Napolyon'un sürgünde tutulduğu Elbe adasından kaçarak Lyon'u ele geçirdiği ve Paris'e yürüdüğü haberi Viyana kongresine ulaştığında soğuk duş etkisi bırakmıştı. Leipzig savaşında Napolyon'u yenilgiye uğratıp Elbe adasına sürgüne gönderen Prusya Avusturya İsveç Rusya ve İngiltere, Viyana kongresinde Fransa'yı nasıl paylaşacaklarını tartışmaktadır. az önce birbirlerinin yakasına yapışan delegeler bir anda ittifak olarak Napolyon'u nasıl alt edeceklerini konuşmaya başlar.


Bu arada Paris'i ele geçirip, Kralı devirerek yeniden Fransa'nın başına geçen Napolyon’u bir kez daha ayağa kalkmayacak şekilde yere sermeye karar veren İngiltere kuzeyden, Prusya ordusu hemen yakınından Avusturya ve Rusya destek kuvvetleri de doğudan Fransa üzerine yürür. Napolyon düşman ordular buluşmadan hepsini tek tek karşılamak amacıyla ordusunu Belçika’ya doğru harekete geçirirken Mareşal Grouchy'i de Prusya ordusunu karşılayıp durdurması için görevlendirir.


İngilizleri Waterloo da karşılayan Napolyon kendi süvari birliklerinin yanlışlıkla kendi topçularına saldırıp kılıçtan geçirmesi sonucu zor durumda kalır. Prusya ordusunun üzerine gönderdiği Mareşal de Prusya ordusunu bulamaz ve İngiliz ordusuyla buluşan Prusya, Waterloo da Napolyon efsanesini bitirir. Napolyon muhakkak iyi bir askerdi fakat ordusunda ki yeteneksiz subayları yönetemediği için Fransa’nın peş peşe istila edilmesine neden oldu. Yine de Fransızlar onunla iftihar ediyor.


Sezar’dan Napolyon’a tarih benzeri birçok hadiselerle doludur. Kendi aklını milli akıldan üstün tutan liderlerin sonu hep hazin olmuştur. Zira tarih aynı zamanda ders almak içindir, ders alınmazsa tekerrür edebilir.


Türkiye işgal altında iken, Mustafa Kemal Paşa da belki bir ordu toplayıp Padişahı devirebilir devleti zor yoluyla ele geçirip işgalcilerin üzerine yürüyebilir, sonu belirsiz bir maceraya girişebilirdi. Fakat öyle yapmadı!


Samsun’a çıktığının akabinde “vatanı bu badireden milletin azim ve kararı kurtaracaktır” dedi. Samsun da, Amasya da, Erzurum da, Sivas da toplantılar yaptı. Milli Mücadele için sivil irade oluşturdu ve bunu resmileştirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu. TBMM de Milli Mücadelenin her safhasının sorgulanmasından gocunmadı, her safha da meclisi bilgilendirdi. Çünkü O, millet iradesinin her akıldan üstün olduğunun bilincindeydi ki, kendi aklını milli akıldan üstün tutmadı. Bu nedenle bile Mustafa Kemal Atatürk bütün zamanların en büyük lideridir.
Allah’a şükürler olsun ki böyle bir lideri Türk milletine nasip etmiş.


Milli Mücadeleyi başlatan ve zaferle sonuçlandıran Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına, dönemin TBMM üyelerine, şehit ve gazilerimize şükran duygularımla, Türkiye Cumhuriyetinin 96. Yılını Kutluyorum.

Sağlıklı günler dileğiyle

Ergün Çetin