Tüm Sanayici İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Şube Başkanı Ali Engiz, Kudüs ziyaretleri hakkında izlenimlerini Esgazete’nin yaptığı canlı yayında aktardı.

TÜMSİAD Şube Başkanı Ali Engiz, Kudüs ve orada yaşananlara dair gördüklerini, yaşadıklarını, Müslümanlara yapılan zulümlerin neler olduğunu şöyle aktardı: Geçtiğimiz yıl Kudüs’e arkadaşlarımla ziyaret gerçekleştirdik. Orada Osmanlı’nın birçok eserini gördüğümüzde sevindik. Dünyanın üç tane kutsal mekânı olan Mekke, Medine ve Mescidi Aksa’yı ziyaret ettiğimizde insanın içi bir kez daha ziyaret etmek istiyor. Bundan iki ay önce niyet ettik ve TÜMSİAD Eskişehir Şubesi’nin düzenlemiş olduğu 50 kişilik grupla ailelerimizle birlikte ziyarete gittik. Yine gezilerimiz oldu. Orası sonuçta Peygamberler şehri, birçok Osmanlı eseri var orada. Oradan geldikten sonra TÜMSİAD Eskişehir olarak bir program daha yaptık. 13 Aralık, 17 Aralık’ta bu Amerika Başkanının ‘Kudüs, İsrail Devleti’nin başkentidir’ dediği bir dönemde Türkiye’den, Eskişehir’den 30 kişilik bir kafile ile Kudüs’e gittik. Kudüs bizim için Filistin. İsrail değil, İsrail dünyada tanınmış olabilir. Ama biz Müslümanlar için orası Filistin.

BİZE HEP MEKKE VE MEDİNE’Yİ ANLATTILAR

Bizim için önemli olan tüm dünyadaki Müslümanlara hep Mekke’yi Medine’yi anlatmışlar. Buraların kutsal olduğu anlatılmış, bizim için de öyle. Ve birçok insan oraya gitmiş, 2015 yılında Türkiye’den Mekke ve Medine’ye umre ve Hac amaçlı giden ortalama 1 milyon 100 bin insan var. 2016’da edindiğim bilgilere göre, Kudüs’e Mescidi Aksa’ya giden, Filistin’e giden 26 bin Türk var. Biz son gittiğimizde 4 tane kafile vardı, ortalama 130 tane Türk -Müslüman vardı. Bizim için Rasul Allah Efendimiz hadisi şerifinde ‘Benim bu üç kıblemi ziyaret edin’ diyor. Birincisi Mekke, tüm dünyadan Müslümanların gittiği yer, birisi Medine, birisi de Mescidi Aksa. Burada olaylar devam ediyor. Biz Mescid-i Aksa’ya İsrail askerinin zulmü altında, silahları altında, namaz kılmaya ve ibadet yapmaya gidiyoruz. Türkiye’de Yahudiler, Hıristiyanlar ya da başka bir dine mensup olanlar, istedikleri gibi kiliselerine, sinagoglarına ya da ibadethanelerine girebiliyorlar. Dünyanın birçok yerinde, birçok yere gittim orada da istedikleri gibi herkes ibadet yapacağı yere giriyor. Kapıda tam teçhizatlı bekleyen silahlı polis ve asker var mı? Yok. Biz de Türkiye’de Avrupa’da olsun Amerika’da olsun Asya ülkelerinde olsun camiye rahatlıkla girebiliyoruz. Kapıda ne bir kimse var, ne bizi sorguluyor ya da ‘Niye buraya geldin’ diye hesap soran var. Hiç kimse bir şey yapmıyor, Türkiye’de de aynı şekilde. Orada özellikle biz Türklere soruluyor. Biz gitmeden önce arkadaşlara Türkiye şapkası ve Türkiye tişörtü verdim. Biz oraya vardığımızda bize ‘Müslim’ yani ‘Müslüman mısın?’ diye soruyor. Evet diyoruz. ‘Türk müsün?’ diye soruyor evet diyoruz. Bunu biliyorlar ama gördükleri halde soruyorlar.

