Kaynak: Manşet Gazetesi
Söyleşi: Tuğba Koçal
Eczacılar Odası Başkanı Yücel Yenilmez ile eczacılık mesleğinin sorunlarını ve geleceğini konuştuk. Eczacıların meslek hakkı talebini dile getiren Yenilmez, “Eczacıların ekonomilerini ilaç fiyatlarından bağımsız bir hale getirmek istiyoruz” dedi.
Öncelikle kendinizden söz eder misiniz?
1978 yılında Emirdağ’da doğdum. Lise son sınıfa kadar Emirdağ’da okudum. Sonra Eskişehir’e geldim. 1997 yılında Anadolu Üniversitesi Matematik bölümünü kazandım. 2 yıl okuduktan sonra bana göre olmadığına karar verdim. Zaten eczacılık okumak istiyordum. Tekrar sınava girdim. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ni kazandım. 2004 yılında mezun oldum. 2004 yılından beri Eskişehir’de eczanem var.
Sizi, Türkiye’nin en genç oda başkanı olarak biliyoruz. Eczacılar Odası Başkanlığına ne zaman geldiniz?
2005 yılındaki oda seçimlerinde yönetime girdim. Yani henüz 1 yıllık eczacı iken yönetime girmiş oldum. 2007 seçimlerinde genel sekreter oldum. 2007 yılında o dönemki başkanımızın Türk Eczacılar Birliği’ne gitmesiyle yönetimdeki arkadaşlar tarafından başkanlığa seçildim. O günden beri 10 yıldır bu görevi sürdürüyorum. 29 yaşımdayken başkan oldum. Ben başkan olduğumda Türkiye’nin en genç oda başkanıydım. Örgütümüzün 50 yıllık tarihindeki de en genç oda başkanıydım. Benim sınıf arkadaşlarım daha yönetimlere bile girmedi ben artık iyice yıllandım. Yavaş yavaş emekliliğe doğru gidiyorum.
Eskişehir’de kaç eczane var? Eskişehirli eczacılarla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?
Eskişehir’de 280 civarında eczane var. İlçelerimiz küçük olduğu için ilçelerde de toplam 25 eczane var. Eskişehir’deki meslektaşlarımız için rutin çalışmalarımız sürüyor. Meslek içi eğitimler veriyoruz. Bunun dışında zaman zaman SGK ile karşı karşıya geliyoruz, eylemlerimiz oluyor. Bunlar zaten yapmak zorunda olduğumuz işler. Zamanla unutulur. Benim başkanlık dönemimde yaptığım ve bundan mutluluk duyduğum iki kalıcı eser var. Biri bu hizmet binasını kazandırdık, diğeri de Eskişehir Eczacılık Tarihi kitabını yazdırdık. Bu ikisi benim için çok değerli. Önümüzdeki günlerde, eczanelerdeki, tüm kurum ve kuruluşlardaki, evlerdeki tarihi geçmiş ilaçları toplamak gibi bir projemiz var. Bunları eczanelerde bir kutuda toplamak ve imha etmek istiyoruz. Bu şekilde çevreyi de korumak istiyoruz. Bunu başarabilirsek ciddi bir çevre kirliliğinin önüne geçmiş olacağız.
“MEVDUAT MÜŞTERİSİ İKEN KREDİ MÜŞTERİSİ OLDUK”
Eczacılar ne gibi sorunlarla karşı karşıya?
Eczacıların en önemli sorunu ekonomik sorunlar. Bu eskiden de vardı. Ama eskiden bu sorun, kurumların zamanında ödeme yapmamasından kaynaklıydı. Türk Eczacılar Birliği ile kurumlar anlaşırdı. Ama o paralar ödenmezdi. Artık böyle sorunlarımız yok. Düzenli ödemeler yapılıyor. Ama ilaç fiyatları çok düştüğü için eczacıların gelirleri düştü. Biz yıllarca Türkiye’de ilaç fiyatlarının çok pahalı olduğunu savunduk. Ama bu geldiğimiz noktada da çok düşük noktaya geldi. Bu şartlarda işi sürdürmek çok zor. 3 yıl önce SGK ile yapılan protokolde reçete başına 25 kuruş alarak ilk adım atıldı. Bu sene bu rakam biraz daha yükseldi. Ama yetmiyor tabi ki. Her SGK protokolünde biraz can suyu veriliyor ama biraz daha fazlasına ihtiyacımız var. Bu ilaç fiyatları ve bu kârlılık ile eczacılarımızın çok uzun süre kendilerini döndürmeleri mümkün görünmüyor. Eskiden eczacılar, bankaların çok iyi mevduat müşterileriydi bugün ise bankaların çok iyi kredi müşterileri haline geldiler. Birçok meslektaşımız eczanesini kredi çekerek döndürüyor. Artık Avrupa’da kutu başına ve reçete başına meslek hakkı ücretleri ödeniyor. Biz de eczacıların ekonomik sorununu çözebilmek için bunun gerekliliğin düşünüyoruz. Bu konuda projeler hazırlıyoruz.
Türkiye’de 8 ilde başlatılan Smart Eczane uygulamasında Eskişehir de vardı. Bu proje ne durumda?
Türkiye’de 8 ilde başlayan bir projeydi. Biz de 20 eczane ile bu projeye başlamıştık. Eczacılar, hastanın ilaç kullanımını takip etmeye başladı. Özellikle astım ve diyabet hastalarında buna başladık. Şimdi tansiyon hastalarında da uygulanacak. Bu uygulamanın yapıldığı 8 ilde yüzde 40 ile 50 oranında ilaç kullanımının azaldığı gözlemledik. Bu proje şimdi tüm Türkiye’de uygulanıyor. Eskişehir’de de uygulayan eczane sayısı 60’a çıktı. Hastalara doğru ilaç kullanmayı öğrettiğimiz zaman ilaç kullanımı azalmış oldu. Bu da devleti ilaçtan tasarruf ettirecek bir uygulama oldu. Boşa kullanılan ilaç miktarını azaltabilirsek hem devlete katkı sağlamış olacağız hem de ‘biz gerçek sağlık danışmanlığı yaptığımızda sizin istediğiniz tasarruftan fazlasını yaptırabiliyoruz. Bunun karşılığında bize meslek hakkı verin’ diyeceğiz.
Nedir bu söz ettiğiniz meslek hakkı?
Smart eczane meslek hakkı ile ilgili Türk Eczacıları Birliği’nin geliştirdiği bir proje. Avrupa’nın neredeyse tamamında meslek hakkı uygulamaları var. Biz 5 yıllık eğitim alan bilimsel bir mesleğiz. Bir avukata bir şey danıştığınızda ücrete tabidir, bir doktora gidip danıştığınızda ücrete tabidir. Ama bizim için bir grupta şöyle bir kanı var, ‘eczacı bakkallık yapıyor, raftan ilacı alıp hastaya satıyor’ diye. Bizim işimiz bu değil aslında. Vatandaş eczacısına güvenir, ilacı nasıl kullanacağını sorar, iletişim halinde olur, hangi doktora gideceğini danışır. Eczanede çalışan arkadaşlarımız raftan ilacı alır, SGK sistemine girerler, hastaya verirler. Eczacı ise o ilaçlarla ilgili hastaya bilgi verir, danışmanlık vermeye başlar. İşte bu olursa biz mesleğimizin bilimsel halini yapmış oluruz. Bilgimizi hastaya sunduğumuz için bu danışmanlık karşılığında devletten bir para talep etmiş olacağız. Burada hastadan alınan bir ücret yok. Gerçekten bilimsel eczacılık yapmaya başlayacağız hem de meslektaşlarımızın ekonomilerini ilaç fiyatlarından bağımsız bir hale getireceğiz.
Biraz da ailenizden söz eder misiniz?
Eşim Eczacılık Fakültesi'nde Eczacılık Teknolojisi bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapıyor. 2 çocuğum var. Kızım Duru ilkokul 3. sınıf öğrencisi. Oğlum Doruk da 4 yaşında kreşe gidiyor. Bizim gibi adamlarda şöyle bir sıkıntı vardır, çok fazla ailemize, çocuklarımıza vakit ayıramayız. Sosyal hayatımız tempolu olduğu için bizim gibi adamların eşi olmak kolay değil. Son dönemde özellikle ailemle vakit geçirmeye, onlarla şehir dışına çıkmaya, gezmeye çalışıyorum. 

