Kaynak: Manşet Gazetesi
Söyleşi Tuğba KOÇAL
Bu yıl ürün verimliliği nedir? Ürünlerin durumu hakkında bilgi verir misiniz?
2017 yılının ilk 3 ayını geride bıraktık. Şu anda ürünler yeni yeni filizlenmeye başladı. Son ayların kurak geçmesi sonucu ürünlerimizde gecikme var. Bu gecikme bir aylık bir gecikme. Kar yağışı ve yağmurlar şu ana kadar yeterliydi. Ama bundan sonra ürünün büyümesi için nisan yağmurlarına hatta mayıs yağmurlarına ihtiyaç var. Geçen yılki gibi bereketli bir yıl geçmesini bekliyoruz. Bol ürünlü verimli bir yıl olmasını diliyoruz.
Yeni uygulamaya geçen havza sistemi uygulaması hakkında bilgi verir misiniz?
Havza sistemi, ülkemizde bu yıl faaliyete geçti. Güzel bir sistem. Havza sistemi, bölgesel ürünün daha kaliteli ve verimli olan yerinin bulunması ve orada yetiştirilmesi demektir. Yani bir ilçede domates oluyor, diğer ilçede olmuyorsa; domates üretimine üretilebilen ilçede ağırlık verilmesi demek. Bu tüm ürünlerde geçerli.Devlet havza ile üreticiyi desteklemiş oluyor. “Ben desteğimi havzaya göre vereceğim” diyor. Örneği yem bitkileri ile ilgili havza vermiş olduğu ilçelere destek veriyor. Yem bitkisi havzası vermediği ilçeye destek vermiyor. Örneğin Tepebaşına bu sene nohut verilmediği için bu sene bizde nohudu desteklemedi. Ama ekebilirsin diyor, ona engel yok.
Bu yıl sağlıklı bir çalışma yapılamadı. Bakanlığımız bunu genel olarak yaptığı için eksiklikler oldu. Bu sistem oturdukça daha verimli olacağını düşünüyoruz. Bunun verimli, planlı, kaliteli üretim getireceğini düşünüyorum.
ÜRETİMİN YÜZDE 25’İ ÇÖPE GİDİYOR
Her yıl belli ürünlerin elde kalması gibi bir sorun yaşanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Dededen kalma alışkanlıklarımız var. Dededen kalma ürünleri yetiştiriyoruz ve alternatif ürün aramıyoruz. Bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Havza sisteminde ürün çeşidi konusunda da çalışmalar olduğu için çok kısa sürede bu çeşitliliği yakalayacağımızı düşünüyorum. Ürünlerin fazla olması ve fazla ürünün zayiatı üreticiye zarar veriyor. Bunu planlı sisteme sokmamız gerekiyor. Ürün planlama çok büyük önem taşıyor. Tüketim fazlasını üretmemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Ülkemizde geçen yıl sebze ve meyvede yüzde 25 zayiatımız ar. Yani üretilen ürünün yüzde 25’i çöpe gitti demek. Bu, Suriye kadar doyurulması demek. Bu hem ülkeye hem üreticiye zarar. Bu nedenle havza sistemi ile ürün planlaması ve ürün çeşitlendirmesi ile bu zararın en aza indirilmesi gerekiyor.
Çünkü bizde şöyle bir şey var. Geçen sene kuru soğan iyi para etti diye bu sene herkes kuru soğan ekti. Şu anda soğan para etmiyor. Kuru soğanın ekilme zamanı geldi ama üreticinin elinde depolarda hala soğanlar var. Yıllardır bu sitsem devam ediyor. Bunun önüne bir türlü geçemiyoruz.
Bunun çözümü için neler yapılmalı?
İnsanların alın terinin, emeğinin boşa gitmemesi için buna kalıcı önlemler alınmalı. Çiftçiyi yönlendirmek, bilinçlendirmek gerekiyor. Ülkemizde çeşitli bölgelere yeni göletler yapılıyor. Eskişehir’de de Gündüzler, Beyazaltın bölgemize gölet yapılıyor. Bu 50 bin dönüm arazinin suya kavuşması demek oluyor. Orada alternatif ürünlerin yetişmesi için su çok önemli. O bölgede arpa, buğday ve mısırdan başka ürün ekilemiyordu. Gölet yapıldıktan sonra her çeşit ürün ekilebilecek. Böylece aynı ürüne boğulmayacağız. Planlı ekim ve planlı pazar gerekiyor. Bizim ülkemizin en önemli sorunu pazarlama. Hangi ürün olursa olsun üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkının sebebi budur. Burada da yetkililere çok büyük görev düşüyor.
“YÜZDE 50 HİBELER DOĞRU ADRESE GİTMİYOR”
