Bu haftaki köşe yazımda 2021 yılının ilk uluslararası ödülünü kazanan vatan millet sevdalısı, o burnu bir karış havada ortalıkta dolaşan akademisyenlere hiç benzemeyen tam aksine mütevazı bir bilim insanını tanıtacağım size.

Öğrencilerinin hocadan çok abi, baba ve arkadaş olarak gördükleri Prof.Dr.Murat Karacasu hocayı.

Halen Osmangazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Ulaştırma Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürütüyor.

Yıllardır üniversitede yetiştirdiği binlerce öğrencisi, bugün ülkemizin dört bir yanında inşaat mühendisi olarak, etkin görevlerde bu aziz vatana hizmet veriyor.

Ortak dostlarımız olsun, meslektaş sohbetlerinde olsun ismini hep duyuyordum Murat hocanın… Ancak tanışma imkânımız olmamıştı.

Ta ki geçtiğimiz perşembe gününe kadar.

Yeni yılın ilk günlerinde uluslararası alanda bilimsel makalesi ile kariyerinde önemli bir ödülün sahibi olunca artık tanışma vaktinin geldiğini düşündüm.

Birlikte görev yaptığımız yeğeni, adaşım Hüseyin Karacasu vesile oldu tanışmamıza. Sağ olsun.

Perşembe günü öğlen arasında birlikte ziyaretine gittik hocamızın. Bir saatlik görüşmemize bir ömür sığdırdık desem abartmış olmam.

Bu “pandemi” günlerinde zamanının çoğunun geçtiği deney laboratuvarından içeri girdiğimizde aralıklarla “tak tak tak” diye sesler geldi kulağımıza…

Biraz ilerledikten sonra deney masanın yanında iki gencin bir şeylerle uğraştığını gördük. Anladım ki sesler gençlerin bir deney üzerindeki çalışmalarına ait. Her türlü inşaat deneyinin yapılabildiği kapsamlı bir laboratuvarın içinde bulduk kendimizi.

Yüksek lisans öğrencileri olduğunu sonradan öğrendiğimiz bu gençleri Marshall Deneyi yaptığını fark edince bir müddet göz ucuyla izledikten sonra  Murat hocanın odasına yöneldik.

Kapıdan içeri girdiğimizde sırtı bize dönük kahve makinesinin başında kendisine kahve yapıyordu.

Bizi fark edince bulunduğu yerden dönerek yüzüne yayılan tebessümle hoş geldiniz diyerek başladı görüşmemiz.

Onu dinledikçe bir bilim insanında; mütevaziliğin, sevginin ve hoşgörünün ete kemiğe bürünmüş halini gördüm.

Tıpkı bir ağaç gibi… Meyveleri olgunlaştıkça dallarını aşağıya doğru eğer ya. Hocamızda gördüğüm, kariyeri ve ilmi arttıkça tevazu da aynı derecede artmış.

Gurur ve kibirden eser yok…

Böyle bir dostun yürek sıcaklığına kimin ihtiyacı yok ki. Allah ömrüne bereket versin.

Eliyle yapıp ikram ettiği kahvelerimizi yudumlarken tanışma faslından sonra derin bir sohbet başladı aramızda…

Taa Emirdağ’a uzanan çocukluk günlerinden günümüze kadar…

Daha küçük yaşta babasının yanında manifatura dükkânında geçen günlerinden bahsetti. Her Salı günü uzun çarşıda serginin başında sattığı ürünler…

Yaz tatillerinde arkadaşları top ve oyun oynarken o babasının yanında ticaretin içinde buldu kendini.

Abisi askere gidince ailenin bütün yükü omuzlarına bindi. Bu sayede kazandığı tecrübenin maddi karşılığı yok.

Sabahın seher vakitlerinde kalkıp İstanbul’a, Konya’ya gidip kumaş alıp elbise diktirerek  Emirdağ’da sattığı günleri anlattığında sanki o günleri tekrar yaşıyor gibiydi.

