Demokrasilerin nasıl  bir şey olduğunu anlayabilmek adına geçmiş günlerde hemen 15-20 gün önce dünyanın iki ayrı köşesinde iki ayrı olayı ve sonuçlarını yazayım..

POLONYA

Polonya da yüzlerce protestocu meclis binasını işgal etti. Protestocular, iktidar partisine mensup 200 milletvekilinin dışarı çıkmasına izin vermedi. Sebebi parlamento muhabirlerinin meclis genel kurulundan görüntü almasının yasaklanmasını öngören yeni yasal düzenlemeyi protesto etmek. Düzenleme meclis genel kurulundan sadece devlet kuruluşlarının veya hükümet tarafından belirlenmiş belli basın kuruluşlarının görüntü alabilmesini öngörüyordu.

Protestolar başkent Varşova ve diğer kentlerde artarak devam ederken onlarca medya kuruluşu da 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek olan yeni uygulamaya tepki amacıyla Cuma günkü meclis oturumuna muhabir göndermedi… Halk günlerce sokaklarda yürüyüş ve gösteriler yaptı.
Sonuçta yasa tasarısı ertelendi…

GÜNEY KORE

Güney Kore'de Devlet Başkanı Park Guen-hye'nin eski bir dostu olan ChoiSoon resmi görevi bulunmamasına rağmen önemli devlet işlerine müdahil olduğunun ortaya çıkmasının ardından savcılık, devlet başkanı Park'ın sorgulanacağını bildirdi..

Park ile ilişkisini kullanarak iş adamlarını bazı vakıflara bağış yapmaya zorlamakla suçlamasıyla tutuklanan Choi'nin kültürel ve spor faaliyetlerini destekleme adı altında, yardım kuruluşlarından zimmetine yaklaşık 9 milyon dolar geçirdiği iddia ediliyordu.

Milyonlarca kişi devlet başkanının bu yolsuzluğuna karşı sokaklara döküldü.. Gösteriler haftalarca sürdü ve sonuçta Güney Kore Parlamentosu, Devlet Başkanı Park’ın azledilmesine onay verdi.

Şimdi bu iki olaydan kıssadan bir hisse alalım. Biz de nasıl oluyor?

Biz de TBMM içine devlet televizyonu dışında kimse alınmaz.. Kimse yayın yapamaz. Kendi yayınlarında  sonradan TRT’nin münasip gördüğü kadarını alıp yayınlarlar..

Naklen yayın istendiği zaman kesilip belgesele veya hafif müzik yayınına dönüşebilir ve bu son derece doğaldır..

Kore’deki olaylar için bir şey yazmam çok zor. Birisini Vakıflara bağış yapmaya zorlayan bir siyasetçi veya bir bürokrat  biz de “becerikli” olarak temaruz eder. Bu sadece şimdinin sorunu değildir. Hani derler ya “bizde işler böyle döner” lafı..Aynen öyle. Yani bir terbiye işidir, hatta ahlak sorunudur.  Basit bir inşaat ihalesi almış bir müteahhit bile en az ya biraz kereste, ya bilmem nereye yardım, ya iki kamyon kum vs gibi angaryalara tabidir ve nedense bu son derece de doğaldır.

Olaylar aynı tepkiler ve sonuçlar farklı.. Çünkü onlar halkın kendi hakkını araması, arayabilmesi için özgürleştiren bir eğitim almışlar..Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmişler. Biz nasıl yetişiyoruz ? OECD ülkeleri arasında “Bir Bakışta Eğitim” anketinde 38 ülke arasında 35.ci olduğumuza bakılırsa..

Yetişmiyoruz, yetiştirilmiyoruz o yüzden yetişemiyoruz…