Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi

Söyleşi: Tuğba Koçal

AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide siyasetten iş hayatına, aile yaşantısından hobilerine kadar pek çok konuda konuşma imkanı bulduk. Eskişehir siyasetinin ilgi çeken ismi Ünlü, bilinmeyenlerini Manşet okurları için anlattı.

Söyleşimize klasik soru ile başlayalım. Sizi tanıyabilir miyiz?

1970 Eskişehir doğumluyum. Eskişehir’den hiç ayrılmadım. Tüm eğitim hayatımı Eskişehir’de tamamladım. Sadece askerlik nedeniyle kısa bir ayrılığım oldu. Askerliğimi Edirne’de önce Keşan, sonra da Uzunköprü’de yaptım. Uzunköprü’yü çok severim, benim için özel bir yeri vardır. Hatta Uzunköprülü birini gördüğümde ‘hemşerim’ derim. Beni bazen bu sebeple Uzunköprülü sanırlar.

Mali müşavirlik yapıyorum. 1990 yılında çırak olarak bu mesleğe başladım. Çalıştık, mücadele ettik, üniversiteden sonra staja başladım. Sonra stajımı tamamlayıp mali müşavirlik ruhsatımı aldım. Daha sonra kendi ofisimi açtım. Halen muhasebe işlerini yapmaya devam ediyorum. Siyasette olmam nedeniyle ben işlerle çok ilgilenemediğim için çalışma arkadaşlarım işleri yürütüyor.

“SİYASETE İLGİM 10 YAŞIMDA BAŞLADI”

Siyasete girmeye nasıl karar verdiniz? Dündar Ünlü’nün siyasi hayatı ne zaman ve nasıl başladı?

Benim siyasete ilgim 10 yaşımda başladı. 1980 darbesini çok net hatırlıyorum. 1980’den önceki ve sonraki süreçleri çok iyi biliyorum. 1980’den sonraki siyasi yaşamı ise ezbere bilirim. Özal’lı yılları, koalisyon dönemlerini, 28 Şubat süreci, Türkiye’deki siyasi ve ekonomik krizleri sıkı takip etmişimdir.

Siyasete çocuk yaşta ilgi duymama rağmen, 2002’de AK Parti’nin kuruluşuna kadar hiçbir siyasi partide yer almadım. Ama Siyasi liderlerin neler yaptığını, neler söylediğini basından hep takip ederdim. Sade bir vatandaş olarak siyasi mitingleri hep takip ederdim. Eskişehir’e miting yapmak için siyasi liderler geldiğinde hepsine katılmışımdır. 1987 yılında siyasi yasakların kaldırılması ile ilgili referandum vardı. Süleyman Demirel Eskişehir’e gelmişti. İstasyon Meydanından helikopterle ayrılırken fötr şapkasını sallamasını hala çok net hatırlarım.

“TAYYİP ERDOĞAN PARTİ KURARSA O PARTİDE YER ALIRIM DEMİŞTİM”

2002 yılında AK Parti kurulana kadar hiçbir siyasi partide yer almadığınızı söylediniz. Peki AK Parti’de siyasete nasıl başladınız?

Bu klasik bir cevap olacak belki. Hep söyleniyor ya, ‘Tayyip Erdoğan’a belediye başkanlığı yıllarından beri hayranız, o zamandan beri arkasındayız’ diye… Benimki gerçek manada çok samimi şekilde böyle. 28 Şubat sürecinde özellikle Refah Partisine yapılan dışlama ve ötekileştirme, toplumda ayrıştırmaya gidilmesi, inanan insanların itiliyor olması beni son derece rahatsız etmişti. Orada çok net bir kırılma söz konusu idi. O süreçte Tayyip Erdoğan’ın bir şiir okumasından dolayı yasaklı hale getirilmesi ve bir şiiri bahane ederek hapse atılması beni çok etkilemişti. O dönemde, ‘Eğer bir siyasi parti kurarsa, o partide siyaset yapmayı arzu ediyorum’ demiştim. Bunu ailemle, yakınlarımla paylaşmıştım.

