Şeyh Edebali Türbesi Vadisinde bulunan ve Kurtuluş Savaşında Yunanlılar tarafından 3 defa yakıldığı için "Yanık şehir" diye de adlandırılan eski Bilecik yerleşim yerini gün yüzüne çıkarmak için çalışmalar başladı. Ekiplerin ilk hedefi Osmangazi’nin evinin olduğu düşünülen bölge.
Şeyh Edebali Türbesi Vadisinde bulunan, tarihi ve arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen eski Bilecik yerleşim alanının (Yanık şehir) şehir turizmine kazandırılması amacıyla yüzeyde jeoradar çalışması başlatıldı. Bilecik Valiliğince hazırlanan proje ile uygulanacak projelere kaynak teşkil etmesi ve bölgede ileride yapılacak kazı çalışmaları esnasında yer altında bulunan yapılara zarar verilmemesi için İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Uygulamalı Jeofizik Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Hazel Deniz Toktay tarafından jeoradar çalışması yapılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu nezaretinde Müze Müdürlüğü kontrolünde yürütülen jeoradar çalışmalarını inceleyen Vali Bilal Şentürk, öğretim üyesi Dr. Toktay’dan ve ilgililerden bilgi aldı. Vali Şentürk, Kurtuluş savaşında Yunanlılar tarafından yakılan Şeyh Edebali Yerleşkesindeki Osman Gazi camisinin 62 basamaklı minaresine çıkarak, 100 dönümlük alanı kapsayan alanı kuş bakışı izledi.
"Bugün bile o duman izlerini duvarlarda, kayalarda görebiliyoruz"
Vali Şentürk, inceleme sonrası yaptığı açıklamada, Bilecik’in hem Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yeri olarak hem de Türkiye Cumhuriyetinin öncesi kurtuluş savaşının verildiği kritik adımların atıldığı kent olduğunu anımsatarak, tarihi izlerin net bir şekilde görüldüğünü belirtti. Bilecik’in, Şeyh Edebali Türbesi ve bulunduğu vadinin Osmanlının geldiğini, kuruluş yeri ve ilk başkenti olarak kurduğu alan olduğunu vurgulayan Vali Şentürk, şunları kaydetti:
’’Bilecik. Kurtuluş Savaşı döneminde, şehir Yunanlılar tarafından 3 defa yakılıyor. Bugün bile o duman izlerini duvarlarda, kayalarda görebiliyoruz. Vadi, özellikle kuruluştan kurtuluşa yanık şehir olarak bir açık hava müzesi olarak düzenlenebilir mi? diye arayışımız var. 1.800’lü yılların sonralarına ait, yakılmadan önceki haliyle fotoğraflarımız olmakla beraber İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü hocalarımız jeoradar çalışması yapıyor. Yakılan şehrin, yer altında kalan yapıların temellerini tespit edip bunun üzerine şehri belki fiziki olarak değil ama dijital olarak yeniden inşa edebilir miyiz? Bir müze formatında ve gelen ziyaretçilerimizi Osmanlının kuruluş şehri ilk başkenti Bilecik’i daha etkili bir şekilde aktarabilir miyiz?, arayışı içerisindeyiz. Burayı bir cazibe merkezi haline getirmek arzusundayız. Hem tarihimize sahip çıkmak, hem de tarihimizi korumak, gelecek kuşaklara taşıyabilmek adına çalışmaları yürütüyoruz. Akademik olarak bilim dünyasının böyle bir çalışmaya kavuşması, hem de bu çalışmadan elde edilecek sonuçlara uygun olarak da tarihe ve turizme dönük yeni projelerin; kapısının açılması ve altlığını oluşturacak çalışmaların ortaya konulmasını hedefliyoruz.’’
"Osmangazi’nin evinin olduğu düşünülen bölgede de çalışmalarımızı sürdüreceğiz"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Toktay ise, ’’Bilecik gibi tarihi bir bölgede jeofizik yöntemle arkeojeofizik uygulamalar olarak kullanmamız, tarihin geçmişten geleceğe köprü oluşturabilmesi için bir ışık kaynağı. Projede arkeojeofizik yöntemlerden biri olan radar yöntemimizi uyguluyoruz. Toplamda zaviye, ara yol ve otoparkta ölçüm aldık. Osmangazi’nin evinin olduğu düşünülen bölgede de çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz bu yöntem ile yerin altındaki yapıların varlığını veya yokluğunu bir sonraki çalışmalara kazı ve daha sonrasındaki restorasyon çalışmalarına kaynak olması ışık tutması amacıyla yapıyoruz’’ dedi.