TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi "Eskişehir-Sivrihisar YHT Güzergahında Obruk oluşumu ve riskleri hakkında rapor' hazırlattı.

Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Can Aydan ve Hüseyin Alan tarafından hazırlanan raporda; "Obruklar ve oluşum nedenleri, çalışma alanı, çalışmanın kapsamı ve yöntem, bölgesel jeoloi, çalışma bulguları sonuç ve önerileri yer alıyor.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi yönetim kurulu; “Hızlı Tren gibi insanların yoğun olarak kullanacakları mühendislik yapılarının bulunduğu alanlarda meydana gelebilecek obruk oluşumlarının, önemli can kayıplarına ve yeni facialara yol açmaması amacıyla hazırladığımız ESKİŞEHİR- SİVRİHİSAR YHT GÜZERGAHINDA OBRUK OLUŞUMU VERİSKLERİ HAKKINDA RAPORU’nu kamuoyu ve ilgili idarelerin dikkatine sunuyoruz.

Bu rapor ise, yapım çalışmaları uzun yıllardır devam eden Ankara- İzmir YHT hattına ilişkin olarak hazırlanmıştır. Bu hattın Eskişehir-Sivrihisar bölgesinden geçen kesimi -raporda da belirtildiği üzere- yoğun olarak obrukların oluştuğu alanın yaklaşık 1.5 km kuzeyinden geçmektedir. Bu rapor, zemin özellikleri yönünden obruk oluşumuna elverişli olan bu alana ilişkin olarak, ileride telafisi imkansız herhangi bir can veya mal kaybının yaşanmaması için kamuoyunu bugünden bilgilendirmek ve ilgili ve sorumlu kamu kurumlarını ikaz etmek amacıyla hazırlanmıştır.

T.C. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü başta olmak üzere, ilgili tüm kurumların obruk oluşumunun olası etkilerinin önlenmesi için güzergâh boyunca gerekli jeolojik-jeoteknik ve hidrojeolojik inceleme ve araştırma çalışmalarını yaptırarak gerekli tedbirleri zamanında alması gerekmektedir” denilerek uyarıda bulunuldu.

Hazırlanan bazı bölümler şöyle:                                                    

“Sivrihisar (Eskişehir) ilçesi Sığırcık, Göktepe, Kaldırımköy ve Yeniköy köyleri arasındaki bölgede son birkaç yıl içinde çapları 2 m ile 50 m ve derinlikleri ise 0.5 m ile 15 m arasında değişen 8 adet obruk oluşmuştur. Obruk oluşan bu bölgenin, tarımsal alan olması önemli sorunlara yol açmazken, bu alanın yapım çalışmaları devam eden Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren yolu güzergâhının sadece 1.5 km güneyinde yer alması nedeniyle acil önlemler alınmasını gerekli kılmaktadır.

Öte yandan obruklar, ilk görenlerde şaşkınlık ve hayranlık uyandıran doğal bir güzellik ve doğal anıt niteliğinde jeolojik miras alanlarıdır. Yerbilimleri açısından da çok değerli ve olağanüstü güzel obruk gölleri, yeryüzünde seyrek bulunan ve jeopark özelliği kazanmış karst yapıları olduğu bilinmektedir.

Dolayısıyla obruk oluşumu bakımından riskli bölgelerin tespit edilmesi, yeni obrukların oluşumunun azaltılması için kontrollü yeraltısuyu kullanımın gerçekleştirilmesi önem taşırken, diğer taraftan da obrukların uluslararası düzeyde tanıtılması, canlı yaşamı için gerekli önlemlerin alınması ile birlikte bu alanın Jeo-turizme kazandırılması gerekmektedir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Yukarıda belirtilen çalışmalar göz önüne alınarak aşağıda belirtilen önlemlerin acilen alınması gerektiği düşünülmektedir.

• Obruk oluşumlarının bulunduğu bölgede çok sayıda sulama amaçlı açılan yeraltı suyu üretim kuyuları bulunmaktadır. Bu durum uydu görüntüleri üzerinden de gözlenebilmektedir. Bazı yerlerde birbirlerine yakın açılan su kuyuları arasında uzaklık 250 m’nin altına düşmektedir.

Açılan su kuyularının çoğunluğu, tarımsal faaliyetler için kullanılmak üzere çiftçiler tarafından açılmıştır. Yine yörede yaşayan çiftçilerin belirttiğine göre Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün (DSİ) açtığı su kuyuları arasındaki uzaklığın 1000 m civarında olduğu, bu nedenle bu yerlerde obruk oluşumunun olmadığını ifade edilmiştir. Bu durumun araştırılması gerekmektedir.

• Obruk oluşumuna etki eden nedenlerin başında yeraltısu seviyesinde görülen düşümdür. Bunun nedeni ise, geçmiş yıllarda bölgede yoğun olarak yapılan buğday ve arpa ekiminin yerini son yıllarda mısır ve ayçiçeği gibi aşırı su teminine dayalı tarımsal faaliyetler olduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma ilişkin ayrıntılı araştırmalar yapılmalı ve gerekiyorsa bu alanlarda yeraltı suyu düşünün önlenmesi amacıyla tarımsal üretim paterninde gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Ayrıca ülke genelinde sayıları 500.000’i geçtiği tahmin edilen ve DSİ Genel Müdürlüğünden gerekli izinler alınmadan açılan kaçak yeraltısuyu kuyusu açım işlemleri durdurulmasını sağlayacak önlemler arttırılmalı veya kaçak olduğu tespit edilen kuyular ise kapatılmalıdır.

