Söyleşi: Nevin Bulut Atak

Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Nedim Ünal, Türk Ocağı’nın kuruluşu, Türk milletine katkıları ve günümüzde ki faaliyetleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

1912 yılında kurulan Türk Ocağı’nın kuruluş öyküsünü anlatan Ünal, “Osmanlı Türk Devleti iki büyük faciada sahip olduğu toprakların neredeyse tamamını kaybetti. Birincisi, birinci Balkan faciası 93 harbi diye bildiğimiz 1877-78, diğeri de 1911-12 Balkan faciasıdır. Bu iki faciada 550 sene vatan yaptığı Rumeli topraklarının neredeyse tamamını kaybetti ve düşman İstanbul’a kadar geldi. Bunun üzerinde İstanbul’da var olan mekteplerde okuyan öğrenciler özellikle askeri tıbbiyede okuyanlar bizim halimiz ne olacak diye bir gün Karacaahmet mezarlığında seher vakti toplandılar. 190 askeri tıbbiyeli genç düşündüler ve bir mektup kaleme aldılar. O, muhteşem bir mektuptur. Bu mektubu ileri gelenlere gönderdiler. Mektubu alan münevverler toplandılar ve Türk Ocakları diye bir cemiyet kurmaya karar verdiler. Türk Edebiyatının en muhteşem mektuplarından biriydi bu mektup. Mektupta kesinlikle siyasetten uzak durulması gerektiği, 'bizim fedakarlıklarımızla bir cemiyet kurun, sanayide ticarette bizi kalkındırmak için çalışmalar yapılsın' gibi konuları içeriyordu. Türk Ocağı bu şekilde kuruldu sonrasında Atatürk’ün kabinesinden kişiler ocağa üye oldular. Atatürk de Türk Ocağı üyesi idi. Türk Ocakları kurulduktan sonra ümitsizliğe düşen milletin ufkunda bir ışık olarak parladı. Türk gençleri Türk aydınları milletin meselelerini burada konuşmaya ve milleti ayağa kaldırmaya başladılar ve Çanakkale’de Türk Ordusu muhteşem destanlar yazdı. Şehit olan subayların boynunda bir subay olduklarına dair belge ve bir de Türk Ocağı’na ait bir belge var idi. Türk Ocakları Anadolu’da kongreler yapanların neredeyse tamamını oluşturuyordu. Aydınların tamamı Türk Ocağı çatısı altında toplanmıştı, mücadeleler yapıldı, başarılar elde edildi. Çocuklar bu destanı kalemleriyle hem yazdılar, kanlarıyla da bunu oynadılar gerçekleştirdiler. Milli mücadele bittikten sonra ortaya çıkan hastalıklarla ilimle bilimle de uğraştı Türk Ocakları. Türk Ocağı inandığı değerler istikametinde Eskişehir’de de kurulduğu günden bu yana faaliyetlerine devam ediyor.

TÜRK OCAĞI KÜLTÜR PLANININ TEMSİLCİSİDİR

Türk Ocağı kültürü hakkında da bilgiler veren Ünal, “Türk Ocağı, Türk Milliyetçiliği fikrinin kurulduğu günden buyana kültür planının temsilcisidir. Türk Ocağı bir sokak derneği, bir gençlik derneği değil, Türk Ocağı bir fikir ve düşünce derneğidir. Türk milletinin değerlerini temsil etmeye çalışıyor. Mücadele etmesi gereken her yerde Türk Ocağı vardır. Siyasetin dışındadır. Kuran çocuklarımızın vasiyeti vardı. Aynı Kızılay Yeşilay gibi kamu yararına çalışan bir kuruluştur. Türk Ocakları, Türkiye’nin fikir ve düşünce hayatını beslemeye çalışır. Yine Türk Ocakları milletin gören gözü işiten kulağı olmaya çalışarak milleti aydınlatmaya çalışır. Türk Ocakları aynı zamanda Türk Milletinin geleceği için iyi bir nesil yetişmesine gayret sarf eder. Biliriz ki iyi aydınlar yetişmezse, o zaman Türk Milletinin geleceğinden iyi bir şekilde bahsetmek mümkün değil. Türk Ocakları kendi değerlerine sahip insan tipi yetiştirilmesine yardımcı oluyor” dedi.