Daha sonraki süreçte partinin kuruluşunu takip ettim. Televizyondan canlı yayında izlemiştim. Adının ne olacağı merak konusuydu. Adının “Adalet ve Kalkınma Partisi” olduğunu canlı yayından takip etmiştim. İki Eylül Caddesinde Emlak Bankası vardı. O gün para yatırmaya oraya gittim. 2. kata çıktığımda karşıya bir baktım, “Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı” tabelasını gördüm. O gün eve döndüğümde, ‘Muttalıp’ta partinin belde başkanlığı kurulacak. O belde başkanlığı bana teklif edilecek’ dedim. O gün partinin kurucuları kim, il başkanı kim, ilçe başkanı kim bilmiyordum. Ama öyle hissettim. Muttalıp’ta bir teşkilatlanma yapılacaksa beni bulacaklarını biliyordum. Dediğim gibi de oldu. Bana bu görev verildi ve Muttalıp’ta kurucu belde başkanı oldum. Teşkilatımızı orada kurduk. Siyasete ilk defa aktif olarak 4 Ocak 2002 tarihinde başlamış oldum. 2003 seçimlerinde yapılan kongrede belde başkanlığını bıraktım. Muttalıp’a belediye başkan adayı olma gibi bir arzum vardı. 2004 seçimlerinde farklı durumlar ortaya çıkması nedeniyle aday olmadım. O dönem il genel meclis üyeliğine aday oldum. Ben 6. sıradan adaydım ancak seçim sonuçlarında AK Parti’den 5 meclis üyesi çıkardı. Ben 1. yedekte kaldım. Böylece siyasette aktif bir görevim kalmamış oldu. 2006 yılında İl Genel Meclis Başkanlığı yapan kurucu il başkanımız Osman Yüksel’in istifası ile ilk yedek olarak il genel meclis üyesi olarak göreve başladım. Ara verdiğim siyasi hayatım böylece yeniden başlamış oldu. 2009 seçimlerinde yeniden il genel meclis üyesi oldum. İl Genel Meclisi devam ederken 2013 yılında bana Tepebaşı İlçe Başkanlığı teklif edildi. 1 Aralık 2013’te Tepebaşı İlçe Başkanı olarak göreve başladım. 2014 seçimleri sonrasında illerde yönetim değişikliklerine gidildi. O dönem il başkanı ve Odunpazarı ilçe başkanı görevlerinden ayrıldı. Genel merkez beni de 24 Haziran 2014’te il başkanı olarak atadı. O günden bugüne görevimi sürdürüyorum. Bu süreç içinde 1 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2 genel seçim ve 1 halk oylaması olmak üzere 4 seçim geçirdik. Parti içinde de 2 kongre sürecini tamamladık.

ESKİŞEHİR’DE SİYASET YAPMAK ÇETREFİLLİ

Eskişehir’de AK Parti İl Başkanı olmak ve siyaset yapmak nasıl?

Eskişehir’de siyaset yapmak diğer illere bakarak çok farklı. Kayseri’de, Konya’da il başkanlığı yapan kişi ile Eskişehir il başkanlığı yapan kişi arasında büyük fark var. İki tane üniversitemiz var, sanayi şehriyiz. Çok sosyal bir şehiriz. Genel manada demokrat yapıya sahip bir şehiriz. Şehirde dengeleri iyi koruyarak hem partinizi iyi temsil etmek hem de toplumun isteklerine ve görüşlerine göre bir politika üretmeniz lazım. Bizim burada sadece teşkilat çalışmalarından ziyade aktör olarak işin birebir içinde bulunmamız, şehrin siyasetine ve sorunlarına bizati müdahil olmamız, fikir ve çözüm üretmemiz, görüş bildirmeniz gerekiyor. Eskişehir’de siyaset yapmak bu farklılık nedeniyle hem güzel hem de çetrefilli. Her zaman dikkatli olmanız lazım. Doğru politikalar üretmeniz, doğru söylemlerde bulunmanız ve partinizi en iyi şekilde temsil etmeniz lazım.

Size göre şehrin en temel sorunları nelerdir?

Eskişehir en temel sorunları, trafik sorunu ve imar sorunları. Şehrin merkezde sıkışık kalması, şehirde nüfus artmasına rağmen yapılaşmanın merkezde yoğunlaşarak devam etmesi ve bununla birlikte hem trafik hem de insan yoğunluğunun yaşanması sorunları var. Şehrin imar olarak yenilenmesi, şehrin büyümesi lazım. Şehrin imar sorunlarının mutlaka çözülmesi lazım. Belediyelerin imar sorunları konusunda hiçbir müdahalesi yok. Şehirde ömrünü tamamlayan binaların kendi kendine müteahhitler ile dönüştüğünü görüyoruz. Bunun çok sağlıklı bir şehir meydana getirmediğini görüyoruz. Şehrin sanayi üzerinden gelişmesi gerekiyor. Yüksek teknoloji avantajlarımız var. Uçak ve demiryolu teknolojileri üzerine şehir gelişebilir, kaliteli bir gelişme de böylece gerçekleşebilir.