KUTSAL YERE SİLAHLARIN ALTINDA GİRİYORUZ

İsrail askeri diyor ki ‘Oku Fatiha’yı, oku İhlâs’ı… Biz Türkiye’de böyle mi yapıyoruz? Müslümansan oku diyor. Yolda yürürken İsrail askeri çağırıyor, pasaportuna bakıyor, ‘Müslim misin, Türk müsün’ diye soruyor. Düşünün Mescidi Aksa’ya girerken silahların altında giriyorsunuz. Bu dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir zulümdür. Sadece bu Mescidi Aksa’da, Kudüs’te var. Biz geri dönerken İsrailliler de, Yahudiler de aynı uçakla geldiler. Radikal Yahudiler var, belli oluyor onların giyiniş tarzlarından. Biz onlara niye geldin, niye böyle giyiniyorsun, niye bunu yaptın, niye buraya ya da şuraya gidiyorsun diye hesap sormuyoruz. Milet olarak, vatandaş olarak hesap soruyor muyuz? Hayır. Yani burada şu var; Kudüs’te bir taraf fakir taraf, bir tarafta da ticaret yapan Filistinliler var. Ama 1967 savaşında, Ürdün Savaşı’ndan sonra, 6 günlük savaştan sonra, Kudüs’ü İsrailliler ele geçirdikten sonra 40 yıldır bir ambargo, bir eziyet altında. Tarih tekerrür ettiği gibi Kudüslü müslümanlar tüketsin diye çok ağır çalışandan da, çalışmayandan da vergi istiyorlar. Bizim rahat hareket ettiğimiz gibi bir Filistinli yapmış olsa hemen yaka paça alıp götürüyorlar. Biz Elhamdülillah Türküz, bize sadece sorularla psikolojik baskı yapıyorlar. Niye yapıyorlar bunu; gelemeyelim diye. Biz orada Mescidi Aksa’nın dışında El Halil’e gittik. El Halil Filistinlilerin ama bunun yarısından çoğunu İsrailliler gasp etmişler zorla da olsa. Burada Hazreti İbrahim Peygamber Camisi var. Caminin içerisinde, Kur-an’ı Kerim’de ismi geçen 4 tane Peygamber var. Hz. İbrahim Peygamber ve hanımı Sare Annemiz, Hz. İshak Peygamber ve hanımı Rafiga annemiz, Hz. Yusuf Peygamber ve Hazreti Yakup Peygamber var. Ama camiye girerken 4 tane gözetim noktasından giriyorsunuz. Filistinliler pasaportlarını gösterip giriyorlar, izin yok çünkü. Biz turistler ise turnikelerden geçiyoruz, kameralar çekiyor, X-Ray cihazından geçiyoruz. Düşünün bir camiye giriyoruz, 4 kontrolden geçiyoruz. Bu bir zulümdür. Bu yapılan Müslümanların topraklarında yapılan bir zulümdür. Bu peygamberler kim? Kur-an’ı Kerim’de geçen hepimizin Peygamberleri. Ve caminin üçte ikisini İsrail gasp etmiş, biz sadece üç peygamberimizi ziyaret edebiliyoruz, Hz. Yakup Peygamber de caminin içinde ama biz ziyaret edemiyoruz. Biz iki ay önce gittiğimizde iki tarafın 10 günlük birbirine geçiş izni varmış. İsrailliler Müslümanlar tarafına geçiyorlar ve ziyaret ediyorlar, Filistinliler de İsrail tarafına geçip ziyaret ediyorlar. Biz o gün gittiğimizde bize herhangi bir ziyaret yaptırmadılar. Hz. Yakup Peygamber efendimize tahtadan bir duvar yapmışlar ve biz geçip oraya ziyaret edemiyoruz. Ziyaretimizde onların da dini günleri varmış, çalgı çengi ile bağırıp, çağırarak ibadet yapıyorlar. Biz de içeride namaz kılıyoruz. Camiler bizim için nedir? Sessiz sakin Allah’ın huzurunda ibadet yapabileceğimiz yerlerdir. Ama onlar bizi rahatsız edebilmek adına çalgı çengi ile ibadet yapıyorlar. Hatta internette bu görüntüler de var.

