AYDIN SARIOĞLU-HAMZA YAZGAN

ESKİŞEHİR (İHA) - Muğla’da 11 Mayıs 2010 günü, karşıt görüşlü öğrencilerin kavgası sırasında Şerzan Kurt’u öldürdüğü ileri sürülen polis memuru G.Ş. hakkında verilen 8 yıl hapis cezasını az bulan Yargıtay, dosyayı yeniden görülmesi için geri gönderdi. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanan davada, savcı, polis memuru hakkında 25 yıla kadar hapis cezası istedi.

Muğla’da bir kız öğrenciye laf atılması sebebiyle 11 Mayıs gecesi karşıt görüşlü öğrenciler kavga etmiş, sabaha kadar süren olaylarda, Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şerzan Kurt silahla vurularak ağır yaralanmıştı. Kurt, 19 Mayıs’ta, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetmişti. Kurt’un ölümüyle ilgili tutuklanan Muğla Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru G.Ş. hakkında, Muğla Ağır Ceza Mahkemesi’nde 'muhtemel kasıtla nitelikli adam öldürme' suçlamasıyla dava açılmıştı. Mahkeme, ilk duruşmada güvenlik sebebiyle davanın Eskişehir’de görülmesine karar vermişti. Eskişehir’de görülen duruşmada sanık polis memuru G.Ş. 8 yıl hapse mahkum edilmiş, cezaevinde yattığı süre göz önünde bulundurularak tahliyesine karar verilmişti.

YARGITAY AZ BULMUŞTU

Mağdur avukatlarının temyiz yoluna gitmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Yüksek Ceza Dairesi, sanığın aldığı cezayı az bularak, üç konuda yeniden incelenmesi gerektiği gerekçesiyle dosyayı Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yeniden göndermişti.

Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen davanın 3’üncü duruşmasına, sanık G.Ş.’nin yanı sıra Şerzan Kurt’un babası Ömer Kurt, annesi Necla Kurt ile mağdur ve sanık avukatları katıldı. Mahkeme heyetinde ise bir hakimin izinli olması nedeniyle değişiklik yaşandı. Sanık G.Ş. daha önce hazırladığı olayla ilgili görüntülerin bulunduğu CD’yi mahkeme heyetine sundu. Duruşmada savunma hakkını kullanan G.Ş., suçsuz olduğunu ileri sürdü.

“BERAATİMİ BEKLİYORDUM”

Suçsuz olduğu mahkeme süresince de maddi delillerle, kriminal raporlarla savunmalarının ispatlandığını savunan G.Ş. duruşmadaki ifadelerinin bir bölümde şunları söyledi: “Mahkeme gerekçeli kararında tahmin ihtimal üzerine karar verdi. Yargıtay’dan beraatımı beklediğim halde aksi yönde aleyhime karar geldi. Dava dosyasına gelen bir raporda merminin maktule doğru gitmediği belirtilmiştir. Maktulün kafasına aldığı darbeye bağlı ve silahla yaralanmanın da ölüme neden olabileceği otopsi raporlarında vardı. Ben havaya ateş ederken elimin düştüğü görülüyor. Ancak 15 derecelik açının altına elim düşmüyor. Bu merminin maktule doğru gitmediği halde gerekçeler açıklanmadan karar verildi.”

 

“ŞERZAN KURT İLE ARAMIZDA 58 METRE VARMIŞ”

Muğla Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan araştırma sonucunda, maktul Şerzan Kurt ile havaya ateş edildiği sırada arasında 58 metre bulunduğunun ortaya çıktığını iddia eden G.Ş., “O kadar mesafeden 9 milimetrelik bir kurşunun ölüm doğurabilecek hasarlar oluşturması mümkün değildir. Bu yakın bir yerden ateş edildiği izlemini doğrulamaktadır. Bir diğer polis memuru Oktay K.’nın ben geri gelirken birkaç kişi ile birlikte geri geldiği görülüyor. Oktay K. da havaya 7 kez ateş açmış, ancak o görüntülere girmemiş. Biz de Çevik Kuvvetin attığı biber gazından dolayı geri geldik. Olayda farklı silah kullanıldığını düşünüyorum. Bunu Adli Tıp Kurumu da belirtmişti” dedi.

