“OY”UN SORUMLULUĞU…

Abone Ol

Her seçim öncesi  oy kullanmanın demokrasi ve yurttaşlık görevi olduğu konusunda vurgu yapılır.

Özellikle siyasi partiler oy kullanmaları gerektiğini ifade edip ‘oyunuzu bize verin’ deyiverirler.

Evet oy kullanmak demokrasi ve yurttaşlık görevi.

Bir de “oy” un kime vereceği de çok önemlidir.

İşte burada “oy”un sorumluluğu ortaya çıkar. Bir oyun sana yüklediği sorumlulukta var.

Hani derler ya ‘bir oy bir oydur’ veya ‘bir oyla kazanabilirsin, kaybedebilirsin’

Yani, ‘partime oy verdim’ demekle görevini yerine getirmiş anlamına gelmiyor.

Çünkü verdiğin bir oyla; ülkenin, halkın geleceğini belirliyor sadece kendini ilgilendirmiyor attığın oy…

Vereceğin oyla, insanların yüzünü güldürebilirsin, ülkenin geleceğini aydınlığa çevirebilirsin…

Bir oyla  ‘Bir kulun hakkı’nı yenmesini engelleyebilirsin.

Nasıl güzelliğe, iyiliğe attığın bir oyla ortak olabiliyorsun, haksızlığa, yolsuzluğa, insanların daha da yoksullaşmasına, bir kulun hakkının yenmesine, insanların hakları ihlaline, barışın engellemesi çalışmalarına attığın bir oyla da onaylamış olabilirsin.

Sonradan ‘ben bilmiyordum, ilgilenmiyordum, beni kandırdılar’ gibi ‘mazeretler’ geçersizdir.

Ülkenin geleceği, halkın refahı, bir kulun hakkı, barış, demokrasi, insan hakları işsizlik, çocuklarımızın umutları gibi çok büyük sorumlulukları içeriyor bir oy..

Bu yüzden ‘bir oy’un sorumluluğu çok büyük.

Ülkemi karanlığa götürecek, halkımın refahını engelleyecek, beni daha yoksullaştıracak, demokrasiyi, özgürlüğü, barışı engelleyecek, ekmeğimi alacak  yolda yürüyenlere  atılan her oyun sahibi kul hakkını yiyeceğini iyi bilmeli.

Bilirsiniz ki en büyük günah ‘kul hakkı yenmesidir.’

Sorumluluk, kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesidir.

Oy kullanmak, demokrasi ve yurttaşlık görevi kadar sorumluluğu da olan önemli bir görevdir. Bu bilinci ile oy kullanmamız gerekiyor.

       ***               ***          ***

HDP YÜKSELDİKÇE KORKULAR ARTIYOR…

Halkların Demokratik Partisi’nin yükselişini artık tüm kamuoyu biliyor ve kabullendi.

HDP’nin barajının aşmaması için dua edenler var.

Dikkat ediyorsanız, HDP’ye yönelik ağır eleştirilerde bulunan AK Parti ve Cumhurbaşkanı  var.

CHP artık HDP’nin barajını aşmasını istiyor, demokrasi açısından.

MHP bile iktidar partisi kadar HDP’ye çatmıyor.

AKP niye bu kadar HDP’ye yükleniyor.

Sadece parmak hesabı ile milletvekili sayısını yapmaya kalkarsanız HDP’nin barajının aşması halinde kendilerini nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyorlar.

Bu yüzden HDP üzerinden hesaplar yapılıyor.

HDP, Türkiye partisi içeriği ile  eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ın konuşmaları, samimi davranışlarıyla ülke genelinde büyük bir sempatiye neden oldu.

Türkiye açısından, demokrasi, barış, halkaların kaynaşması, kucaklaşması anlamında önemi büyük.

Bu memleket bizim.

Barışa hasretiz, özgürce konuşmaya, yazmaya, çizmeye…

İnsanca yaşabilecek ücretlere hasretiz.

Velhasıl Nazım Hikmet’in ‘Davet’ isimli şiirindeki gibi…

“Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak

ve ipek bir halıya benziyen toprak,

                               bu cehennem, bu cennet bizim.

 

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

yok edin insanın insana kulluğunu,

                               bu dâvet bizim....

 

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine,

                               bu hasret bizim...”