Söyleşi: Şenay Yıldırım

Toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının engellenmesi, festivallerin konserlerin iptal edilmesi, sosyal medya paylaşımlarına getirilen yaptırımlar… Bunların tümüne hak ihlali penceresinden baktığımız söyleşimizde Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Duygu Akyol ile Eskişehir’de en çok hangi konularda hak ihlallerinin yaşandığını konuştuk. Av. Akyol, “Örneğin toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasının engellenmesi yalnızca bir hak ihlali doğurmuyor, bir hak ihlali başka hak ihlallerini doğuruyor; ifade hakkı, güvenli bir ortamda fikirlerini açıklama hakkı, güvenli bir çevrede yaşama hakkı, hukuka güvenme hakkı da ihlal edilmiş olunuyor, yani bir hak ihlali hiçbir zaman tek bir ihlâl olarak kalmıyor, başka bir sürü hak ihlalini doğuruyor…”


İnsan hakları komisyonu ne yapar, kuruluş amacı nedir?
 

Avukat hakları merkezi, çocuk hakları, kadın hakları gibi başka komisyonlar da var. Eskişehir Barosu tüzel kişiliğine bağlı olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bunlar, gönüllülük esası ile üye olunan komisyonlardır,

Barolar Birliği nezdinde oluşturulmuş bir insan hakları kurulu var biz onlara da üyeyiz
Burada neler yapılıyor?

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı raporlar hazırlıyoruz, kadın cinayetleri dosyalarına biz de müdahil oluyoruz. Toplumsal alanda yaşanan hak ihlalleri konularında çalışmalar yapıyoruz.
Her başvuruya destek sağlıyor musunuz?
Hayır Baro aracılığı ile gelen durumlara müdahil oluyoruz. Emniyette insanların avukat istiyorum talebi ile gelen (Ceza Muhakemesi Kanunu) CMK sistemimiz var, oraya görevlendirmelerle nöbet sistemi ile hepimiz gidiyoruz, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında zorunlu müdafi eğitimi alıyoruz, bu kapsamda; en temel anlatı ifade ve gözaltına alınma usulleri ve bunlar yapılırken oluşabilecek hak ihlallerine dikkat etmek de görevlerimiz arasında… Komisyon olarak hak temelli eğitimler de veriyoruz, örneğin AF Örgütü ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalar vardı, hak ihlallerine ilişkin sempozyumlar düzenliyoruz. AİHM kapsamında Türk yargı sisteminde neler oluyor bunları anlatıyoruz. Aslında bir inceleme komisyonu gibiyiz ancak üye olunurken bu alanda çalışma zorunluluğu yok avukatların.
 

Eskişehir’e bakılınca hangi alanlarda hak ihlalleri yaşanıyor en çok?
 

Çok uzun zamandır toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma konularında hak ihlalleri yaşanıyor, gezi ile birlikte başlayan süreçte Eskişehir’de en çok bu alanda kısıtlama oldu, bunlar Valilik tarafından verilmiş hukuksuz kararlardı ve yine hukuksuz bir şekilde sürekli uzatılıyor. Son olarak onur yürüyüşünde böyle bir karar alındı ve uygulandı. Özellikle özel günlere göre bu tür kararlar tekrarlanıyor…
İnsanların toplanma ve gösteri yürüyüşü yapmalarına engel olmak da bir hak ihlali olarak karşımıza çıkıyor…
Evet, gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, gerek bizim Anayasamıza göre; kimse barışçıl bir eylem yapmak için önceden izin almak zorunda değildir.
Peki izin alınması gereken durumlar var mı?
Bunun bir koşulu ve standardı yok aslolan; izin almaksızın barışçıl gösterilerin yapılabileceğidir. Bu güncel ve evrensel bir haktır.
 

Bildirimde bulunulmalı mı peki?


Şu dönemde evet, ancak ne yazık ki bildirimde bulununca izin çıkmıyor. Fakat burada karıştırdıkları nokta; bildirimde bulunarak haber verilmiş olunuyor, izin almak için yapılmıyor bu, çünkü izne tabi bir durum değil. Değerlendirmeyi yaparken şeffaf olunmalı, izin verilmediği zaman bunun neden barışçıl olmadığının gerekçelendirilmesi gerekiyor. Ancak son zamanlarda sürekli aynı cevapla karşılaşıyoruz;  halkı kin ve nefrete yönlendirme vs. denerek toplanma ve gösteri yürüyüşlerine izin verilmiyor.


Eskişehir’de iptal edilen konserler festivallerde gerekçe neydi bu iptaller de yine hak ihlali midir?

Burada genel gerekçe olarak güvenlik gösteriliyor, benim kişisel görüşüm; tek kaygıları bunlara alkol firmalarının sponsor olması... Ben, Baro İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olmam dolayısıyla Valilik İnsan Hakları Komisyonu da üyesiyim. Onun da aylık toplantılarında bu konu dile getirildi. “Eskişehir gibi bir şehirde, özellikle gençlerin ve özgürlüklerin ön planda olduğu bu kentte bu tür kararlardan rahatsızlık duyuyoruz” dedik.

Öğrenciler alkole alıştırılıyor, tecavüz vakaları yaşanıyor gibi iddiaları gerçekçi bulmuyoruz. O zaman şehirde güvenlik problemi mi vardır sorusu gündeme gelir, güvenliği sağlamak da Valiliğin, kolluk kuvvetlerinin görevidir. Bildirimde bulunurken de “Ben sana bildiriyorum bunun güvenliğini al” diyoruz aslında…

Örneğin toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasının engellenmesi yalnızca bir hak ihlali de doğurmuyor, bir hak ihlali başka hak ihlallerini doğuruyor; ifade hakkı, güvenli bir ortamda fikirlerini açıklama hakkı, güvenli bir çevrede yaşama hakkı, hukuka güvenme hakkı da ihlal edilmiş olunuyor, yani bir hak ihlali hiçbir zaman tek bir ihlâl olarak kalmıyor, başka bir sürü hak ihlalini doğuruyor…


Son zamanlarda sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan davaların sayısı, sosyal medyadaki paylaşımlar sonrasında gelen yaptırımlar hukuka uygun mu?


