Yaşam zamansız bir yolculuk ve yaşımız değil, yaşadıklarımız öğretiyor bize hayatı, her şey bir sonraki dönemin hazırlığı oluyor.

Bu böyle sürüp gidiyor hayatımızın birçok dönemine birçok insan giriyor yaşamımıza ve biz hangilerinden ne öğreniyoruz işte mesele bu…

Farkında olmadan toplum denen insan sürüsünün esiri olmadık mı hepimiz, farkında olmadan üzerimize aldığımız rollerle yaşamımızı sürdüren kadınlardan olmadık mı?

Daha küçücük bir çocukken başladı bizim çilemiz, evcilik oyunlarının annesi, elimizde bir bebek salla, yedir, uyut çünkü yıllar sonra bu en birinci görevimiz olacaktı. Oysa ki bizim olmayan bir şey için ne kadar çok fedakârlık yapıyoruz, biz doğurduk diye bizim mi oluyor o çocuklar, hayat denen bu acımasız oyun içinde onlar da dayatılmış çaresizliklere esir oluyorlar, bir süre sonra aynı bizim olduğumuz gibi, kronolojik bir sıra mı bu, böyle mi olmak zorunda neden sorgulamadan büyütülüyoruz neden düşünmemize izin verilmedi, neden özgüvenimiz kırıldı, neden hep ayıptı, neden hep günahtı, kadın olmak neden hep korunmayı gerektirdi…

İnsan üç defa doğarmış: İlki annesinden, on sekiz yaşında tercihlerinden, kırkında hatalarından…

Ve belli bir yaştan sonra ki biz ona kırk diyoruz, işte bu yaş kadına kendi cennetini sunuyor.  Olmak istediğim yer neresi? Nasıl yaşarsam daha mutlu olurum? Gerçekte ne istiyorum? Gibi birçok gerçeğinle yüzleşme alemi…                                                                                                                                     

Egonun törpülendiği, büyüdüğünü, affetmeyi, hoş görmeyi, insanlardan beklentiyi yüzde yüz kestiğin, çevrendeki insanları azalttığın, yeniden doğmaya çalıştığın zamanlar…

Bu yaş, yarattığı farklılıklar ve getirdiği heyecanlarla diğer yaşlardan açık ara ayrılıyor kadınlığın lunaparkı adeta, özgürce gökyüzünde salınmaya başladığın ama asla köşeye sıkıştırılamayacağını anladığın ve kabına sığamadığın…

Yani tam keyfin ve kahyası bilir modu…

Bu yaşa kadar yapamadığın bir çok şeyi yapmak için sınır ve zaman tanımadığın beni ben yapan isteklerim, hayallerim, vazgeçebildiklerimdir!...

Artık dayatmalarla yaşamamam gerektiğinin çok farkındayım, insan sadece kendini engeller ya da gerçekleşmesi için her şey zamanını bekler, hiçbir şeye geç kalmaz. Hayat kısa ve zorluklarla dolu onu uzatmak ve içini doldurmak ve uzatmak bizim elimizde.

 Bu hayat benim ve ben nasıl istiyorsam öyle geçecek…