Duygusal güç ve ihtiyaçlar, insanı  kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak cezalandırmak amacıyla şiddet aracı olarak kullanılıyorsa “psikolojik şiddet” söz konusudur.

Günümüzde birçok insan özelliklede birçok kadın psikolojik şiddete maruz kalıyor. Kimi evinde kocasından, kimi işyerinde patronundan, kimi babasından, kimi sevgilisinden…  Buradaki en önemli nokta ise; şiddete uğrayanın kadın, şiddeti uygulayanın erkek olması. Erkeğin yaradılışından kaynaklanan güç faktörünü kadının üzerinde acımasızca uygulaması toplumumuzda birçok kadını ev hayatında, iş hayatında, duygusal hayatında psikolojik travmalara sürüklemektedir.

Şiddetten söz edildiğinde, aklımıza sadece fiziksel etkisi olan, somut iz bırakan, “filli şiddet” gelmemelidir. Zira şiddet; sadece kaba biçimi ile fiziksel olmayıp, psikolojik de olabilmektedir. Şiddetin inceltilmiş biçimi olan mobbing, fiziki şiddetten daha kalıcı psikosomatik etkiler bırakabilmektedir. Mobbing kapsamındaki olumsuz davranışlar listesi çok geniştir ve şunları içerebilir; Haksız eleştiri, hata bulmak ve bu hataları kasıt olarak görmek zayıflatmak, sürekli eleştiri gibi tutum ve davranışlar. Mobbing uygulayan açısından, mobbingin temel amacı; üstünlük kurmak ve buyruk altına alma arzusudur. Türkçe’de mobbing olgusu bir tek sözcükle ifade etmek yerine kavramı; duygusal taciz, psikolojik terör ve çalışanı işyerinde “yıldırmaya” yönelik her tür saldırı anlamında kullanılmaktadır.

Biz toplum olarak kadına yönelik şiddetin karşısında durmaya ve mücadele etmeye çalışsak da şiddet pek çok farklı biçimde karşımıza çıkabiliyor. Bunların içerisinde en zor tespit edilen ve kişinin suçlu, kendine güvensiz, çaresiz ve güçsüz hissetmesine neden olan ise psikolojik şiddettir. Doğrudan kadının ruh sağlığını tehlikeye atmaya yönelik bir şiddet türü olan psikolojik şiddet erken tespit edildiğinde tedavi edilebilirken, fiziksel şiddet gibi kolayca tespit edilemediğinden farkına varılması en zor ama en derin hasarları da bırakan bir şiddet türü olduğu unutulmamalı ve asla hafife alınmamalıdır!

Kişinin hayatını ve işlevselliğini etkileyen sonuçlar doğuran psikolojik şiddetin her zaman fiziksel şiddette olduğu gibi gözle görülebilir bir sonucu olmayabiliyor. Bu nedenle ilerledikçe fiziksel şiddete dönüşebilme ihtimali olan psikolojik şiddeti tanımlayabilmenin yolu farkındalıktan geçiyor diye düşünüyorum.

Şiddet ikili ilişkilere söylendiği gibi yavaş yavaş sızıyorsa, mutlaka en başından buna karşı koyacak bir irade ve bilinç lazım. Mesela psikolojik şiddet; şunu giyme, falanca ile konuşma, facebook açma cümleleri ile başlayan şiddete o anda dur demek lazım…

Geçenlerde televizyonda izledim; “Kocam beni çok kıskanıyor” diyor. Kıskançlık onun için sevgi göstergesi çünkü. Pastanede flört eden gençleri izleyin. Adam devamlı konuşur, konuşur kadın mutlu mesut dinler onu. Çünkü onun için karşısındaki hayran olunacak bir model. Dayak bile problem olmuyor ve affediyor kocasını. “Sevdiği için yaptı” diyor, “Kıskandığı için yaptı” diyor… Bu kadın annesinden bunu görmüş. Kadın olmak; yemek yapmak, dayak yemek, adam istediği zaman birlikte olmak, çocuk doğurmak, çocuklara bakmak, evi temizlemek… Kadın olmanın birey olmak anlamına gelmediğini bilmiyor ki. Oysa eğitimli bir kadın, ilk gördüğü anda şiddete dur diyebilir.

En çağdaş, en demokratik olanı hatta bu anlayışın savunucu olan erkeklerin bile çoğu zaman kadına şiddet uygulayabildiğini görmekteyiz. Eşitliklerin savunucusu olan annesini kız kardeşini, kızını kadın olarak görüp ayrımcı bir davranışla yaklaşan erkekler çoğu zaman eşlerini, sevgilileri olan kadınları başka bir cinsmiş gibi görüp şiddet uygulayabilmektedir.

Hangi baba ister ki kızı başka bir erkek tarafından şiddet görsün, ya da hangi evlat ister ki annesi şiddet görsün, ya da hangi kardeş ister ki kız kardeşi ya da ablası başka bir erkek tarafından şiddet görsün ama maalesef bizim toplumuz böyle işte kan bağı olan kadınla, olmayana yapılan muamele aynı değil ve aynı olmayacak, erkekler kadınları insan olarak görmediği sürece  bu süreç değişmeyecek.