Kaynak: Manşet Gazetesi

Söyleşi: Şaban Bağcı

Esgazete’nin sorularını yanıtlayan Eğitim Bir Sen 1 No’lu Şube Başkanı Muammer Karaman performans sistemine neden karşı olduklarından, sözleşmeli öğretmen sorununa, okulların sorunlarından sınav odaklı eğitim sisteminde nelerin değişmesi gerektiğini konusuna pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Öğretmenlerin performansa sistemine neden karşı çıkıyorsunuz, bundaki en önemli sorun nedir?

Biz tahsil hayatında milyonlarca insanı olan bir ülkeyiz. Eskişehir'de de durum böyle. 140 bin civarında okuyan çocuğumuz var, üniversite çağı hariç. Hâl böyle olunca eğitim konusu ülkenin ve kentimizin baş gündemlerinden biri oluyor. Sorunlarımız evlere ve sokağa yansıyor. Bakanlığın yaptığı performansla ilgili çalışma bizleri üzüyor. Bakanlığın son dönemde öğretmenleri tehdit eden, parmak sallayan üslûbu sorunun kaynağında öğretmenlerin olduğuna dair bir algı oluşturuyor. Öğretmenlerin yaşadığı sorunların çözümü için yapılan çağrılara kulak verilmiyor. Öğretmen değerlendirilsin, herkes değerlendirilsin lakin işin uzmanları bu değerlendirmeyi yapsın. Sokaktaki simitçiden, siyasetçiye kadar herkes öğretmenlik mesleğimizle ilgili cümleler kurabiliyor. Bu kritik meslek grubuna karşı daha hassas olunmalı, sıkıntımız bu.

PERFORMANS SİSTEMİNİN KİMSEYE FAYDASI YOK

Öğretmenler olarak çocuklarımızı daha bebek kokuları gitmeden alıp, yetişkinliklerine kadar bizler eğitiyoruz. Bu da bazen çok sevilmeyi bazen de eleştirilmeyi getiriyor. Son dönemde internet mecralarında yaşanan gelişmeler, eğitim ortamlarına olumsuz etki edebiliyor. Eğitim Bir-Sen olarak, eğitimin niteliğine eğitim ortamlarında verim artışına, huzura, barışa hiçbir katkısı olmayacak olan performans değerlendirme sistemine itiraz ediyoruz. Öğretmenlerin eksiğini arayan değil yerine öğretmenleri motive eden, daha iyi daha güzel ve başarılı işler yapmaları için kendilerini teşvik eden uygulamaların bulunduğu bir sistemi arzu ediyoruz. Bakanlık eksik arayan huysuz kayınvalide modelini getirmek istiyor. Öğretmenler artık şamar oğlanı olmak istemiyorlar. Sorgulanan, eksikleri aranan, acımasızca eleştirilen bir meslek grubu olmaktan çıkmak istiyorlar.

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN SORUNU

Bu sorunun altında sözleşmeli öğretmenlerin çoğalması da olabilir mi?

Farklı istihdam modelleri ortaya konulmasına karşıyız. Biz öğretmenlerin aynı haklara sahip olmalarını istiyoruz. 4/A’lı bir öğretmen suç işlemedikçe iş güvencesi tehdidi altına giremez, işten atılamaz. Lakin 4/B sözleşmeli öğretmenimize sözleşme süresi bittiğinde “Teşekkür ederiz ben buraya kadrolu bir öğretmen atadım artık size ihtiyacımız yok” denilebilir. Bakanlık geçmişte kadroya alarak vazgeçtiği sözleşmeli öğretmen uygulamasına tekrar başlıyor. Bizim mahrumiyet bölgesi olarak bilinen bazı bölgelerimiz var. Burada öğretmen arkadaşlarımızı tutamıyoruz. Devlet diyor ki; “Ben burada öğretmen tutamıyorum öyle ise zorla çalıştırayım” Bu da insani dramları beraberinde getiriyor; parçalanmış aileler, anne ya da babasız büyüyen çocukluklar. Biz diyoruz ki; sorunu sıfıra indirmek belki mümkün değil, ama insani metotlarla sıkıntıyı azaltmak mümkün. Devlet buralarda çalışmayı teşvik etmeli. Bu ücret, ya da sosyal haklar adı altında olabilir. Zorlu iklim şartlarında çalışan öğretmenlerimize, “Sen burada kal, sana farklı ücret verelim, lojman verelim, kira ödemesi yardım edelim” diye söylenebilir. Bakanlık bu tür uygulamaları devreye sokmalı. Bu konuda yanlışta ısrar edilmemelidir.