“TERBİYESİZLİK YAPMAYIN”

İfadesi sırasında, maktul avukatları tarafından, olay saatinde öğrencilerin ‘kırmızı tişörtlü faşist vurdu’ söylemlerinin dile getirilmesi sonrasında “faşist” kelimesinin kendisine söylendiğini anlayan polis memuru G.Ş.’nin, “Terbiyesizlik yapmayın” demesi maktul avukatlarının tepkisine neden oldu. Öte yandan duruşma devam ederken, yaptıkları savunmaya sinirlendiği gerekçesiyle G.Ş.’nin sinkaflı kelime kullandığını iddia eden avukatlar, hâkimden bu durumun tutanağa geçmesini talep etti

“SANIK OĞLUMU ÖLDÜREN KİŞİDİR”

Şerzan Kurt’un babası Ömer Kurt ise duruşmada söz alarak şunları söyledi;

“Sanık, oğlumu kasten öldüren kişidir. Asla şüphem yok. Olay sonrasında bir karar alındı ve sanık serbest bırakıldı. Serbest bırakıldıktan sonra ailesinin yanına gitmek yerine Muğla Üniversitesi'ne giderek, burada bulunan öğrencileri tehdit etmiş. Bu durumu da ben ulusal basından izledim. Orada bulunan öğrenciler konuyla ilgili basın açıklaması yapmış."

“SAVCI 25 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEDİ”

Duruşmada mahkeme heyeti, Yargıtay’ın bozulma ilamının uyulmasına ve oy çokluğu ile direnme kararının verilmesine karar verdi.

Duruşmada mütalaa veren savcı, sanık polis memuru G.Ş.’nin olayda ‘olası kastın’ olduğunu belirterek, 25 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.

Heyet değişikliği nedeniyle kararın açıklanması için duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

 

DURUŞMANIN ARDINDAN

 

Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Şerzan Kurt duruşmasının ardından, adliye önünde bir basın açıklaması yapan baba Ömer Kurt, sürecin uzamasına tepki gösterdi.

Mahkeme sonrasında, Muğla, Ankara ve Eskişehir’den duruşmayı takip etmeye gelen grupla buluşan Ömer Kurt, Türkiye’de bir vatandaşın polis tarafından öldürülmesiyle ilgili görülen davalarda sürecin uzun olmasına ve bu süreç içerisinde olayların çarpıtılarak davanın sonuçlanmamasına tepki gösterdi. Baba Kurt, “Biz aileler şunu net bir şekilde görüyoruz. Eğer şahıs, polis tarafından öldürülüyorsa olayı her türlü çarpıtmak, başka yöne çekmek, katil polisleri aklamak için her türlü imkan sağlanıyor. Ancak Şerzan Kurt’un olayında bütün bu imkansızlıklara rağmen, tanıklar, bulgular ve belgeler Şerzan’ın kasten, bilerek bir polis tarafından öldürüldüğü bilinmesine, teşhis edilmesine rağmen, yirmi duruşmadır gerçekten mahkeme olayı görmemezlikten gelmeye çalışıyor. Yargılamanın temel ilkelerinden bir tanesi zamana, ekonomiye ve emek sarfına dikkat çekilerek, mahkemenin kısa sürede bitirilmesi gerekirken, hiçbir neden yokken ya bir şekilde mahkemede, güya o gün mazeretli olur, ya heyet değişikliği olur ya da katil sanık o gün gelmez, bir şekilde uzatılır. Şunu demek istiyor, 'Biz katilleri aklayacağız, aklama yolunda sürece bırakacağız, sizi yoracağız.' Biz, aileler olarak çocuklarımızın arkasındayız bunu herkes böyle bilsin. Çocuklarımız, gençlerimiz bizim geleceğimizdir. Eğer biz onlara sahip çıkmazsak, geleceğimize sahip çıkmıyoruz demektir. Bu mahkemeler ne kadar uzarsa uzasın, biz hak, adalet ve katillerin cezalandırılması için hukuki mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Bunu Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi böyle bilsin” şeklinde konuştu.

 

“BİZ ADALET DEDİK, BÜTÜN TÜRKİYE’YE BU ÇAĞRIYI YAPTIK”

Ömer Kurt, umutlarının tükenmediğini, ancak her duruşma sonrasında giderek azaldığını belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

“Yeter artık, kendi sicillerini biraz temize çıkarsınlar, Şerzan Kurt’un gerçek davasında temize çıkarsınlar. Eskişehir gerçekten parlak bir yargılamaya şimdiye kadar cevap almamıştır. Cevap almadığı için de ailelerin yüreğini derinden yaralıyor. Yüreğimiz kan ağlıyor. Ben mağdur aileler adına, kendi adıma şunu söylüyorum. O arkanda yazan 'Adalet mülkün hakkıdır', Şerzan Kurt’un da hakkı vardır. Katili kollama, kollama yollarına gitme. Biz adalet dedik, bütün Türkiye’ye bu çağrıyı yaptık. Hala da adalet diyoruz. Herkesin kendini benim yerime koyarak, gerçeklerden ayrılmadan hak ettiği cezayı vereceğini düşünüyorum, hala da bekliyorum. Umudumu hala kırmadım ama ne yazık ki her gelişim, gidişim umutsuzlukla sonuçlanıyor ve kan yaralı bir yürekle evimize gidiyoruz.”

Editör: TE Bilişim