Memur-Sen Konfederasyonu bünyesindeki Genç Memur-Sen Eskişehir Temsilcisi İbrahim Akar, kuruluş aşamaları, çalışma alanları ve gündem ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 
Genç Memur-Sen kuruluş aşamasını anlatır mısınız? 
Memur Sen bünyesinde çalışan ve Memur Sen sendikasına üye olan 35 yaş altı memurların bir faaliyet alanı olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Memur Sen genel merkezi tarafından yetkilendirilmiş, bir genel başkanı olan ve merkez yönetim kurulu olan bir çalışma şeklimiz var. Genç Memur Sen 2012 yılında bir gençlik yapılanması olarak kuruldu. Genç Memur Sen, Ahmet Gündoğdu Beyin çılgın proje ismini verdiği bir proje idi. Üniversite öğrencisi üyelerimiz de var. Üniversitelerde faaliyetler gerçekleştiriyorlar. Diğer sivil toplum kuruluşları ile etkinlikleri oluyor. Eskişehir bir gençlik şehri, üniversite şehri eğitim şehri. Bizler Eskişehir’deki geçlere memur seni, kendimizi tanıtmak, ne olduğumuzu anlatmak adına bunun sendikal bir kuruluş değil öncelikle bir sivil toplum kuruluşu olduğumuzu toplumun hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak bir duruş göstermek için çalışmalar yapıyoruz. Memur Sen Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu ve içerisinde milyonlara ulaşan genç sayısı var. Sendikal faaliyetlerde sivil toplum hareketlerinde gençlerin yetişmesi adına kurulan bir proje. Biz gençliğe emanet edeceğiz ancak önce çalışmalarda duyarlı hale getireceğiz. 


Eğitim sistemimizdeki en önemli sorun nedir sizce? 
Öğrenciler maratona 66 aydan itibaren başlıyor ve 25 yaşına kadar devam ediyor. Öğrencilerin sürekli bir sınav kaygısı oluyor. Öğrencilerin büyük çoğunluğu istedikleri meslek yerine daha çabuk çalışma hayatına başlayacakları mesleklere yönelmeye başladı. Bir sınav ve elenme kaygısı ile karşı karşıyayız. Bir süre sonra gençlerin gelecek ve aile kurma hayalleri başlıyor. Atama ile ilgili durumlar meydana geliyor. Bu konuda devletin mağduriyetleri gidermek adına çalışmaları oluyor. Atanamayan öğretmen zümresi oluşturmamak adına çalışmalar yapılabilir. İdealindeki mesleği yapan çok az kişi var maalesef. 
Eğitim Sistemin sık sık değişmesi doğru mu sizce? 
Biz bu uygulamayı bir deneme yanılma tahtası gibi görmüyoruz. Ya da devlet tarafından böyle bir hale getirildiğini düşünmüyoruz. Mutlaka doğruyu bulmak adına yapılan çalışmalar var. Yılın belirli dönemlerinde çalıştaylar yapılıyor ve iyi bir model için devlete öneriler sunuluyor. Bu çalıştaydan bir rapor çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı da karar alıyor. Bu anlamda doğruyu bulmak adına daha yapmamız gereken çok şey var. Bunlardan ziyade en büyük sorun sınav sistemi. Öğrencilerin daha 66 aylıkken okuma yazmayı öğrenir öğrenmez birkaç ay sonra test maratonuna girmesidir sorun. Eğitim öğretimi üç ayaklı bir saç ayağı olarak görüyoruz. Öğrenci öğretmen ve veli. Öğrenciyi sağlıklı gelecek sağlamak adına bu üçünün de koordineli bir şekilde yere basması gerekiyor. Biri bile sağlıksız işlese eğitim sekteye uğruyor. Öğrenci yetişirken öğrenciye veliye ve öğretmene ciddi anlamda sorumluluk düşüyor. Öğrencilerin motive edilmesi çok önemli. Onların verimliğinin artırılması ve sınav kaygısının azalması için düzenlenen seminerler oluyor. Bu sistem şu anda rehber öğretmenler tarafından uygulanıyor. Sınıf öğretmenleri de öğrencilerin sınav stresinden kurtarmak adına destekler sunuyorlar. 


Okullarda yaşanan siyasi çekişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz? 