• Arazide yapılan gözlem ve daha sonrasında uydu görüntüleri üzerinde yapılan çalışmalara göre; Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Güzergahının Polatlı-Afyon kısmının obrukların yoğun olarak gözlendiği bölgenin yaklaşık 1.5 km kuzeyinden geçtiği belirlenmiştir. Bu kısımda yüksek hızlı tren güzergahının belli bir kısmının evaporitik kayaçlar üzerinden geçtiği tespit edilmiştir. Yüksek Hızlı Tren gibi önemli bir mühendislik yapısının geçtiği güzergahın bölgesel olarak jeolojik-jeoteknik etütlerinin, obruk oluşumuna kaynaklık eden nedenleri ortaya çıkarılmasını sağlayacak şekilde yapılması planlanmalıdır.

• Yine bu sahanın yaklaşık 25 km KD tarafında İlyaspaşa Köyü GD’sunda DSİ’nin Baraj inşaatı devam etmektedir. Bu inşaat da, evaporitli kayaların egemen olduğu birimler üzerine inşa edilmektedir. Bu tür zemin birimleri üzerine inşa edilen çok sayıdaki baraj ve göletin su tutma konusunda önemli sıkıntıları olduğu bilinmektedir. Bu barajın planlama süreçlerinde evaporitik yapılara karşı gerekli önlemlerin alındığı varsayılmaktadır.

• DSİ Genel Müdürlüğünün sahanın içinde bulunduğu havzanın özelliklerini ayrıntılı olarak belirlemesi gerekmektedir. Havzanın yeraltısuyu potansiyelinin belirleyerek, havzada yeraltısuyu kuyusu açılması konusunda planlama yapması ve strateji geliştirmesi gerekmektedir.

• Yapılan çalışmalar obruk oluşumunun yoğunlaştığı alan ve yakın dolayında tarımsal su kullanımın yeraltısuyu seviyesinde neden olduğu düşümlerin yanı sıra sulamadan geri dönen suların süzülerek çözünme ve obruk oluşumunu hızlandırabileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bölgesel ve yerel doğal hidrodinamik yapı ile birlikte tarım başta olmak üzere insan faaliyetlerinin doğal hidrodinamik yapıya etkilerinin ortaya konması gerekmektedir.

• Tarım ve Orman Bakanlığı obruk oluşma riski yüksek alanlarda yer altı suyu kullanımına dayalı sulu tarım paternine dayalı tarımsal ürün planlanmasını değiştirerek, bölgenin jeolojik özellikleri ile su potansiyelini göz önüne alarak buna uygun tarımsal ürün paternini belirlemelidir.

• MTA Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü ile AFAD Başkanlığı konunun önemi ön plana alarak, üniversitelerin ilgili bölümleri ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası da başta olmak üzere ilgili meslek örgütleri ile birlikte belirli bir plan dahilinde ülkemizde can ve mal güvenliği için tehdit oluşturan obruk alanlarının görüldüğü bölgelerin ayrıntılı jeolojik, jeoteknik, hidrojeolojik ve mühendislik jeoloji açısından inceleme ve araştırmaları yapılarak “Obruk Risk Haritaları” hazırlanmalıdır. Bu haritalar halkın kullanımına açık hale getirilerek gerekli önlemlerin alınması sağlanmalıdır.

• Başta Ankara-İzmir Hızlı tren projesini gerçekleştirmekte olan T.C. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü olmak üzere, bu bölgede planlama ve mühendislik hizmeti gerçekleştiren tüm kişi, kurum ve kuruluşlar bölgede oluşan ve sayıları her geçen gün artan obruk oluşumunu dikkate alarak mühendislik yapılarının araştırma, planlama ve yapım süreçlerini gerçekleştirmelidir.

• TCDDY Genel Müdürlüğü yapım çalışmaları devam eden İzmir-Ankara Hızlı Tren Projesinin, Polatlı-Afyon güzergahının obruk oluşumlarının görüldüğü alanlara yakın bulunan bölümlerinde, jeolojik–jeoteknik ve mühendislik jeoloji araştırmalarını yenileyerek hızlı tren projesinin olası obruk oluşumlarından etkilenmeyeceğini ortaya koymalıdır. Aksi durumda işletme esnasında oluşabilecek obruklar can güvenliğini tehdit edebilecektir.

• Obruk oluşumlarının görüldüğü bölgelere yakın alanlarda yaşayan yurttaşlarımızın can ve mal güvenliklerinin sağlanması amacıyla DSİ Genel

Müdürlüğü veya ilgili valilikler tarafından, obrukların görüldüğü tarımsal alanlarda, kullanım öncesi gerekli ön kontrolleri yapılmalı, herhangi bir sorun görülmediği durumlarda söz konusu alanlardaki tarlaların kullanılması gerektiği belirtilmelidir.

• Mahalle veya köy muhtarlarına oluşan obrukları ilgili kurumlara bildirme zorunluluğu getirilerek, ilgili kamu kurumlarının zamanında gerekli tedbirleri alması sağlanmalıdır.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, DDY Genel Müdürlüğünü birkez daha uyarıyoruz. Can ve mal güvenliği açısından önem arz eden, ülkemizin prestij projelerinden biri olabilecek nitelikteki Ankara-İzmir YHT projesinin geçtiği güzergah üzerinde yer alan ve obruk oluşumuna elverişli bölgelerden biri olan ve yukarıda yeri belirtilen Eskişehir-Sivrihisar bölgesindeki kesiminde, YHT projesinin olası obruk oluşumu etkisinden korunması amacıyla ayrıntılı, jeolojik, jeoteknik, hidrojeolojik ve mühendislik jeolojisi açısından yeniden irdelenmesi gerekmektedir. Tersi durumunda olabilecek olası can ve mal kayıplarından ilgi idareler sorumlu olacaklardır.”

Editör: TE Bilişim