İbrahim Murat Gündüz, Dünya’nın ilk ecza kitabını yazan İbni Baytar’dan tutun bugün bilgisayar programcılığının ve cep telefonu teknolojisinin temeli olan matematik formüllerini icat eden Harezmi’ye kadar dünyaya büyük katkı sağlayan fakat günümüzde isminden hiç bahsedilmeyen Müslüman bilim adamlarından bahsetti.

Triginometri kitabını yazan Nasîrüddin Tûsî (d 17 Şubat 1201 - ö. 26 Haziran 1274),  bilim insanı ve İslam filozofu.Nasiruddin 17 Şubat 1201 Tûs’ta doğdu. İlmi anlamda pek çok gelişime imza atan Nasiruddin Tusi, dönemin tanınan ilim insanlarından olmuştur. Tûsî, Öklid’in beşinci postulatı olan “koşutlar postulatı”nı yeterince doyurucu bulmamış ve onu “Tûsî postulatı” diye tanınan başka bir şekilde ortaya koymuş, bu postulatı kanıtlamada başarılı olamamışsa da postulatının ne olduğunun açıklığa kavuşmasına ve Öklid dışı geometrilerin ortaya çıkmasına öncülük etmiştir. Batı’da Nasîrüddin Tûsî’den büyük ölçüde yararlanan Regiomontanus’un Üçgen Üstüne adlı eseriyle gerçek trigonometri doğmuş oldu.

Yıldızların yer ve açıklıklarını ölçen ilk cetveli geliştiren Endülüslü Gökbilimci, alim ve Matematikçi: Cabir Bin Eflah  ( (d. 1100 - ö. 1150) Batı dünyasında "Geber" adıyla bilinen ünlü müslüman astronomdur. Endülüs’te yetişen büyük astronomi ve matematik âlimi. Künyesi Ebû Muhammed olup, Avrupa’da Geber ismi ile şöhret buldu, Câbir bin Eflâh, Batlamyus’un bâzı görüşlerini tenkîd etti. Özellikle güneşe takrîben 3 dakikalık bir ihtilâf-ı manzar (dünyâ üzerinde duran bir gözlemcinin gözünden herhangi bir yıldıza giden hat arasındaki açı) kabul ettiği hâlde, dünyâya güneşten daha yakın olan Merkür ve Venüs’de hissedilecek kadar ihtilâf-ı manzar bulunmadığı hakkındaki iddiasını tenkit etmiş ve çürütmüştür. Câbir bin Eflah  çubuklu güneş saatini yaptı. Bu saat, bugünkü teodalit benzeri olup, ondaki parçaları üzerinde taşıyordu. Azimut kadranı denilen ve çubuklu güneş saatini; Avrupa’da ancak üç asır sonra Alman astronomi bilgini ve matematikçisi Regiomontonus 1460 senesinde modeline uygun yeniden yapabilmişti. Dünyâda ilk defa dik açılı bir üçgen için beşinci temel prensibi ortaya koydu. Küresel trigonometri ile ilgili prensiplerden bir sonuç elde edebilmek için Dört boyut kuralını uyguladı. Düzlem trigonometride ise öncekilerin usûlüne göre hareket etti. Câbir bin Eflah’ın günümüze kadar gelen en önemli eseri  Kitâb-ül-Hey’et’tir. Eser, bir astronomi kitabıdır. Bu kitabında Câbir, Batlamyus’u tenkîd ederek, onun bâzı ilmî hatâlarını ve buluşlarındaki noksanlıkları meydana çıkarmıştır. Bu eserde, küre ve düzlem trigonometriden de bahsetmiştir.

İlk ecza kitabını yazan İbnü'l-Baytâr(d. 1197 - ö. 1248) Arap bilim insanı, botanikçi, eczacı ve hekim. Endülüs'ün en önemli bilim adamlarından olan İbn Baytar, İslam'ın Altın Çağı'nın ve Müslüman Tarım Devrimi'nin en büyük eczacı ve botanikçilerinden biri sayılmaktadır. İbn Baytar'ın başyapıtı Kitab el-Cami'fi el-Adviyye el-Müfredah ) isimli eseridir. Eser uzun bir süre önemli bir botanik otoritesi olma özelliğini kaybetmediği gibi, eczacılık açısından da büyük önem taşımıştır; zira eserde, yaklaşık 300'ü tamamen kendi keşfi olan, en azından 1400 farklı bitki ve ilacın ansiklopedik tanım ve tarifleri yer almaktadır. Eser 1758 yılında Latince'ye çevrilmiş, 19. yüzyıla kadar Avrupa kullanılmaya devam edilmiştir.