Trafik sorunundan söz ettiniz. Size göre nedir bu sorunun çözümü?

Araç sayısı arttı, bundan dolayı trafik sıkışıyor demek doğru değil. Çözüm araba sayısını azaltmak, araba alınmaması değildir. Şehrin güncel ihtiyaçlara ve yaşam koşullara göre şehrin büyümesi ve dizayn edilmesi lazım. Geçici olarak üst ve alt geçitler yapılabilir. Şehrin kritik noktalarına bu dokunuşlar yapılabilir. Örneğin Atatürk Lisesi önüne bir üst geçit yapılabilir. Akarbaşı Kavşağına, Sanayi Kavşağına alt veya üst geçit yapılabilir. Bunlar trafiğin bir nebze olsun rahatlamasını sağlar. Kalıcı bir çözüm nedir dersek o da şehirde yeni imar alanları açılmalı, mevcut imar alanları genişletilmeli. Mevcut imar alanlarındaki insanların yeni imar alanlarına taşınması ile diğer alanların da parkların, sosyal alanların olduğu 4 katlı ayrık nizamlı binalar yapılmalı. Böylece şehirde sıkışmış olan trafiğin diğer alanlara yayılması sağlanabilir.

Büyükşehir Belediyesinin AK Parti’den olmaması nedeniyle, hükümetten destek alamadıklarına ilişkin söylemleri hakkında düşünceniz nedir?

Bu kesinlikle bahane değildir. Böyle bir durum söz konusu değil. Büyükşehir Belediyesi İller Bankasından alması gereken ödeneği, diğer tüm şehirlerde olduğu gibi rahatlıkla alıyor. Diğer şehirler de bu ödeneği alıyor ancak ek olarak proje üretiyor, bu projelerle ilgili yardım ve destekler alıyor. Siz bir proje üretmezseniz size durup dururken kimse para vermez. Gelen mevcut paranın da doğru kullanılmadığını zaten görüyoruz. Gerekli yatırım ve hizmetler gerçekleşmiyor. Bu para çarçur ediliyor. Bunun yanında belediyenin çok ciddi bir borcu var. büyükşehir Belediyesi ilçelere gelen ödeneklerin de yüzde 40’ını almaya devam ediyor. O kesintinin de ilçelere yatırım olarak dönmesi lazımken onlar bile gerçekleşmiyor. O para karşılığında da şehirde yeterli hizmet ve yatırım yapılmıyor.

Bugün şehri Büyükşehir Belediye Başkanı yönetiyor. Siz Büyükşehir Belediye Başkanı olsanız ne yapardınız?

Şehrin büyümesi ve gelişmesi yönünde bir politika izlerdim. Şehrin yüksek teknolojiyi kullanmasını, yeni imar alanları açılmasını teşvik ederim. Yeni firmaların şehre gelmesi için onlara bedelsiz imar alanları sunar, işlerini kolaylaştıracak altyapıyı sunardım. Hükümete yeni projeler sunarak dönüşümü gerçekleştirirdim. 8 mahalledeki imar çalışmasının sadece makette kalmayarak gerçekleşmesini sağlardım. Hükümetle işbirliği yaparak işlerimi yürütürdüm. Belediyelerin hükümetle işbirliği yapmaya ihtiyaçları var. Şehri imar olarak yenilerdim. Şehri geniş bir alanda konumlandırırdım.

2014 seçimlerinde AK Parti iki merkez ilçe ve Büyükşehir Belediyesini kaybetti. Sizce yapılan en önemli hata neydi? 2019 seçimlerinde hangi hatalardan ders çıkarılacak?

Bizim bundan sonra izleyeceğimiz kriteri açıklayarak bu soruyu yanıtlayacağım. Biz bundan sonra partimizin menfaati için, partimizin başarılı olması için nasıl hareket etmemiz gerekiyorsa o ilke doğrultusunda hareket edeceğiz. Asla ve kat’a şahsi hareket etmeyeceğiz. Şahsi düşünmeyeceğiz. Partinin menfaatleri bizim menfaatlerimizin çok çok ötesinde olduğu ilkesi ile hareket edeceğiz.

Parti olarak kongre süreci geçiriyorsunuz. Bu süreçten söz eder misiniz?

