İki haftadır Tepebaşı Belediyesi meclis toplantısı Eskişehir’deki siyasilerin gündeminden düşmüyor. “Siyasilerin” diyorum emin olun vatandaşın gündemi çok farklı.

Daha önce AK Parti’de belediye seçimlerinin kaybedilmesinin en büyük nedenlerinden biri; meclis üyelerinin yanlış politikaları olduğunu yazmıştım.

Ancak görüyorum ki gerekli dersler alınmamış ve bu dönemde de aynı hatalar devam ediyor.

Vatandaşın gündemi ise pandemi döneminde daha da alevlendi; “Evime ekmek nasıl götürürüm” herkesin temel derdi oldu.

Halk, belediye meclisinde; sokağının kaldırımı,  pazar yeri,  kat artırımı, çöp, spor ve yaşam alanı yatırımları gibi daha bir çok konunun konuşulmasını ister.

Peki meclislerde bu mu konuşuluyor.

Hayır!

Daha önceleri Odunpazarı Belediyesi Meclisi’nde Türkiye gündemi tartışmaları yaşardık, ancak bu durum şimdi Tepebaşı’na da sıçramış durumda.

Demek ki AK Parti’de çok bilen ağabeyler meclis üyelerine fısıldamışlar…

Vatandaşın beklentisi muhalefetten belediyeyi çalıştırmak…

Özür ve hakaret tartışması nereden patlak verdi.

Ayasofya’da emekli bir imamın ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret etmesinin CHP’liler tarafından meclise taşınması ve kınamak istemesi ile olaylar bu noktaya taşındı.

Dışarıdan geniş bir yelpazeden bakıldığında Atatürk’e yapılan hakareti kınamak için CHP’li birinin söz alarak konuşması ve AK Partililerin ülke gündemini meclise sokulmaması ile başlayan bir tartışma.

Sonra hakaretler, özürler havada uçuştu…

Şimdi sormak lazım AK Partililer hiç mi ülke gündemini meclise taşımadı.

Bu moda da yeni çıktı…

Siyasi bir konu olsa ve siz hiç ülke gündemini meclise taşımasanız anlarım ama durum hiç de öğle değil.

Defalarca meclislere ülke gündemini AK Partililer de taşıdı.

Ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasi söylemler içinde tartışılmasını da son derece yanlış buluyorum.

Kınama yapılıp kapatılacak bir konu çok büyütüldü.

Bu yazdıklarımdan CHP’li meclis üyesinin hakaret etmesini doğru bulduğum anlamı çıkmasın. Kesinlikle yanlış yapmıştır.

Tepebaşı halkı Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın siyasi ranta kurban edilmesine izin vermez…

Dediğim gibi bu konudan AK Partililere siyasi kazanç çıkmaz…

Belediye seçimleri kazanılmak isteniyorsa bu strateji tutmaz…

İkinci bir konu ise bir muhabirin mecliste fotoğraf çekmesi ile başlayan ve basın özgürlüğünden çıkan tartışma…

Konunun büyük resmini bilmek ve görmek lazım, içeriğini, gelişimini, iyi irdelemek gerekiyor. İki tarafın da fikirlerini almak lazım.

Bir kaşık suda fırtına koparmak doğru mu?

Görevini yapan muhabirin konuyla ilgili açıklaması yok. Köşe yazısı da yok.  

Ama rant peşinde koşanlar kurban kesmenin derdindeler…

Ben elbette ki meslektaşlarımın görevini özgürce yapmasını savunurum sonuna kadar, ancak bir olayı eleştirmeden önce de gerekçelerine ve gerçekte ne olduğuna bakarım. Körü körüne kimseni savunuculuğunu yapmam, bir gazeteci de olsa olayda haklı mıdır, ne yaşanmıştır önce ona bakarım.

Şimdi sadece paylaşılan kısa süreli görüntüye bakarsak aldanırız…

O gün yaşanan olay da gazeteci olduğu iddia eden kişi resmi bir toplantıda yönetmeliğe uygun hareket etmiş midir?

En önemlisi bu kişi gerçekten gazeteci midir?

Alaylı ya da üniversite eğitimi almış mıdır?

Kurumu sigortasını yatırmakta mıdır, yatırıyorsa gazeteci basın sigortasından mı yatmaktadır?

Basın kartı var mıdır?

Gazeteciliğin temel görev ve ilkelerini biliyor mudur?

Görüntüleri izledim hararetli bir anda arkadaşımız fotoğraf çekmeye gidiyor. Ancak neredeyse konuşmacının akciğer röntgenini çekmediği kalmış!

Dolaylı olarak Başkan Ahmet Ataç da işini yapma şekline kızmış olabilir.

Ataç’ın yaptığı doğru olmayabilir, ancak yukarıdakileri alt alta koyduktan sonra, sağduyulu bir şekilde düşünüldüğünde çok basit bir şekilde tatlıya bağlanacak konuyu buralara taşımak ne kadar doğru diye sormak lazım…

Birileri sopa gösterirken, birileri de maddi veya siyasi kazanç sağlamaya mı çalışıyor?

Şehrin en nazik insanını, Tepebaşı’nın gülen yüzünü bu basit konulardan yıpratmaya çalışmak kimseye kazanç sağlamayacaktır.

Herkesi sağ duyuya davet etmekten başka bir şey elimizden gelmiyor. Halkın gündemi bambaşkadır.

Kentin ve halkın bunlarla uğraşacak ne zamanı ne de sabrı kalmıştır.