Cebirin atası, Bilgisayar programcılığının ve cep telefonu teknolojisinin temeli olan matematik formüllerini icat eden  Ebû Ca'fer Muhammed bin Mûsâ el-Hârizmî (d. 780, - ö. 850, Bağdat)  Hint rakamları üzerine yaptığı çalışmaların Latince çevirileri ondalık konumsal sayı sistemini 12. yüzyılda Batı dünyasına tanıtmıştır. El-Harezmî'nin Tamamlama ve Dengeleme ile Hesaplamaya Dair Özlü Kitabı doğrusal ve ikinci dereceden denklemlerin ilk sistematik çözümünü sunmuştur. Cebiri bağımsız bir disiplin olarak öğreten, "indirgeme" ve "dengeleme" (denklemin farklı taraflarındaki benzer terimlerin aynı tarafa alınarak sadeleştirilmesi) yöntemlerini tanıtan ilk kişi olduğu için, Harezmi cebrin atası ya da kurucusu olarak tanımlanmıştır. Cebir alanındaki çalışmaları, 16. yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde temel matematik ders kitabı olarak kullanılmıştır.  Bazı kelimeler Harezmî'nin matematiğe olan katkılarının önemini yansıtır. “Cebir” kelimesi ikinci dereceden denklemleri çözmek için kullandığı iki işlemden biri olan el-cebirden türemiştir. Algoritma kelimesi ise isminin Latin biçimi olan Algoritmi’den gelmektedir. Harezmi'nin ilk eserlerinden biri aritmetik alanındadır.  Bu kitabın bu güne kadar gelmesinin sebebi Bathlı Adelard'an tarafından Lâtinciye çevrilmesinden kaynaklanır. Bu kitabında on rakamlı konumsal Hint rakamlama ve hesaplama sistemini anlatmıştır. Batıdaki matematikçiler Romalılardan bu yana kullanılan harf rakam ve hesap sistemi yerine Hint rakam ve hesap sistemini kullanmayı bu yapıttan öğrenmişlerdir. Bu yapıtı batı dünyasındaki matematikçileri çok etkilemiştir. Daha sonra bu hesaplama sistemine Harezmi'nin isminden türetilen algoritma (algorism) denmiştir. Harezmi 70 tane bilim adamıyla çalışarak 830 yılında dünya haritası çizmiştir. Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında da yer almıştır. Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır. Coğrafyanın yanı sıra astronomi biliminde de eserler bırakmıştır. Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12. y.y. da Latince' ye çevrilmiştir.

Muhtemelen Türk olan Harezmi İslam bilim dünyasındaki yerini almıştır. Özellikle matematik alanında eserler bırakmış olan Harezmi'nin eserleri Batı bilim dünyasında hala kullanılmakta ve öğretilmektedir.

Büyük Türk Hükümdarı Timur’un bir yılın uzunluğunu 365 gün 6 saat 10 dakika 8 saniye olarak belirleyen delilik derecesinde zeki olan torunu Uluğbey yaşadığı yüzyılın en mühim alimiydi. Fakat onun ilmi, bütün doğuyu titreten dedesi Timur'un meziyetlerini bile aştı.  Uluğ Bey kendini idarecilikten çok bilime verdi ve bilime hizmet eden âlim hükümdarlardan oldu. “İlmin hâkim olduğu bir ülkede, ilimle uğraşan bir kişi olmayı, hükümdarlığa tercih ederim.” sözüyle bunu veciz bir şekilde ifade etti. Türkiye’nin yetiştirdiği bilim tarihi uzmanlarından Ord. Prof. Aydın Sayılı¸ 1960’ta yayımladığı  İslam Dünyasında Rasathane ve Genel Rasathane Tarihi İçindeki Yeri isimli eserinde, rasathanenin/astronominin doğuşunu İslâm medeniyetine borçlu olduğunu ilmî anlamda ortaya koymuş ve şu tespiti yapmıştır: “Mısırlılar ve Mezopotamyalılardan başlayarak medeniyetimizin meydana gelmesinde doğrudan doğruya rol almış olan medeniyetlerde, rasathaneye ilk defa İslâmiyet’te rastlanır. Bu anlamıyla rasathane, Türk İslâm medeniyetinin meydana getirdiği ve dünya medeniyetine sunduğu bir kuruluştur.” 1421’de Uluğ Bey tarafından Semerkant’ta dönemin en modern kurulan rasathanesi kuruldu. Semerkant Rasathanesi, Uluğ Bey’in en önemli eseridir. “Gök biliminde ilerlemeyen milletler, büyük millet olamaz.” tespiti, onun rasathaneyi ve buradaki çalışmaları ne denli önemsediğinin delillerindendir. “Kurduğu rasathane, çağının en modern usullerle gözlem yapan, araştıran, inceleyen, bilimin aydınlığını yayan bir ilim irfan merkeziydi.” Burada kullanılan “Suds-i Fahrî”, “Rub-u Daire” gibi bazı âletler, Uluğ Bey tarafından icat edilmiştir. Rasathanede yapılan gözlem ve hesaplamalar, günümüz astronomi değerlerine oldukça yakındır. Uluğ Bey, bir yılın uzunluğunu 365 gün 6 saat 10 dakika 8 saniye olarak belirlemiştir. Modern ölçümlere göre de 365 gün 6 saat 9 dakika 9.6 saniyedir; aradaki fark 1 dakikadan azdır.

https://www.esgazete.com/ibrahim-murat-gunduz-dostu-ozturk-keskini-anlatti/amp

https://www.esgazete.com/ibrahim-murat-gunduz-istanbul-grand-cevahir-otelde-dostlarini-agirladi/amp

Bebek Çilingir İle Kapı, Anahtar Ve Kilit Sorunlarına Hızlı Çözümler Bebek Çilingir İle Kapı, Anahtar Ve Kilit Sorunlarına Hızlı Çözümler

https://www.esgazete.com/ibrahim-murat-gunduz-ve-liana-jojuanin-antrenoru-umut-tekin-14-ocakda-odul-alacaklar/amp