Türkiye’de ilk ilçe kongresini yapan şehirlerden biriyiz. İlçe kongrelerimizde Alpu, Mahmudiye ve Çifteler olmak üzere 3 ilçe başkanımız değişti. Yönetimlerde değişiklikler yaptık. Siyaset bayrak yarışıdır, kimse koltuklarda kalıcı değil. Biz de kalıcı değiliz. Bu kongre sürecinde ilçe başkanlığı görevini alan arkadaşlarımız bizim 2019 seçimlerimizi yürütecek, o sorumluluğu alabilecek kişiler. Kongrelerimiz birlik beraberlik ve şenlik havasında tamamlandı. Böyle olduğu için de bir il başkanı olarak çok mutluyum. Benim temel hedefim ve mutluluğum budur. Ben siyaseten bir beklenti içinde olmadığımı her zaman dile getiriyorum. Benim beklentim bu kongrelerin coşkuyla yapılmasını sağlamaktı. Bunu gerçekleştirdiğimiz için mutluyum. Partim başarılı olursa ben mutluyum. Partimizin il kongreleri ise 19 Kasım ile 25 Şubat arasında gerçekleşecek. Bu tarihler arasında da Eskişehir İl Kongremizi yapacağız.

“DİĞER İLLER 1 ÇALIŞIYORSA, BİZ 10 ÇALIŞACAĞIZ”

2019 seçimlerinde hedef nedir?

2019’da iki tane seçim var. Bunların biri yerel seçimler. Biz yerelde muhalefetteyiz. Bizim çok çalışmamız, çok gayret etmemiz lazım. Belediyelerin yapmadıklarını vatandaşımıza anlatmamız şart. Mahalle birimleri, ilçe başkanları ve il başkanı olarak teker teker insanlara bu sıkıntıları, sorunları anlatmamız, göstermemiz gerekiyor. Sorunların nasıl çözülmesi gerektiğini birebir anlatmamız gerekiyor. Kapı kapı bunları anlatarak insanları ikna etmemiz şart. Eskişehir’de artık yeni bir dönemin başlaması gerekiyor. 20 yıllık süreç içerisinde mevcut belediyelerin ne yaptığını, ne yapamadığını, bundan sonra ne yapamayacağını biliyoruz. Şehirde yapılacak çok iş var. Şehrin yeniden dönüşmesi, gelişmesi, büyümesi, diğer illerle rekabet eder bir konuma gelmesi lazım.

Bizim özellikle çok çalışmamız gerekiyor. Çünkü merkezde bir belediyemiz yok. Belediye başkanımız olsa o çalışmalarını anlatır, bir seçim çalışması yürütür, bizim yükümüzü alır. Ama şu anda yük tamamen bizim üzerimizde. Yerel seçimlerde de genel seçimlerde de teşkilat olarak tüm yük bizim üzerimizde olacak. Bunun bilincindeyiz. Diğer şehirler 1 çalışıyorsa, bizim 10 çalışmamız lazım. 2019 seçimlerinde AK Parti’yi 1. çıkarmamız lazım.

 

“EŞİM İL BAŞKANI OLMAMAM İÇİN DUA ETMİŞTİ”

Dündar Ünlü iş hayatında nasıl biridir?

Mesleğe çırak olarak 1990 yılında hiçbir şey bilmeden başladım. Bu zamana kadar işimi her zaman severek yaptım. Şu anda mesaimin tamamını siyasete harcıyorum. İş hayatına çok fazla mesai harcayamıyorum. Yanımda çalışan arkadaşlarım işi en iyi şekilde yürütüyorlar. Öncelikle onlara ayrıca teşekkür ediyorum. İş hayatımda çok disiplinliyimdir. En ince ayrıntısına kadar işi takip ederim. Bizim işimiz çok risklidir. Yapacağımız en ufak hata mükellefe ceza olarak döner. Bu da para cezasıdır. İnsanların en hassas olduğu noktalardan biri paradır. Ve biz insanların bu konudaki işleri yürütüyoruz. Sıfır hata ile işin yürütülmesi ilkesi ile hareket ederim. Her sabah ofisime uğrarım ofise geldiğimde çalışanlarımız ile sohbet eder, işle ilgili genel bilgileri alırım. Siyasi hayattaki Dündar Ünlü ile iş hayatındaki Dündar Ünlü arasında pek fark yoktur iş ciddiyeti ve disiplini benim için olmazsa olmazlardandır.

Biraz da aile hayatınızdan söz edelim istiyorum.