Şöyle; her olayın kendine göre unsurları değerlendiriliyor, bir kişi kaynağını belirtmeden yalnızca infial yaratmak için haber yaptıysa bu araştırılır ancak bir gazeteci siyasi bir haber yazdı ya da tweet attı diye tutuklanması gözaltına alınması elbette hukuki değil, bir ihbar üzerine resen harekete geçerek ifadeniz alınabilir.

“Basın kanunu, halkın haber alma hakkı doğrultusunda mesleğimi icra ediyorum, her yapacağım haberle ilgili kaygı duyarsam vatandaşın haber alma hakkı ihlal edilmiş olacak” diye düşünürsünüz, bu elbette hukuki değildir. Tek tük istisnalar olabilir ama genel durum bu. İddianame önden hazırlanan bir şey değildir, bu hazırlanana kadar tutuklu kalınabilir iddianame hazırlanıp yargılama başlayana kadar çok uzun süre tutuklu kalan müvekkillerimiz oluyor, adil yargılanma ve makul sürede yargılanma hakkı konularında bu süreçte başvurabiliyoruz. Türkiye’nin en çok ihlal aldığı konulardan biri de makul sürede yargılanma hakkı. Bizim en büyük sıkıntımız yargılamaların çok uzun sürmesi, deliller toplanır, ifadeler alınır, deliller toplanır, dava açılır ve birkaç ay içinde sonuçlanır ama bizde kervan yolda dizilir anlayışı var,  önce dava açılıp diğerleri sonradan yapıldığı için iş çok uzuyor. Gerekçesiz uzatılan tutukluluk sonrasında da pek çok hak ihlali yaşanmış oluyor.
Eskişehir’deki cezaevlerinde durum nedir, hak ihlalleri bakımından?


Cezaevleri genel olarak sıkıntılı alanlardır, hak ihlalleri bakımından. Bizde H tipi ve L tipi cezaevleri bulunuyor, cezaevlerinde daha çok LGBTİ bireylerin sorunları oluyor, FETÖ mahkumları ve LGBTİ bireyler konusunda cezaevi personelinin farklı bir tutumu olabiliyor. Cezaevinde hak ihlali çok çok fazla, mahkumlar cezaevlerindeki bu hak kayıpları ile de bir mahkumiyete uğruyor. Yaşam koşulları, hijyen koşulları ve imkanlar çok yetersiz. L tipi yeni yapıldığı için fiziki koşulları daha iyi ama H tipi cezaevinin koşulları daha kötü. Bizim genel olarak Türkiye’de mahkumiyet koşuları çok kötü, özellikle eğitimsiz ve bilgisiz gardiyanların cezalandırma unsuru olarak mahkumların kişisel eşyalarını vermemesi, revire çıkmasına izin vermemesi gibi sorunlar da yaşanıyor… Bence kurumla iyi geçinen orada rahat ediyor ancak bilgisiz kişilerin infaz koruma memuru olarak çalışması nedeniyle daha çok sorun yaşanıyor.
 

Bu konularda size gelen şikâyetler var mı?


Gözaltında ifade alma yönetmeliği öncesinde ve sonrasında rapor alma zorunluluğu getiriyor, bize son zamanlarda gelen bir işkence başvurusu yok.  Genel olarak ağır bir psikolojik şiddet var, insanların temel haklarını karşılayamaması durumu çok yaşanıyor.  Biz her şikâyete gidip kurumla görüşelim şeklinde yaklaşıyoruz, insanlar CİMER şikayetine çok yöneldi son zamanlarda, hala fiziksel şiddetin işkencenin olduğunu iddia eden mahkumlar da var.
 

Koşulların iyileştirilmesi ile ilgili neler yapılabilir?


Biz yerel düzeyde bir şeyler yapabiliyoruz, Baroların, İnsan Hakları Komisyonlarının varlığı bu açıdan önemli,  Barolar Birliği nezdinde oluşturulmuş bir insan hakları kurulunun cezaevi ihlalleri araştırma komisyonu gibi alt birimleri var, buralarda çok değerli işler yapılıyor. Ülkede genel olarak çok kötü bir durum var haklar bağlamında. Eskişehir’de belediyelerle iş birliği yapıyoruz, son olarak kadınlara hijyenik ped yardımında bulunduk. Devlet her zaman icra tahsilatlarından cezaevi tahsil harcı keser, aslında buraya giden pek çok kaynak var, ancak banyo sırası, suya sabuna ulaşma, hijyenin sağlanması gibi gereklilikler var. Cezaevlerinde;  rutubetli duvarlar, kötü yemekler vs. çok zor koşullar yaratıyor bununla ilgili tüm Türkiye’de kapsamlı bir proje yapılmalı!
Bizde kanun sıkıntısı yok, kanunlar var yetersiz değil ama sorun uygulamada, bizde otorite sahibi olanlar kadar farklı uygulama vardır bir mahkemede alınan karar, başka bir mahkemede bambaşka bir karar oluyor, oysaki hukuk tektir. Kişilere göre değişmez. Eskişehir barosu olarak bize yapılan başvurular doğrultusunda sürekli değişen nöbet listemiz ile herhangi bir ihlal konusunda müdahil oluyoruz. Eskişehir’de hak savunucusu olarak destek veriyoruz.