TMMOB Eskişehir İKK Kadın Komisyonu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü; nedeniyle bir açıklama yaptı.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihsel içeriğini dile getirilen İKK Kadın Komisyonu açıklamasında şöyle denildi:
“8 Mart 1857'de Amerika Birleşik Devlerinde ağır çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri ve düşük ücretlerle çalışan dokuma işçisi kadınların mevcut düzene başkaldırdıkları ve hep birlikte kadın mücadelesini başlattıkları bir tarihtir. Böylesi bir kadın dayanışması, ileriki dönemlerde kadınların kazanımlarında önemli bir rol oynamıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün olan 8 Mart, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal alanda daha etkin bir şekilde var olmalarının sağlanması ve farkındalık yaratılması açısından biz kadınlar için önemlidir.
Toplumun yarısını biz kadınlar oluştursak da, Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde maalesef Türkiye sınıfta kalmıştır. Kadınların işgücüne katılım oranı %32 ile erkeklerin çok gerisindedir. İşsizlik oranları kadınlarda daha yüksektir ve özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ilk işten çıkarılanlar kadınlardır. Kadınların iş bulma şansları erkeklerden daha düşük olmakta, öncelikle çocuk, hasta ve yaşlı gibi evde bakım hizmetlerine yönlendirilmektedir.
Kader Küresel Cinsiyet Eşitliği 2017 Raporuna göre; Türkiye 144 ülke arasında 131. sıraya gerilemiş, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde vekil olan kadın sayısı %20'yi geçememiş, her 10 kadından 7'si iş yaşamında kendine yer bulamamıştır.
Yüzlerce kadın işyerlerinde mobbinge uğramış, kendilerini ölümüne seven erkekler tarafından öldürülmüş, tecavüz edilmiş, istismara uğramış, fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddete maruz bırakılmıştır. Devlet 2018 yılında kayıtlı 440 kadını koruyamamış, bu kadınların yaşam hakları ellerinden alınmıştır.
Kadınız, eşiz, anneyiz, çocuğuz, kardeşiz. Ama öncelikle insanız ve insanca yaşamı hak ediyoruz. Şiddetin olmadığı, emeğin sömürülmediği, birlikte güzel bir yaşamı paylaşmak adına sevildiğimiz bir ülkede yaşamak, dünyayı daha da yaşanabilir kılmak istiyoruz. “