Biz gittiğimizde orada öğlen namazında yaşadığımız bir zulmü daha anlatacağım… Turnikeden girmişiz zulüm, İsrail askerlerinin sürekli elleri tetikte, hepsi bakıyorlar bunlar kimdir? Soru soruyorlar, çevirebiliyorlar bunların hepsi birer zulüm. Öğle Ezanı okunacak müezzin geliyor hızlı bir şekilde camiyi ikiye bölen kısmın kapısını çalıyor İsrail askeri izin verirse müezzine ezan okutuluyor. Akşam ve Yatsı Ezanlarını okutturmuyor. Yahudi, İsrail askeri izin vermez ise Ezanımızı dahi okuyamıyoruz. Bu da bir zulümdür. O gün, müezzin çıktı, Ezanını okudu, aşağıya indi. Orada bağırış çağırışlar yaşandı. Bizim rehberimize ‘Ne oluyor?’ diye sordum. Dedi ki; ‘Şu an küfür ediyorlar, hakaret ediyorlar.’ ‘Defolun gidin. Burası bizim yerimiz, sizin ne işiniz var. Burada Ezan okumayın. Niye buraya geldiniz? Niye sen Ezan okuyorsun?’ diye bizim müezzine hakaret etmeye başlamışlar. Gelince soralım dedim, ‘Soramazsın, yukarda kamera var’ dediler. Biz orada Namaz kıldık, Müslümanların bölümü olan kısımda baktım kameralar var. Baskı ve zulüm olduğu için müezzin konuşamıyor.

HER YERDE SİLAHLI İSRAİL ASKERİ VAR

Daha sonra orada lanetlenmiş olan Lut Gölü’ne gittik. Yeryüzünün eksi 400 metre aşağısında.Sonra Hz Musa Aleyhisselam’ın türbelerini ziyaret ettik. Sonrasında Batı Şeria’da El Halil’de Hz İbrahim Camisi’nin yanında TİKA’nın restore ettiği, desteklediği yetimhane var. Ortalama 500 çocuğa orada günlük buğday çorbası veriliyor. Başka yiyecek yok, günlük ihtiyaç sahiplerine arkadaşlarımız iki ay önce de şu anda maddi yardımda bulunduk. El Halil şehrinden ayrıldıktan sonra Hz. Yunus Peygamberin Türbesi’ni ziyaret ettik. Mescidi Aksa’da bilinen sarı kubbeli herkesin Mescidi Aksa değil ve herkesin paylaştığı Kubbetüs Sahra, hemen onun 50 metre ilerisinde kıble mescidi var. Oraya da mescidi aksa derler ama öyle değil. Mescid-i Aksa 140 dönümlük bir alan. Kanun-i Sultan Süleyman dış tarafta bir kale yaptırmış, duvarlar yaptırmış. Eski Kudüs dediğimiz yer orası. Orada yaşayanlar var, çarşı var. Mescidi Aksa’nın içine girmeden öncesi İsrail askerleri elinde silahlarla bizleri bekliyor. Gelen geçen herkese bakıyorlar, her tarafta kameralar var. Mescidi Aksa’nın içine girmek içinde dışarıda İsrail askeri var, içerde Ürdün polisi var. Yine İsrail kontrolü altında geçiyorsun, yine soruyorlar, Kimsin? Oku Fatiha’yı, selam veriyor. Çantanı kurcalıyor, çantana bakıyor ‘Bunu niye getirdin’ diyor. ‘Bu parayı kime dağıtacaksın?’ diyor. Orada psikolojik baskı yapıyorlar. Mescidi Aksa’nın ikinci surlarından içine girdiğiniz zamanda Mescid-i Aksa oluyor, 140 dönüm civarında bir alan içerisinde. Bu alan nasıl Mekke’ye gittiğimizde nasıl bir adım attığınızda mescidi haram oluyorsa, Mescid-i Aksa’ya da bir adım attığınızda Mescid-i Haram’a girilemiyor. Mekke’ye Medine’ye Müslüman olanlar giremezler. Kabe’yi Muazzama da Medine’yi Münevvere de hiç giremezler. Ama burada da Mescid-i Aksa’nın önüne kadar geliyorlar, tabi girmek için ama girmiyorlar. Burada Yahudi askerleri rahatlıkla girip çıkabiliyor. Normalde Müslüman olmadıkları için girip çıkamazlar ama girip çıkıyorlar. Hatta 140 dönümlük arazinin içinde karakolları da var. Yahudi askerler kendileri tam teçhizatlı, müslümanlar içerde maket bıçak dahi taşıyamazlar. Orada Ürdün askeri niye var?

