Türk Eğitim-Sen 1 Nolu Şube Şube Başkanı Kamuran Arıkan şunları söyledi; “Eğitim camiasının uzun yıllardır beklediği ve talep ettiği Öğretmenlik Meslek Kanunu 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu kanun Bir milyonu aşkın öğretmenimizi sadece hayal kırıklığına uğratmıştır. Kanunun içeriği beklentileri karşılamaktan çok uzak kalmıştır. Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerimizin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri muhtevasında toplamalıdır. Çıkarılan kanun bunlardan tamamen uzaktır. Öğretmenlik meslek kanunu bütüncül değildir. Bu kanunda Öğretmen yetiştirme süreci yok İstihdam süreci yok Yönetici atama süreci yok Öğretmen mesleki eğitimi yok Mesleki ve etik standartları yok Ödül ve disiplin olayları yok Yani yok yok yok. Türk Eğitim Sen olarak Uzman ve başöğretmenlik sürecinin ilk başladığı 2005 yılından beri mücadele ediyoruz. Tavrımız, duruşumuz hep aynıdır. İlla ki bir unvan verilecekse ki bizce gerekte yoktur. 10 yılını dolduran her öğretmen uzman, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmalıdır Sınavla yapılacak bir tasnifin öğretmenlerimizi yeni ve gereksiz bir tartışmanın göbeğinde bırakacağı aşikardır. Son yıllarda zaten yıpratılmış olan mesleki saygınlığımızın bu vesileyle farklı bir süreçte tartışma konusu yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Uzman öğretmenliği, kamudaki kariyer uzmanlığı ile eşdeğer görmek ve mukayese etmek doğru değildir. Kamunun diğer alanlarındaki kariyer uzmanlığında kişinin yaptığı işin niteliği değişmektedir ve buda yeni bir pozisyon ve yeni bir kadro demektir. Öğretmenlikte ise böyle bir durum söz konusu değildir. Bütün öğretmenler aynı işi yapmaktadır. Türk Eğitim-Sen olarak, yeni yasama yılında TBMM’ye, siyasi partilerimize ve milletvekillerimize çağrıda bulunuyor ve başta kariyer düzenlemesinin düzeltilmesi olmak üzere, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içeriğinin adına yakışır şekilde zenginleştirilmesi amacı doğrultusunda adım atmaya davet ediyoruz. Amacımız, öğretmenlik mesleğinin itibarının incitilmemesi, mesleğin statüsünün yasal bir zeminde yükseltilmesi, öğretmenlerin moral ve motivasyonlarının artırılması olmalıdır. Bugün piyasaya çıkmış olan bazıları, aylardır hatta yıllarca sürece kayıtsız kalmış olmalarını gözden kaçırarak Türk Eğitim-Sen’in 2005 den beri ve son dört yıllık gayretini, emeğini yoksayacak manipülasyon, iftira ve ithamlarla suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Sosyal medya operasyonlarıyla Türk Eğitim-Sen’e ayar vermeye çalışanların sendikal kalibresi Türk Eğitim-Sen’le mukayese edilemeyecek seviyededir Hele hele sendikasının eylemine korkudan katılamayıp bize ders vermeye kalkan sendika yöneticileri yok hükmündedir. Belediyelere sadece kendilerini davet ettirip. belediyenin lüks masalarından sendikacılık yapanların bize vereceği hiçbir ders yoktur. Bizim derdimiz 30 yıldır üzüm yemek olmuştur. Bağcının kim olduğuyla ilgilenmiyoruz. Her yıl eğitim ödeneği olarak sadece öğretmenlere verilen bu ücretin bir maaş olarak Tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir. Çünkü eğitim çalışanları ayrılmaz bir bütündür. Biz Büyük Türk devletinin bir milyon öğretmene verdiği bu ödeneği yaklaşık yetmiş bin diğer eğitim çalışanlarına da verebilecek güçte olduğuna inanıyoruz. İlimizde promosyon noktasında olumlu gelişmeler olmaktadır. Temmuz ayında 5 sendika başkanı olarak çıkmaya çalıştığımız mücadelede önce olumlu cevap veren hatta yetkililerle randevuyu kendisinin alabileceğini söyleyen yetkili sendika başkanı sonradan ayrılmıştır. 4 sendika olarak mücadelemizi birlikte yürüttük. Gerçekten çok yol katettik bazıları gibi tam iş biterken dilekçe eylemi yapmadık. Promosyon konusunda il milli eğitim müdürümüz başta olmak üzere Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe milli eğitim müdürlerine ayrıca teşekkür ediyorum.Çünkü her defasında çalışandan yana tavır aldılar. Bizim yanımızda oldular. Bizler Bankalara şunu diyoruz siz yüzde 500 kar ederken bunu bizim sırtımızdan yaptınız. Bizlerde diyoruz ki Ne eksik ne fazla sadece hakkımızı istiyoruz. Bu basın açıklaması vasıtasıyla TBMM ve Milli Eğitim bakanlığına, Türk Milletinin Başöğretmeni Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle sesleniyorum ve bu sözünde farkına varın diyorum. “Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.”