Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlar Odası Eskişehir Şube Başkanı Canan Oytan, AK Parti Genel Başkan yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Harun Karacan’ın Türkiye Barolar Birliği’ndeki Türkiye kelimesinin kaldırılması  ile ilgili açıklamasını üzülerek okuduğunu belirterek hedefin sadece Baro değil meslek odaları olduğunu öne sürdü.

Daha önce örneklerinin görüldüğü Türk, Türkiye sözcüklerini siyasi otoritenin kanun veya KHK, hatta bazılarını genelgeyle kaldırabilme hak ve yetkisi olduğunu belirten Canan Oytan, “ Hatta bugün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin başındaki Türkiye kelimesi tabelalardan kaldırılsın, yazışmalarda Türkiye kelimesi kullanılmasın diye sözlü uyarıda bulunulsun ertesi günü hepsi eminiz ki kalkar. Odaların kuruluş yasalarındaki amacı, meslek mensuplarının haklarını korumak, meslek etik kurallarını uygulamak, kamu yararını gözetmek, yasayla kendilerine verilen denetim, gözetim hak ve yetkilerini kullanmaktır. Elbette tüm odalarda siyaset yapmak isteyen, partilerde siyaset yapan meslek mensupları da vardır. Olacaktır, olmalıdır” dedi.

Milletvekili Karacan’ın Türk ve Türkiye kelimelerini ‘Onurlu’, ‘Kutsal’ etiket olarak tanımladığını belirten Canan Oytan şunları söyledi:

“Oysa bizler Türk kelimesini T.C. Devletinin Vatandaşı, TÜRKİYE kelimesini de vatan olarak kabul ediyoruz. Kanunla kişileri vatandaşlıktan çıkarabilirsiniz. ‘Onur’, ‘Kutsal’ kelimeleri de sıradan değildir. Hak etmek, yaşamak, anlamak gerekir. 

Odalarımızın tamamında, herkesin karşı çıktığı yönetim, seçim sorunları bulunmaktadır.  Zaman içinde demokrasimizle birlikte gelişip, düzeleceğine inanıyoruz.   Oda yönetimlerinde üç dönem kuralı uygulanmasıyla sürgit yönetim dönemi bitti.  Siyasette de uygulanması dileğimiz. Hatta siyaset ve sivil toplum örgütleri dahil toplam 8-10 yıl görev yapanlar fiili olarak bu yerlerde hiç görev yapmamalıdır. Demokrasinin ve toplumun gelişmesinin önündeki en büyük engellerdir.

Sivil toplum örgütü olarak tanımlanabilecek odaları üçlü, hatta dörtlü sınıfa tabi tutabiliriz. İlki;  Mimar, Mühendis, Doktor, Avukat gibi en az üniversite eğitiminden sonra mesleki formasyonu da tamamlayan, dünyanın her yerinde işini yapabilen dünya vatandaşı statüsündeki meslek mensupları. İkincisi belli bir işin meslek haline getirilmiş şekli olup, ulusaldır, eğitim kademeleri farklılaşabilir, kısa dönemli kurslarla meslek mensubu olunabilir. ‘Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu’ gibi. Üçüncüsü, sermayenin egemenliğine dayalı ‘Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ gibi kanunla kurulanların yanında, dernek statüsünde faaliyet gösteren ve ‘Türkiye İş Adamları Derneği’ gibi kuruluşlar, son olarak da Türk Hava Yolları gibi ticari kuruluşlara verilen unvan gibi ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ sözcükleri kullanılır. 

Dünyanın dört bir yanına giden, gururumuz TÜRK HAVA YOLLARI isminden Türk kelimesi çıkartılması düşünülebilir mi? Uçak kazası olunca hemen bu bizim hava yolumuz değildir mi diyeceğiz?

Sayın Karacan’ın meslek odaları üye ve yöneticilerine yönelik olarak her ne gerekçeyle olursa olsun ‘güruh’, ‘hoplama, zıplama’, ‘yüzsüz’, ‘karanlık yüz’, ‘sinsice emel’, ‘ayak oyunu’, ‘medya maymunu’, tanımlamaları yersiz, yakışıksızdır. Ayıptır. Tarihi antik çağa kadar uzanan, kültür ve sanatla buluşmuş, eğitim seviyesi Türkiye ortalamasının çok üzerinde olan Eskişehir’imizde kullanılması meslek mensuplarından öte Eskişehir halkına hakarettir. Sayın Karacan Eskişehirli meslek mensuplarından ve halktan üslubu nedeniyle özür dilemelidir. Uyuşturucu ve içki kullanımı ile cezai sorumluluğun azaltıldığı ‘arızi sarhoşluk’ yakıştırması da hoş olmamıştır, etik değildir.

Emeğiyle geçinen biz meslek mensupları siyasetin oyuncağı, arka bahçesi olmayacağız. Dün Hamamyolu’n da, Hicri Sezen Parkında, İmar Plan Notlarında Belediye Başkanlarına mesleğimiz gereği karşı çıktık, bu günde size. Bu sadece duruştur. Kişiliktir. Kimliktir.  Kimliğimiz ve kişiliğimizle siyasetin arka bahçesi olma konusunda sizlere karşı çıkmamız meslek mensubu olmanın yanında insan olmanın da gereğidir. Bu günler de geçecek, insan olarak yüz yüze bakacağız. Barışı, dostluğu, iyiyi, güzeli, doğruyu istememiz gerekmez mi?

Unutmayalım dünya vatandaşlığı statüsü kanunla kazanılmaz. Meslekle kazanılır. Bir doktor dünyanın neresine giderse gitsin iş bulur. Yapmış olduğu kutsal yemin gereği hasta olan kim olursa olsun tedavi eder. Savunma hakkı kutsaldır; cani de olsa avukat savunmak zorundadır. Mimarlar, Mühendisler maddi, manevi kültürün tarihsel devamlılığını sağlar. Mimar Sinan ve Eserleri mimarlık tarihinde öğretidir. Türk Mimarisi deyince Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet dönemi anlaşılır. Üyesi olduğunuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’yle mesleğini, emeğiyle icra eden bizlerin uzaktan yakından ilgisi yoktur. Odalar ve Borsalar Birliği’ndeki Türkiye kelimesinden de bizler rahatsız değiliz.

Türk milleti ‘AZİZ’ değil, ‘ASİL’dir. Türk ve Türkiye sözcükleri ‘ETİKET’ değil; kimliktir, kişiliktir. Siyasi üslup ve söylemlerinizin nezaket sınırları içinde kalması, zarafetin de gereğidir. Elinizdeki güç ve yetkileri Eskişehir ve Eskişehirlilerin hayrına kullanmanızı, Alpu ovasına yapılması planlanan doğanın yok edilmesi, insan sağlığını olumsuz etkilemesi kaçınılmaz, bugünkü teknolojiyle kurulacak TERMİK santrale karşı çıkmanızı samimi olarak sizden rica ediyor, sağlıklı ve bol kazançlı günler diliyorum. “

Editör: TE Bilişim