Atama bekleyen öğretmenler, Eskişehir'de durum nasıl?

Eskişehir öğretmen anlamında çok şanslı. Bin kadar norm fazlası öğretmenimiz var. Ama öğretmen dağılımı ile ilgili sorunlarımız var. Merkezde bine yakın öğretmen fazlası varken Mihalıççık’ın bir köyüne öğretmen bulamayabiliyoruz. Bu sorun az önce bahsettiğim yöntemlerle çözülebilir. AK Parti döneminde 400 bini aşkın öğretmen ataması yapıldı. 15 yıllık iktidar süresinde atanan çok sayıda genç öğretmenimiz var. Öğretmenlerimizin evlilikleri, çocuk sahibi olmaları, görev yerleri eğitim sistemine yüklenen sorunlar haline dönüşebiliyor.

TEKLİ EĞİTİME GEÇİLEBİLECEK Mİ?

Tekli eğitim sistemine geçilecek deniyor, bu uygulanabilir bir sistem mi?

Tekli eğitime geçilmesi gerekir. Bir okulda iki grup öğrencinin var olması ve bunların kimisinin güneş doğmadan kimisinin de gece karanlığında eğitim alması pedagoji bilimine aykırı diye düşünüyorum. Tekli eğitim bakımından Eskişehir şanslı bir ilimiz. Sorun okulların tür ve mahallelere dağılımı ile ilgili. Fakat tekli eğitimde de bazı sorunlar var. Öğle yemeği ve uzun öğle arasındaki güvenlik problemi bunlardan bazıları. Uzun öğle arası velilere başka bir sorun daha getiriyor. Ayrıca bir servis ücreti velilerin sırtına yükleniyor. Okulda kalan öğrencilerimizin de güvenlik problemi de artıyor. Ayrıca devletimiz elektrik ve yakıttan tasarruf edebilir. Okul binalarının daha fonksiyonel kullanımının önü açılmış olur. Bakanlığın uygulamak istediği Okullar Hayat Olsun Projesi kapsamında da anlamlı bir iş çıkarılmış olur. Öğleden sonra okul velilere, çocuklara kısaca topluma daha faydalı olabilir. Hem eğitimin amacına, ruhuna uyar, hem de toplumdan ciddi bir destek görür diye düşünüyorum.

Okulların fiziki durumu nasıl peki, düzenlenmeler gereklimi, durum nedir?

Okul binalarımızın fiziki durumlarını, öğrencilerin sosyal ortamlara, yiyecek içecek tüketebileceği temiz ferah alanlara çevirmemiz gerekir. Yeni yapılan Mithat Paşa İlkokulu binası görsel anlamda çok güzel görünüyor. Lakin 4 katlı ilkokul binası olur mu? Başka ülkeler merdivenleri kaldırıp, yürüme koridorları yapıyorlar. Biz de bunları yapabiliriz. Bina planı yapılırken öğrencilerimiz için mescit alanı, abdest alacak yerler yapılmalı. Ama Eskişehir'de okullarımızın çoğu 1960’ların başında yapılmış durumda.

Okul müdürleri ödenekler gelmiyor diye yakınıyorlar, ne düşünüyorsunuz?

Mevcut okulların ihtiyaçlarını giderilmesi gerekiyor. Okullara gönderilen ödeneklerin gelmemesi, devlette bir tasarruf tedbiri gibi görülmemelidir. Okul yöneticilerimiz kapısını penceresini tamir ettirmek istiyor, ama ödenek gelmiyor. Ayrıca velilerimiz okullarımıza makbuz karşılığında bazı bağışlar verebiliyor.

Nitelikli okullar niteliksiz okullar tartışması vardı, Eskişehir’deki okullarla ilgili bir prestij algısı var, ne düşünüyorsunuz?