DÜNYANIN NERESİNDE CAMİYE AYAKKABI İLE GİRİLİR

1967 savaşlarından sonra Ürdün’le anlaşma yapılmış, Mescid-i Aksa’nın bakımı onarımı Ürdün’e teslim edilmiş. Dış tarafı İsrail’in. Ama bakıldığında İsrail askerleri içerde rahatlıkla dolaşıyor. Zaten karakolları var, Ürdün askeri de müslüman mı degilmi diye kontrol ediyor. Peygamber Efendimizin Mirac’a çıkarken Burağı’nı bağladığı Burak Mescidi, 125 bin peygambere namaz kıldırdığı yer. Miraca çıktığı kubbe, Kubbet-üs Sahra, Kıble Mescidi, Mervan Mescidi ve Cin Mescidi var. Orada daha da önemlisi Hz Süleyman Peygamberimizin türbesi var. Türbenin anahtarını alıp içeri girip ziyaret edebilmek için 1 saat herkese sorduk. ‘Biz ziyaret etmek istiyoruz. Gerekiyorsa bahşiş de verelim de ziyaret edelim’ dedik. O ona söylüyor, öbürü Yahudiler anahtarı bizden aldı diyor. Bir başkası başka diyor. Sabah da başka bir arkadaşımız ziyaret edebilmiş orayı ama bizlere nasip olmadı ziyaret etmek. Yan tarafta şehitler mezarlığı var. Zeytin dağı var. Panaromik olarak seyredebiliyoruz. Zeytin dağının aşağısında, Cehennem vadisi diyorlar Hıristiyanların türbeleri var orada. Orada yatan Hıristiyanlar direkt Cehenneme gidiyormuş onların inanışına göre. Zeytin Dağı’nın aşağısında birçok mezarlık varmış, 1 milyon dolardan başlıyormuş. Orada yatan Yahudiler de Cennete gireceklermiş, onların inanışına göre. Aşağı kısımda Hz. Meryem Annemizin türbesi var ama kilise olmuş. Biz gittiğimizde “1 saat sonra açılacak” dediler. Programımız yoğun olduğu için ziyaret edemedik. Ama kilise olarak yapmışlar. Kıble mescidinin icinde Hz. Ömer Efendimizin Kudüs’ü fethettiğinde yapılan bir mescit var. Yan tarafında Zekeriya Peygamberin inzivaya çekildiği ve ibadet ettiği bir yer var. Cin Mescidi’nde de Hz. Meryem annemizin inzivaya çekildiği ve ibadet ettiği yer var. Kudüs’ün sıkıntılarını anlatmadık çünkü her kesim buraya gitsin, buralar çok önemli. Mescid-i Aksa’nın dışında Hz. Davut Peygamberi ziyaret ettik. Yahudiler sinagog yapmışlar Yahudiler isterse ziyarete girebiliyoruz. Müslümanların Peygamberine Yahudilerin nezaretinde giriyoruz. Ne kadar acı bir durum. Ve yanında camii var herkes ayakkabı ile giriyor ve camii olarak kullanılmıyor. Dünyanın neresinde bir camiye ayakkabı ile giriliyor ki? Zulüm sadece filistinli müslümanlara değil Tüm Müslümanların kutsal saydığı her şeye...