Kadere bakın ki, yıllar sonra okuduğu İnşaat Fakültesine bugün bölüm başkanı olarak hizmet ediyor. Deyim yerindeyse “tırnakları ile kazıyarak” geldi bu seviyeye…

Çoğu kimseye nasip olmayacak kariyer…

Baş başa sohbetimizde anlattığı birçok güzel anısı, hatırası var ama ilgimi çeken birisi var ki yazmadan geçmeyeceğim…Belki örnek olur!

Öğrencilik yaşamı sürecinde gördüğü zorlukları geçirdiği parasız günleri zihninde öyle yer etmiş ki, üniversitede Yardımcı Doçent olduktan sonra anlamlı bir çalışma başlattı.

Bölümde arkadaşlarıyla birlikte laboratuvarda bulunan odasının yanına “para kutusu” koyarak ihtiyacı olan öğrenciler gelip buradan istediği kadar parayı alıp harcıyorlar.

Özellikle sordum: Hocam geri getirip aldıklarını yerine koyuyorlar mı?” “Biz getirip koysunlar diye koymadık o kutuyu. İhtiyacı olan öğrencilerimiz kimseye muhtaç olmasınlar. Elbette daha sonra parası olunca kendi istekleri ile getirip kutuya bırakanlar oluyor…” Diye cevapladı.

Gönülden tebrik ettim.

Örnek davranış bize gösterdi ki bölüm hocaları, ülkemizin geleceği olan gençlere sahip çıkıyor ihtiyaçlarının karşılanması için imkân sağlıyor.

Bu uygulama bana “askıda ekmek” kampanyasını hatırlattı. Üniversitede gördüğüm ise bir anlamda “askıda para”.Ne güzel bir düşünce.

Sohbetin iyice koyulaştığı bir anda içeriye bir öğrencisi geldi. Müsaade isteyip “Hocam arkadaşım size mail atmış. Bir kitap kargo edecekmişsiniz. Size hatırlatmamı istedi.” Deyince o naif ses tonuyla “arkadaşın beni arasın. Ya da adresini mail atsın tekrar. Göndereceğim istediği kitabını” diye karşılık verdi.

Onca işinin gücünün arasında öğrencisine kitap kargo edecek kadar yardımsever bir hoca.

Anlattığı dersler ve yaptıkların deneylerin tamamının videolarını youtube üzerinden erişime açması yetmiyormuş gibi Anadolu’nun bir köşesindeki öğrencisine kitap kargo etmesi öğrencileriyle arasındaki güçlü bağın ipuçlarını gösteriyor.

Son olarak da yeni yılın ilk gününde Doktora öğrencisi Mustafa Keskin ile birlikte kazandığı ödülü anlattı.

Eskişehir Kırka Eti Bor tesislerinde çıkarılan Bor madeninden arta kalan atık malzemenin ekonomiye kazandırılması üzerine 2 yıllık bir çalışmanın sonucu aldığı ödül.

Bir ara odasında bilgisayarına bağlı olan büyük ekran televizyonu açarak atık malzemelerin olduğu Kırka Eti Bor Tesislerini gösterdi.

Bizde her araziye gittiğimizde Kırka’nın Batısında adeta dağa dönüşmüş bu atık malzemeyi görürüz.

İşte bu malzemenin fazla işçilik gerektirmeyen prosesten geçirilerek asfalt yol yapımında kullanılması aldığı ödülün gerekçesi. Kullanılan bu malzeme ile bitüm miktarında bariz bir azalma olduğunu anlattı makalesinde.

Bizde her yönüyle eşine az rastlanan, topluma örnek öğrencilerine rol model, vatansever, inançlı, çalışkan ve üretken insanlarımızı siz okuyucularımıza tanıtmaya devam edeceğiz.

Ne diyelim…

Böyle üretken bilim insanları olduğu sürece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine çıkması içten bile değil.

Yeter ki bilime güvenelim ve bilim insanlarına köstek değil destek olalım. Yolunuz açık başarılarınız daim olsun Murat hocam…