Siyaset bu ülkenin gerçeği. Herkesin bir siyasi düşüncesi var. Herkesin bir yorumu var. Devlet memurlarına siyaset yasağı var, fakat siyaset yasağı olması onun bir düşüncesi olmadığı anlamına gelmez. Ülkemiz 15 Temmuz’da ikinci bir kurtuluş savaşı verdi. Şu anda bizim en büyük siyasetimiz vatan sevdamızdır. Bu topraklar kolay vatan edilmedi. 15 Temmuz’da meydanlara indiğimizde orada sağcısı da solcusu da vardı. Niçin oradaydı. Bu vatanın bu devletin elden gitmemesi için oradaydılar. Biz bugün siyasi düşüncelerini siyasi hesaplarını bir kanara bırakıp vatan ve devlet sevgisi üzerinden bir siyaset gözetilmesi taraftarıyız. 
15 Temmuz sürecini ve 15 Temmuz günü yaşananların bir oyun olduğu ile ilgili söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz? 
15 Temmuz’u yapan kişilerin ürettiği ikinci bir senaryo idi bu söylemler. Çünkü insanların üstüne uçaklardan bombalar yağdırıldı. Yüzlerce insan şehit oldu , binlerce insan gazi oldu. İnsanlar her şeyiyle sokaklara indi. 27 gün insanlar evini barkını bıraktı meydanlarda nöbet tuttu,dünyaya karşı bir duruş sergilendi ve ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdi. Bu ülkeyi kimseye işgal ettirmeyiz demokrasi bizim namusumuzdur deyip bir dik duruş gösterdi. 15 Temmuz’da çıkarılması gereken en büyük ders bu idi. 
Gençlere mesajınız nedir? 
Gençliğe değer veriyoruz. Gençlerin daha bilinçli daha şuurlu bir şekilde yetişmesi ve bu ülkede ne yaşandığını ve bu ülkenin tarihini iyi bilmeleri konusunda çalışmalar yapıyoruz. İnşallah daha güzel bir ülkeyi hep birlikte göreceğiz . Bu ülkenin geleceğini gençlerin omuzlarında görüyoruz. Türkiye’de yaşananları başka bir ülke taşıyamazdı. Gençler darbeleri hep kulaktan duyuyor kitaplardan okuyordu gençler darbenin ne demek olduğunu 15 Temmuz’da yaşayarak öğrendi. İnsanların üstüne sıkılan kurşunları bombalanan meclisi gördü. Bu bir darbe değildi bu bir savaş bir işgaldi. Gençlerin milli iradeye sahip çıkması ve meydanları darbecilere bırakmaması anlamında güvenimiz tamdır gençler devletine sahip çıkmıştır. 
Kendimizi sorumlu görüyoruz 
16 Nisan’da gerçekleşecek referandum ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Akar, “Eskişehir Genç Memur-sen olarak 16 nisan tarihinde gerçekleşecek olan halk oylamasına bir de gençlerin penceresinden bakılması ve buradan bakıldığında nelerin görüldüğünü anlatmak adına, tamda gençlerin diliyle bir sosyal medya sokak sergisi hazırladık. Bizler bu ülkenin gençleri olarak ülkemizin gelişmesi, kalkınması, güçlü, büyük ve lider Türkiye olması adına kendimizi sorumlu  görüyoruz. Bizler 16 Nisan anayasa değişikliğiyle seçilme yaşının 18 olarak belirlenip gençlere milleti temsil etme fırsatı sunulmasını anlamlı ve yerinde buluyoruz. Bu anayasa değişikliğiyle seçilme yaşının 18’e inmesi 18-25 yaş arasında yaklaşık 7 buçuk milyon gence milleti temsil etme fırsatı sunulmuş olacaktır. Türkiye’nin gelecek vizyonu güçlü büyük ve lider bir Türkiye üzerineyse bu vizyonun merkezinde bu milletin gençleri olmalıdır. Gençlere inanmalı ve güvenmeliyiz onlara devlet idaresinde ve millet temsiliyetinde fırsatlar sunmalıyız. Gençlere yedek kulübesinde forma bekletenler değil onları sahaya sürerek güvenenler olmalıyız. Gençlere "gençler biz size güveniyoruz biz sizlerle dünyalar kurarız" demeliyiz” 

sözlerime burada son verirken 16 nisanda herkesi genç, dinamik ve heyecanlı bir ruhla delikanlıca evet demeye davet ediyorum. 

 
Editör: TE Bilişim