MESCİDİ AKSA’YI BİZE UNUTTURMUŞLAR

Bizlere kutsal topraklar olarak Mekke - Medine diye anlatmışlar, hepimiz için öyle Mescid-i Aksa’yı bize unutturmuşlar. Tarihten silmişler, kitaplarımızda silmişler, beynimizden silmişler. Oradaki Filistin halkının bizden istediği tek bir şey var. ‘Siz buraya yeter ki gelin. Burası sizin yeriniz, burası sizin memleketiniz, sizin topraklarınız. Biz sizi burada görmek istiyoruz’ diyorlar. Bizden tek istekleri bu. Orada bir Makased diye bir hastane var. Oraya sadece Filistinliler geliyor. Parası olmayanlar geliyor. Herhalde Türkiye yaptırmış. Oraya destek olunuyormuş. TİKA’ya yardım yapmak istediğimizi söylediğimizde, El Halil’deki yetimhaneye ve hastaneye gidin diyor. Hem oradaki hastalara ya da yararlılara yardım yapın diyorlar.

HERKES GİDİP ZİYARET ETMELİ

Ben buradan sesleniyorum Mekke-i Mükerreme – Medine-i Münevvere ve Mescid-i Aksa’da kutsal topraklar. Bizim topraklarımız. Vakti olan, zamanı olan herkesin gitmesi lazım.

Cuma günü namazımızı kıldık, dışarı çıktık Filistinli arkadaşlar sanırım bir marş söylüyorlardı. Biz de Türk bayraklarımızla aralarına katıldık. Bizi görünce teveccüh de bize yöneldi. Biz tekbirler getirdik, onlar bizi desteklediler. Bizler slogan atıyoruz, onlar da dilleri döndüğünce söylemeye çalıştı. Bu arada Cuma öncesi Türkiye’deki haberlerde Şam Kapısı’nda sıkıntı var demişlerdi. Birkaç arkadaş oraya yöneldik bu arada başka bir TV’nin muhabiri ile karşılaştık. Zaten Şam Kapısı’ndan girmiştik, Şam Kapısı eski Kudüs’e giriş yeri. 10 - 15 kamera var ama orada olay olmaz, Cuma çıkışı fotoğraf video çekecekler diye düşünmüştüm. TV muhabiri sıkıntının olmadığının fotoğrafları gösterince geri döndük. Cuma’yı kıldık, Filistinlilerin arasında bayraklarla tekbir getirdik. TV’nin muhabiri canlı bağlantı yapacağını söyledi. Filistinliler de bizlerle fotoğraf çektirdiler. İki arkadaşımız konuşma yaptılar. Buradaki amacımız şov değil, amacımız oranın Müslümanların olduğunu, Türklerin oraya rahat gidebildiğini psikolojik baskı da yapsalar gidilebildiğini, o Türk bayrağını oraya koyarak göstermek istedik. Amacımız farklı bir şey değil, düşüncemiz farklı değil. Biz oraya gidince o insanlar için motivasyon oluyor. ‘Siz buradasınız, biz sizin geldiğiniz için Allah a şükrediyoruz’ diyorlar. ‘Türkiye’ye çok dua ediyoruz’ diyorlar. Akşam ise haberleri izlerken 5 Yahudi İsrail askeri Ramallah’ta Filistinli bir genci öldürdüler. Daha sonrasında Şam Kapısı’nda kadının tekini darp etmişler, Filistinliler kadını kurtarıp hastaneye götürmeye çalışıyorlar, İsrail askeri de vermemeye çalışıyor. O esnada İsrail askerleri ile Filistinliler birbirine girmiş durumda, asker kadının birine vuruyor ama bana vursa ben iki metre uçardım. Görüntüleri izlerken canım acıdı. Bir erkeğin kadına vurması, örf âdetimize, dünyamıza sığmaz.

Biz iki kez gittik, inşallah Mart, Nisan aylarında programı henüz yapmadık ama Eskişehir’den bir kafile ile yine gidiyoruz. Duyduğum kadarı ile Eskişehir’den iki hafta sonra 55 kişilik kafile daha gidiyormuş. Biz Eskişehir’deki herkesten, tüm Türkiye’den herkesin vakti, imkânı olan herkesin gitmesini istiyoruz. Orada bir zulüm var, biz Müslümanlar oraya ne kadar çok gidersek ve sahip çıkarsak oradaki zulmü yapan Yahudi ve İsrail askerleri bu zulmü yapamayacaklardır.”

Editör: TE Bilişim