Tam alışmıştık virüslere diyecektik ki;
Korona Virüs çıktı.
Yıllardır, “Yalakalık Virüsü”, “İstismarcılık
Virüsü”, “ Döneklik Virüsü”, “Ahlaksızlık
Virüsü”, “Hak yeme Virüsü”... Bunlara
alışmıştık.
Yani bu virüsleri dezenfekte etsek de, aşı
da yapsak da bir türlü bitmiyor, çünkü
ilacı yok…
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 'pandemi'
(küresel salgın) olarak nitelendirdiği ve
120'den fazla ülkeye yayıldığı belirtilen
bu virüs, Koronavirüs (Kovid-19), dünyanın
ve ülkemizin birinci gündemi oldu.
Sağlık Bakanlığı bugüne kadar iyi bir çalışma
yaptı, muhalefet de bunun hakkını
verdi...
Korona Virüs’ten korunmak için sağlıklı
beslenin, temizliğe dikkat edin, sık sık
su için, ellerinizi sık sık yıkayın, başka
insanlarla temas etmemek için mümkün
olduğunca evinizden çıkmayın gibi
öneriler var.
Bu virüs için hasta olmamamız ve yaygınlaşmaması
için bu önerilere dikkat
etmemiz gerekiyor.
Peki önümüzdeki yıl başka bir virüs
çıkmayacak mı?
Yani her virüsten sonra yeni ilaçlar yeni
aşılar üretiliyor. Ve bu hastalıklardan
tonlarca para kazananlar ve bir de kaybedenler
var.
En temel ihtiyaçlar konusunda dünyadaki
tablodan birkaç örnek:
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü’nün (FAO) 2018’deki raporuna
göre dünyada 820 milyondan fazla insan
açlık çekiyor.
UNESCO’nun 2019 ‘Dünya Su Raporu’na
göre dünya üzerinde 2 milyardan fazla
insanın temiz su kaynaklarına düzenli
erişimi yok.
DSÖ’nün 2018’de hazırladığı rapora göre
ise, dünya genelinde 2 buçuk milyar
insan tuvaletsiz bir yaşam sürüyor.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün (WRI)
2017’de hazırladığı bir rapora göre de
dünya genelinde sürdürülebilir/düzenli
bir barınma (ev-konut) koşullarına sahip
olmayan insan sayısı 1 milyar 200 milyondan
fazla.
Beyin Cerrahı Prof. Dr. Talat Kırış diyor
ki; “Bu küçücük virüs diyor ki; artık bir
Dünya Gezegeni Devleti kurmanın vakti
geldi. İnsanların açlıktan ölmeyeceği,
tüm kaynakların ve zenginliklerin, her
bir insan için ortak kullanılacağı bir
sistemde birleşin."
İnsanlığın, toplumun çıkarına dayalı bir
sağlık sistemi oluşturulmalı; bu da kapitalizmle
mücadeleden geçiyor.
Sosyolog ve kültür eleştirmeni Slovoj
Zizek, “Kendi davamıza hizmet ettiği
müddetçe alabildiğine yayılmış, ızdıraptan
sadist bir şekilde keyif almak değil,
tam tersine, esas mesele yaşadığımız
toplumun temel niteliklerini yeniden
gözden geçirmek için bir felakete ihtiyaç
duyuyor olmamızın önümüze koyduğu
acı gerçek üzerine biraz düşünmektir”
tümcesi bizleri bir kez daha düşünmeye
ve mücadeleye çağırıyor.
Kapitalizm olduğu sürece emek-sermaye
mücadelesi hep sürecek. Diğer tarafta da
her yıl dünyada değişik isimlerle yaşanan
“Virüs” olayları da sürecek.
Özetle; “Yaşamak için sosyalizm…”
Ne virüsler var…