DİĞER DEĞERLERE HAYRAN KENDİ DEĞERLERİNE DÜŞMAN NESİLLER YETİŞİYOR

Günümüzde Türkçülük kültürünün yeteri kadar yaşatılamadığını ifade eden Ünal, “Bizim bütün gayretlerimize rağmen başarabiliyor muyuz bunu, biz de bu ruh var mı? Kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız. Biz de bu, gerektiği kadar yok. Türkiye’de milli eğitim ve kültürde geldiğimiz nokta maalesef bu durumda. Hızlı tren, yollarımız muhteşem, sağlık teşkilatları muhteşem, maddi konularla ilgili çok güzel şeyler yapılıyor. Ancak, bu yollardan kim geçecek, bu hastaneye kim gelecek, bu trene kim binecek kavramı yeteri kadar düşünülmüyor. İnsan unsuru yoksa hiçbir şey olmaz. Milleti var eden insan. Mekteplerde ilkokullardan itibaren bu şuura sahip nesiller yetiştiremiyoruz. Diğer değerlere hayran kendi değerlerine düşman nesiller yetişiyor. Niye etnik fitneci şuuru hakim hala. Bu soruyu Türkiye’yi geçmişte yönetenlerinde gelecek de yönetenlerin de sormaları lazım. Evrensel değerlere sahip nesiller yetiştiremiyoruz. Evrensel bilgi üretemiyoruz, patent alamıyoruz sadece birilerinin yaptığını tekrarlıyoruz. Yeni bir ruh ve yeni bir aşkla bu yapılmalı. Bugün biz öğretmenlerimizi kaybettik. Öğretmenlerimize ruh veremiyoruz onlar da yetiştirdiği öğrencilerine bu ruhu veremiyor. Alt yapılarımız havaalanlarımız elbette önemli bunlar olmalı ancak bu havalarında bu uçaklara kim binecek bu çok önemli” diye konuştu.

GENÇLERE TAVSİYELER

Gençlere tavsiyelerde bulunan ve Eskişehir Türk Ocağı faaliyetlerinden  bahseden Ünal, “Gençler kendileri olsunlar, kendi değerlerine sahip çıksınlar, okusunlar ve düşünsünler.  Bu değerler okullarda verilmeli. Kendi değerlerini anlatan kişilerin kitaplarını okumuyorlar ve adlarını dahi duymamışlar. Türkiye’deki eğitim sistemi var olan test sistemi çocukların okumasını düşünmesini bitiren saçma bir sistem. Şabloncu bir sistem. Dünyada yok, Türkiye’de var maalesef. Test sistemiyle bu ruh verilemiyor. Çocukların kabahati yok bu ruh verilmeyince çok zor. Çocuklarımızı ocağımıza davet ediyoruz. Çocuklarımızı burada eğitimlerimize davet ediyoruz. Çok değerli konuşmacı akademisyenlerimiz geliyor. Gençlerimizi okulumuza gelmeye davet ediyorum. Eskişehir Türk Ocağı faaliyetleri istikrarlı bir şekilde devam ediyor. 30 seneden bu yana Perşembe sohbetleri hiç aksamadan devam ediyor, Pazar günleri konferanslarımız ve yine ramazan ayında ramazan konferanslarımız gençlere yönelik çalışmalarımız hiç aksamadan devam ediyor. Sosyal kültürel faaliyetlerimiz var.  Türkiye’de bu şekilde çalışan bir kuruluş bir kurumdan bahsetmek mümkün değil” dedi.

Editör: TE Bilişim