Eskişehir Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Ender Kelleci Son günlerde sosyal medyada paylaşılan gönderilerde, Koronavirüs'ü 5G teknolojisinin yaydığı, nefes darlığı semptomlarına virüsün değil, 5G istasyonlarının neden olduğuna ilişkin komplo teorilerine değil, salgınla mücadeleye odaklanılması gerektiğini belirtti.
Tüm dünyanın Covid-19 pandemisiyle mücadele ettiği bu günlerde, sosyal medya platformlarında dolaşan ve kendi çalışma alanlarına giren iddialar nedeniyle açıklama yapma gereği duyduğunu ifade eden Kelleci yaşanan bilgi kirliliğinin önüne geçme gereği hissettiklerini belirtti. Kelleci şöyle konuştu: "Son günlerde sosyal medyada paylaşılan gönderilerde, Koronavirüs'ü 5G teknolojisinin yaydığı, nefes darlığı semptomlarına virüsün değil, 5G istasyonlarının neden olduğu ve bunu fark eden insanların sokağa çıkarak telekomünikasyon binalarına ve baz istasyonlarına zarar verdiğini iddia eden bilgiler ve görüntüler paylaşılmıştır. Çok geçmeden paylaşılan bu görüntülerin başka haberlerle bağlantılı ve eski tarihli olduğu ortaya çıkmıştır. Yapılan paylaşımlarda ve yayılan videolarda 60 GHz frekansının semptomlara sebep olduğu, bu frekans bantlarının oksijen elektronlarının dönüşünü değiştirerek hemoglobine tutunmasını engellediği ve bununda da nefes darlığına neden olduğu iddia edilmektedir. Dünya genelinde hiçbir baz istasyonunda bahsi geçen 60 GHz bandı kullanılmamaktadır. 5G kapsamında çoğunlukla S-Bandı olarak adlandırılan 3.5 GHz kullanılmaktadır. Bu bant çok uzun yıllardır kullanılan, geleneksel olarak adlandırılabilecek bantlar arasında yer almaktadır. Bu bantta çalışan haberleşme sistemlerinin insan sağlığına etkisine ilişkin uzun yıllardır bilimsel çalışmalar yürütülmektedir. Çin’deki 5G teknolojilerine dair çalışmalar ve Wuhan’daki yeni koronavirüsün ortaya çıkış tarihleri yakın olsa da bu iki olay arasında nedensel bir ilişki olduğuna dair herhangi bir bilimsel çalışma bulunmamaktadır."
Geniş bant/altyapı teknolojilerine dayalı haberleşme teknikleri neredeyse yüzyıldan fazla zamandır tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Kablosuz haberleşme kapsamında önceleri ses iletimi, daha sonra ise sayısal veri aktarımına olanak sağlayan teknikler günlük hayatımızın bir parçası haline dönüşmüştür. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesine ve yaygınlaşmasına paralel olarak özellikle mobil veri için artan bir talep oluşmuştur. Sayısal veri iletişimine izin vermeyen birinci nesil şebekeden önce ikinci nesil şebekeye geçilmiş, ardından üçüncü nesil şebeke kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ise 2009 yılından bu yana kullanılan üçüncü nesilden, 1 Nisan 2016 tarihinde dördüncü nesil şebeke 4.5G (IMT-Advanced) adı altında geçiş yapılmıştır. Nesnelerin interneti ve her alana yayılan dijitalleşme eğilimi nedeniyle veri hızında halen artan bir talep ve ihtiyaç söz konudur. Bu nedenle birçok ülke, beşinci nesil kablosuz haberleşme teknolojilerine (5G) ilişkin kısmen ticari de olan pilot uygulamalara başlamıştır.
Türkiye'de yalnızca 1 test istasyonunun bulunduğunu aktaran Ender Kelleci, şunları söyledi: "Dünya genelinde ticari olarak kullanılan 7272 5G baz istasyonu bulunurken, bunlardan 17’si kısmen kullanıma açıktır. Biri ülkemizde olmak üzere dünya genelindeki 188 baz istasyonu ise Ar-Ge çalışmaları kapsamında kurulmuştur. Ülkemizde sadece 1 test istasyonunun bulunması; salgın nedeniyle neredeyse tüm kentlerimizde yoğun bakımda tedavi gören ve solunum güçlüğü çeken vatandaşlarımız ile 5G baz istasyonları arasından bir bağlantı olmadığını göstermektedir. Bu noktada salgınla başarıyla mücadele eden Güney Kore`de 181, salgın nedeniyle vefat sayısının yüksek olduğu ülkelerden biri olan İtalya`da ise 12 adet 5G baz istasyonu bulunduğunu da belirtmek gerekmektedir."
Elektrik Mühendisleri Odası olarak uzun yıllardır iyonize olmayan radyasyonun sağlık üzerindeki uzun vadeli etkilerine dikkat çekerek, baz istasyonlarına yönelik kamu denetiminin arttırılması için mücadele ettiklerini kaydeden Kelleci, "Bu vesileyle baz istasyonları ve cep telefonlarına ilişkin kontrol görevi bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu`na denetimleri sıklaştırması çağrısı yaparken, yurttaşlara ise SAR değeri düşük cihazları tercih etme çağrımızı yineliyoruz. Bilimsel kaynaklar ve mevcut bilgi birikimi ışığında, 5G teknolojisi ve Koronavirüs salgını arasında herhangi bir ilişki kurmanın mümkün olmadığını bir kez daha vurgulayarak, vatandaşlarımıza bilimsel temeli olmayan iddialar yerine virüse karşı alınacak önlemlere odaklanma çağrısı yapıyoruz. " |