden biridir” dedi.

Resmi verilere göre 2014 yılı Ağustos döneminde 2 milyon 944 bin kişi işsiz olduğunu ifade eden Yaşam Bellek Özgürlük Derneği Yönetim Kurulu üyesi Meral Gürbüz, Son verilere göre bir kişinin yaşam maliyeti 1.448 TL’dir. Dört kişilik bir aile için açlık sınırında bir yaşam için 1.283 TL, yoksulluk sınırında bir yaşam için ise 4.057 TL gerektiğini kaydetti.

Gürbüz  serbest piyasa uygulamalarıyla kamusal birikimler özel sermayeye yağmalatıldığını belirtti.

 

  Gürbüz şunları söyledi: “Kadınların erkeklerle haklar ve özgürlükler bakımından eşitlenmesinin karşısında taammüden engeldirler. Oysa AİHM kararları din eğitiminin zorunlu olamayacağı yönündedir ve ülkemizde Aleviler başta olmak üzere, diğer dinsel inanç toplulukları, milyonlarca öğrenci ve veli din ve vicdan özgürlüğünü ihlal eden bir uygulama olduğu için zorunlu din derslerinin kaldırılmasını istemektedir.

İşsizlik ve yoksulluğun artması, çocuk işçiliğin de artmasına yol açıyor. Çocuklar sömürünün, şiddettin, eğitimden yoksunluğun, sağlık hizmeti alamamanın ve cinsel istismarın kurbanı olmaya devam ediyor.

Nüfusun 12,29'unu oluşturan engelliler temel haklarına ulaşmada, çalışma yaşamına katılmada yasalardan ve uygulamalardan kaynaklı ciddi engellerle yüz yüzedir. LGBTİ’ler (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transeksüel, İnterseksüel) toplumdan, iş yaşamından uzak tutulmaya çalışılıyor; polisin baskısı ve şiddetiyle birlikte yaşamak zorunda bırakılıyor.

Tüm hakların ve özgürlüklerin kullanılmasının anahtarı olan düşünceyi ifade hakkı sınırlı olmasına rağmen; son günlerde çıkarılan güvenlikçi yasa ile bu hakkın kullanımı tamamen engellenmek istenmiştir. Artık bu yasaya göre hak-adalet talebiyle sokağa çıkan, yazan-çizen, konuşan herkes makul şüphelidir ve öldürülebilir. Evi basılabilir; özel yaşamın gizliliği ihlal edilebilir. Savunma hakkı ortadan kaldırılabilir. Tüm bunlar için makul şüpheli ilan edilmek yeterlidir.

AKP iktidarının 2014 Türkiye’sinde insan hakları tehdit altındadır! Bizler makul şüpheli olmak istemiyoruz! Makul katil de istemiyoruz! Herkes için ayrımsız, ayrıcalıksız, insan hakları talebinde ısrar ediyoruz!”

Açıklama sonrası kitle yürüyüşe giderek Ali İsmail Korkmaz'ın heykeline giderek saygı duruşunda bulundular. Daha sonra getirilen karanfiller Korkmaz'a bıraktılar.

Editör: TE Bilişim