Devlet tarafından çiftçiye verilen yüzde 50 hibe konusunda bilgi verir misiniz?
Son yıllarda hükümetimizin yapmış olduğu çalışmalarda tarıma çok güzel yatırım var. Bunu takdir ediyoruz. Devlet üreticiyi yüzde 50 oranında destekliyor. Ama burada da şöyle bir yanlış uygulama var. Üreticinin başka yapacağı iş yoktur. Üretici esnaflık, tüccarlık yapamaz. Tek işi üretimdir. Devlet, “Çiftçi belgesi olan her üreticiye yüzde 50 hibe veririz” diyor. Üretimin hiçbir kademesinde olmayan sanayici, iş adamı buna merak sarıyor. 3 milyonluk bir yatırımın yarısını devletten alıyor. Zaten parası var diğer yarısını da rahatlıkla veriyor. Bir de “Ben bunu çalıştırmasam da 5 yıl sonra yasağı kalkınca istediğim paraya satarım” diyor. Yüzde 50 hibeler doğru adrese gitmiyor. 10 kişiye bu hibe desteği veriliyorsa bunun 2 tanesi gerçek üreticiye gidiyor. Yüzde 50 hibelerde uygulama tamamen üretici için olmalı. Üreticinin daha verimli çalışması için yüzde 50 hibe verilen üreticiye, devlet destekli teşvik kredisi vermeli. Geri kalanı da kredi ile ödemeli. Ancak o zaman sanayici, işadamı ile baş edebilir. O zaman gerçek üretici bu hibeden yararlanabilir.
Oda olarak çiftçiler için ne gibi çalışmalarınız var?
2011 yılından sonra kendimize bir hedef koyduk. Tepebaşı Ziraat Odası olarak Tepebaşı bölgesinde bir yer satın alarak çiftçilerimize hizmet vermeyi hedefledik. Yeni binamızı satın alarak çalışmalarımızı burada sürdürmeye başladık. Bunun yanında zirai girdileri karşılama amacıyla girişimlerde bulunduk. Çünkü çok büyük fiyat farkları vardı. Karşımızdakiler ticaretçi. Biz bu insanların ticari hayatlarına mani olacak değiliz. Onların ticari kârlarını da düşünecek değiliz. Bu sebeple binamızın alt katına açılan mağazayı destekliyoruz. Bu dükkanda üreticimize yüzde 10 indirim, 6-7 ay sıfır faizli vadeli ürünler satılıyor. Üretici buradan aldığı ürünün, ilacın ne kadara geldiğini, maliyetini görüyor, piyasayı öğreniyor. Üretici başka yerdeki fiyatla buradaki fiyatı kıyaslama şansı elde ediyor. Üretici kâr etmiş oluyor. Bunun çok önemsiyoruz.
Geçen yıl gezen tavuk teşvikinde bulunduk. 11 bin hindi ve tavuk dağıttık. Bunun 6 bini yumurtlayan tavuktu. Bir yılda bir üreticimiz 290 tane yumurtayı kendi üretmiş. Bu sene de bu konuda talep üzerine tekrar tavuk dağıtacağız.
Yıllardır çiftçilerimize tarım danışmanlığı hizmeti veriyorduk. Hükümetimizin aldığı kararla tarım danışmanlığına verilen destek geri çekildi. Bu hizmetimizi şu an sürdüremiyoruz. Ama önümüzdeki yıllarda yeniden başlamak istiyoruz. Bir başka çalışmamız toprak analiz laboratuarı kurduk. 140 bin lira gibi bir para harcadık. Tam hazır faaliyete geçecekken 2016-2017 bütçesinde analiz desteği konulmadı. Üretici masrafı çok olduğu için ekonomiyi düşünmek zorunda. Teşvik olmadığı için analizini yaptırmadı. Geçen yıl 15 bine yakın analiz yapılmışken bu yıl bu sayı çok çok az sayıda kaldı. Üretici analizini yaptırmadığı sürede bizim analiz laboratuarını açmamızın bir anlamı yok. Teşvik ne zaman yeniden başlarsa bu hizmet de devam edecek.
EN BÜYÜK PROJE DOĞRU ÜRETİM VE PAZARLAMA
Önümüzde yapmayı planladığınız projeniz veya hedefiniz var mı?
Yapılacak çok iş çok proje var. Bizim projelerimiz hükümete bağlı. Şu an için önümüzdeki ve uygulamadaki projelerin, hizmetlerin yoluna girmesini ve sonuçlanmasını bekleyeceğiz. Bizim en büyük proje üreticinin ürününü pazarlayabilmesi, verimli üretim alması, gübreleme sistemlerinin takip edilmesi yani kısacası doğru bir üretim ve pazarlama yapılırsa projeler kendiliğinden gelecektir.




 
 
 
 
 
 
 

 
Editör: TE Bilişim