Emek Partisi (EMEP) Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kapsamlı bir açıklama yaparak Türkiye’de kadınların maruz bırakıldığı şiddet, yoksulluk ve güvencesizliğe dikkat çekti. Kökoğlu, mevcut siyasi ve ekonomik düzenin kadınlar üzerindeki baskıyı artırdığını belirterek “Kadınların tek güvencesi örgütlü mücadelesidir” dedi.
“Yoksulluk, güvencesizlik ve gerici politikalar kadınların yükünü büyütüyor”
Kökoğlu, Türkiye’nin hem içeride baskı ve sömürünün arttığı hem de dış politikada savaş politikalarına eklemlenilen bir süreçten geçtiğini söyledi. Bu dönemde en ağır yükün işçilere, emekçilere ve özellikle kadınlara yıkıldığını belirten Kökoğlu, “Kadınlar hem ucuz işgücü olarak sömürülüyor hem de toplumsal yaşamın her alanında şiddet, güvencesizlik ve yoksullukla karşı karşıya kalıyor” ifadelerini kullandı.
2025’in “aile yılı” ilan edilmesini eleştiren Kökoğlu, kadınların sistemli biçimde “ailenin taşıyıcısı” olarak tanımlandığını, erken evlilik ve gerici toplumsal politikaların yeniden üretildiğini, LGBTİ+’ların hedef gösterildiğini söyledi. Diyanet’in kadınların miras hakkını yok sayan açıklamalarının da “eşitlik anlayışının iktidar tarafından reddedildiğinin göstergesi” olduğunu belirtti.
“Kadın cinayetleri artıyor, devlet korunması gerekenleri korumuyor”
Kökoğlu, kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın ölümlerinin her geçen yıl arttığını vurgulayarak şunları aktardı:
-
2024’te 394 kadın öldürüldü, 258 şüpheli kadın ölümü kayıtlara geçti.
-
2025’in ilk 10 ayında 235 kadın cinayeti işlendi.
Kökoğlu, koruma kararlarına rağmen öldürülen kadınların devlet tarafından korunmadığını, faillerin ise adli ve idari mekanizmalar tarafından kollandığını ifade etti. Çocuk işçiliğinin arttığını, MESEM gibi uygulamalarla çocukların ucuz işgücü olarak piyasaya sürüldüğünü söyledi.
Kadın işçilerin düşük ücret, güvencesiz çalışma, mobbing ve tacize maruz bırakıldığını belirten Kökoğlu, Digel ve Tokat Şık Makas direnişleri örneğini vererek, “Denetimsizlik ve taşeronlaştırma kadınları iş cinayetlerine sürüklüyor” dedi.
“Savaş politikaları kadınlara yönelik şiddeti derinleştiriyor”
Açıklamada dünyadaki savaş ve işgal politikalarının kadınlar üzerindeki tahribatına da değinildi. Filistin’de süren saldırıların en ağır bedelini kadınlar ve çocukların ödediğini belirten Kökoğlu, “Savaş, emperyalist güçler için bir araç; kadınlara yönelik şiddet bu araçsallaştırmanın bir parçası haline geliyor” dedi.
“25 Kasım’da alanlara: Şiddetsiz ve eşit bir yaşam için”
Kökoğlu, kapitalist düzenin kadınların emeğini ucuzlaştırdığını, yaşamlarını güvencesizleştirdiğini ve şiddeti yapısal hale getirdiğini vurgulayarak kadınları 25 Kasım’da birleşmeye, örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırdı.
“Digel işçisi kadınların direnişinde, Tokat Şık Makas’ta, Temel Conta’da, üniversiteli genç kadınların adalet arayışında örgütlü mücadelenin gücü açığa çıkıyor” diyen Kökoğlu, hiçbir kadının yalnız olmadığını belirtti.
Son olarak kadınlara sokakta, iş yerlerinde ve yaşamın her alanında dayanışma ve ortak mücadele çağrısı yapan Kökoğlu şöyle seslendi:
“Şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşamın güvencesi kadınların örgütlü mücadelesidir. 25 Kasım’da bu yaşamı kurmak için mücadeleyi büyütelim.”