Eskişehirimizde böyle bir algı var. Prestiji olan okul algısı. Bu algının üzerinden Sultandere Mahallesi’nden, Batıkent mahallemizden bir öğrencimiz velilerinin teşviki ile kentin merkezinde bir okula gelmek, orada okumak istiyor. Okul yöneticisi arkadaşımız nasıl geri çevirecek. Velimiz nüfus müdürlüğüne gidip kaydını çarşı merkezine aldırıyor. Örneğin Sultandere mahallesinde otuyorsunuz, çocuğunuz sınava giriyor, 0,1 puan eksik alsa Batıkent’teki bir okulu kazansa oraya gidiyor. Niye öyle olsun? Sultan Dere’deki öğretmen eksik mi? Yoksa o okuldaki öğretmenlerimiz çok mu özel yeteneğe sahip de bu nedenle mi tercih ediliyor. Buna itiraz ediyoruz. Söylemle ilgili de sıkıntı var. Nitelikli okul dersen öbür okul kendini niteliksiz olarak görebilir. Biz buna bu yüzden seçici okul diyoruz. Özel yeteneklere haiz çocuklarımız vardır. Yüzde 10 öğrenciyi buna göre seçeceğim diyebilirsiniz. Bu olabilir. Yüzde 10 rakamı bile fazladır. Yüzde 5-8 arası olabilir. Hangi okullar olması gerektiği ile ilgili de tartışmalar var. Fen liseleri bilim adamı yetiştirmek amacıyla kuruldu deniyor. Sosyal bilimler alanında sanatçıyı, yazarı çizeri olacak deniyor. Eskişehir'de 4 tane Fen Lisesi var. İki tane Sosyal Bilimler Lisesi var. 6 tanesi tamam. Proje okulları bu kapsamı girecek deniyor. Anadolu liseleri girebilir. 8-9 tane okul var. Ortaokuldan mezun olacak 9 bin çocuk üzerinden 900 çocuk seçeceğiz. Her seçici okula 100 öğrenci yetiştireceğiz demektir bu. Ayrıca bu okullar seçici okul olduktan sonra, bu sınava dayalı bir yapılaşma olacakları için kalan okullarımız her mahalleye hizmet verecek düzeyde değil. Bazı okullarımız üzerinde bir yoğunlaşma olacak kaçınılmaz olarak.

ÖĞRETMENLER ARASINDA HİÇ BİR FARK YOK

Asıl vurgulamak istediğim öğretmenlerimiz arasında hiçbir fark yok. Kenar mahallerimizde olan okullarımızda çalışan öğretmenlerimizi de teşvik edecek, faaliyetlerini kamuoyuna yansıtacak, onların başarılarını da öne çıkaracak uygulamalar getirilmeli diye düşünüyorum. Ben burada şunu söyleyebilirim ki; 4-5 sene öncesine göre okullarımızın tümü daha temiz, daha sağlıklı binalarda eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürüyorlar. Kendi içlerinde tatlı bir rekabet ortamında iyi çalışmalar yapıyorlar. Arkadaşlarımız mükemmele ulaşmak için çalışıp çabalıyor. Bizim için her okulumuz değerli ve biriciktir. Bu bağlamda bu “prestij” bütün okullarımızda vardır diyebilirim.

Okullarda güvenlik görevlisi veriliyor mu?

Evet bu arkadaşlarımız İŞKUR üzerinden tahsis ediliyor. Öğrenci sayısı bakımından okullar bazen velilerin ekonomik katkıları ile, bazen de kendi güçleri ile çözen okullarımız var. Bu güvenlik görevlisi arkadaşlarımız çocuklarımızın güvenliği için haftada 9 saat üzerinden çalışıyorlar.

AK PARTİ SINAV ADLARINI DEĞİŞTİRDİ SORUNU ÇÖZMEDİ

Sınav odaklı bir eğitim sistemi var, öğrencilerin sağlıklı bir eğitim öğretim hayatı yaşamasına da engel oluyor sınav sistemi, sınavsız eğitim olacak mı?

Keşke sınavsız eğitim olsa. Dünyada böyle sınavsız bir eğitim başarmış ülkeler İstanbul'da bir semt kadar nüfusu olan küçük ülkeler oluyor. Ama 20 milyon öğrencisi olan bir ülkede sınavsız bir uygulama çok mümkün değil. Sınavsız eğitim şöyle; AK Parti iktidarından önce de sınavla öğrenciler alıyorduk. Aslında sorunun başlangıcı burası. AK Parti iktidarları sadece sınavların adını değiştirdi. Sorunu çözmedi. Eğitimde değişiklikler oldu, yeni binalar oldu, genç birçok öğretmen okullarımıza geldi, yeni donanımlar geldi ama işin özüne daha yeni başlanıyor. Bunlar farklı yerlere çekiliyor.

Editör: TE Bilişim