Eşimle mutlu bir evliliğimiz var. Siyasette bu kadar aktif değilken her akşam 6’da akşam yemeğinde olurduk. Evde zaman geçirmeyi seven biriydim. Siyasetteki yoğunlukla birlikte eşime çok fazla zaman ayıramıyorum. Siyasetle birlikte bu düzenimiz kalmadı. Artık 24 saati bir bütün olarak yaşıyoruz. Sabah evden çıkıyorum, akşam eve dönüş saatim belli değil. Bu saat 9 da olabiliyor, 1 de olabiliyor, 2 de olabiliyor. Eşime çok fazla zaman ayıramıyorum. Ben il başkanlığı mülakatlarına gittiğimde eşim bana “İnşallah il başkanı olmazsın” diye dua etmişti. İl başkanı olduğum için üzülmüştü. Şu anda da ona vakit ayıramıyor olmamdan dolayı şikayetçi. Bu kongre sürecinde metal yorgunluk söylemleri çıktığında, eşim bana “İnşallah sende de mental yorgunluk vardır. Bu görevin burada sona erer” demişti.

Tabi ki bir dava için bize bu görev verildi. Bu görevi en iyi şekilde yapmamız lazım. Bu görevi bir vatan borcu gibi görüyorum. Bunun için bir fedakarlık yapıyoruz. Bunun bilincinde olarak zorluklara ikimiz de katlanıyoruz. Bulunduğumuz görevi layığı ile yaparsak ve bu görevi bitirdiğimizde ‘ben bu işi layığı ile yaptım’ diyebilirsek bu bizim için en büyük ödül ve mutluluktur.

“İL BAŞKANLIĞI GÖREVİMİN, KİŞİSEL GELİŞMİMDE ÇOK BÜYÜK KATKISI OLDU”

Siyasetin sizi etkilediğini ve değiştirdiğini düşünüyor musunuz?

Özellikle son 3 yılda yaptığım il başkanlığı dönemim, benim hayatıma çok büyük etki etti. Olaylar karşısında nasıl davranmam gerektiğini, soğukkanlı olabilmeyi, olayları iyi analiz etmeyi, sağlıklı düşünce ile karar vermeyi, kararları hızlı ve doğru alabilmeyi bu süreçte öğrendim. İl başkanlığı görevimin, kişiliğimin gelişmesinde çok büyük katkısı oldu. Bu görevimim, kişisel gelişimimde ve bundan sonraki hayatımda çok büyük kazanımlar edindiğimi düşünüyorum.

Eskişehir’de en sevdiğiniz yer neresi? En çok nerede vakit geçirmeyi seviyorsunuz?

Ben en çok Taşbaşı bölgesini ve Reşadiye Cami’nin karşısındaki esnafların olduğu sokakları seviyorum. Hiç alışveriş yapmadan da o dükkanların aralarında, o sokaklarda dolaşmak benim en keyif aldığım şeydir.

Son olarak ilgi alanlarınızdan söz eder misiniz? Hobileriniz, koleksiyonlarınız, ilgi alanlarınız nedir?

Kalemlere çok ilgim var. Buna koleksiyon demiyorum çünkü aldığım her kalemi kullanırım. Her gün partide veya işyerinde değişik kalemler kullanmayı severim. Mürekkebi bittiğinde mürekkep doldururum. Kalemlerime turuncu, mor, yeşil gibi renklerde mürekkep koyarım. Kurşun kalemleri ve renkli tükenmez kalemleri yine çok severim. Kırtasiyede gezmeyi ilgimi çeken değişik renk ve desenlerde kalemleri almayı çok seviyorum. Kalemlerim masamda durduğunda ve onları kullandığımda bana keyif veriyor.

Eski plaklara özel bir ilgim var. Özellikle o dönemde çıkmış plakları almayı, dinlemeyi seviyorum. Zaman buldukça bu plakları dinlerim. Gençlik yıllarımda aldığım kasetleri hep muhafaza ettim. 150’ye yakın kasetim var. 1988 yıllarına ait kasetlerim var. Bunları bir şekilde dizayn edip değerlendirmeyi düşünüyorum. Sahaflarda gezmeyi çok severim. Geçmiş yıllarda çıkmış romanların ilk baskılarını almayı, o romanı o baskıdan tekrar okumayı seviyorum. Şiir, kitap ve edebiyat dergilerini  takip ederim. Kendimi bildim bileli güvercin besliyorum. 60 tane güvercinim var. Aileme ve işime olduğu gibi, güvercinlerime de zaman ayıramıyorum. Akşamları eve gittiğimde ışıklarını yakıp mutlaka onlara bakarım. Onların hasta olması beni çok üzer. Sabahları evden çıkarken onlara bakmam ki eğer biri hasta olmuştur da moralim bozulur, aklım onda kalır diye... Güvercinlerimin bende yeri her zaman çok özeldir. Onları uçurmak, bahçede gezdirmek, banyo yaptırmak beni mutlu eden şeylerdir.

Editör: TE Bilişim