Peki, ilgilendiğiniz hobileriniz var mı?

Araba maketi yapmayı seviyorum. O maketleri birleştiriyorum, boyuyorum. Bir de yakın siyasi tarih kitaplarını okumayı seviyorum. Her ikisini de sessiz sakin bir ortamda kendimi bir odaya kapatıp yapmayı seviyorum.
“SİYASET HEDEF OLMADAN YAPILACAK BİR İŞ DEĞİL”
Siyasetten de tanıdığımız bir isimsiniz. Oda çalışmalarında da aktif çalışıyorsunuz. İlerisi için siyasetle ilgili veya Türk Eczacıları Birliği ile ilgili bir hedefiniz var mı?
Türk Eczacıları Birliği Genel Merkezinde çalışmak bir eczacı için onurdur. Ben oda yöneticisi olduğumda 1 yıllık eczacıydım. Yönetim olduğunuzda meslekle ilgili sorunlara direkt müdahil oluyor, söz söyleme hakkına sahip oluyorsunuz. Geçtiğimiz seçimde en aktif çalışan oda başkanıydım. 45 gün şehir şehir gezerek seçim çalışmalarına katıldım. Türk Eczacıları Birliğine gitme konusunda bir teklif de aldım. Ama ben Eskişehir’i seviyorum. Bu anlamda bir planım yok. Ama şartlar bir gün gitmemizi gerektirirse gidebilirim.
Siyasete gelince, ben siyaseti seviyorum. Siyaset hedef olmadan yapılacak bir iş değil. Bir gün ayağımıza  öyle bir fırsat gelirse onu değerlendiririz. Ama siyasetle uğraşmaktaki öncelikli amacım, daha güzel bir ülke. Eczacılıkla ilgili söylediğimle aynı şey aslında. Siyasetle ilgilendiğinizde de ülke hakkında söz söyleme ve daha yüksek perdede dillendirme şansınız oluyor. Siyasette bir yere gelmekten çok, ülkenin daha iyi koşullara, ileri demokrasiye ulaşmasını istiyorum. Siyaset yapmaktan hep keyif aldım. Bundan sonra da geri duracağımı düşünmüyorum. Ama ‘bir şey olmakla’ ilgili katı kurallarım yok. Bir yere gelmeyebiliriz de. Bu hiç önemli değil.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Ben eczacılık mesleği ile ilgili umutsuz değilim. İnsan var olduğu sürece eczacılık mesleği var olacaktır. Yıllar önce olan problemler hala var. 1960’lı yıllarda olan ekonomik sorunlar, etik bozulmalar, meslektaşlarımızın birbiri ile rekabeti, hükümetlerle karşı karşıya gelme gibi bütün sorunlar hala var. Ama gelecekten umutluyum. Artık devlet ve bakanlıklar, sorunlarımızın farkındalar. Doğru projelerle gittiğimizde destek oluyorlar. Meslektaşlarımız meslek örgütlerine bağlılık konusunda çok duyarlılığa sahipler. Bu da çok olumlu etkileyen bir faktör.

 
 
 

 
Editör: TE Bilişim