CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Akın Sallarel ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide, kendisine Odunpazarı Kazım Kurt ile ilgili yöneltilen eleştirileri içtenlikle yanıtladı.

Siyasete nasıl girdiğinizi ve siyasetteki ilk yıllarınızı anlatır mısınız?

Ben aslında siyasetin hep içinde olan, siyasetin içinde büyümüş biriyim. Dedemden gelen alışkanlık, bir gelenek siyaset benim için. Cumhuriyet Halk Partisi’ne olan sevgim çocukluk yaşlarımda başladı.Şu anda nasıl her mahallenin bir mahalle sorumlusu varsa o zamanlar da bucaklar varmış. Dedem 12-13 tane bucağın parti sorumsuymuş. Köylere siyaset yapmaya at arabası ile gidiyormuş. Çok zor şartlarda, olanaksızlıklar içinde siyaset yapıyorlarmış. O kadar çok hikayesi var ki anlatmayı çok seviyor.

“SİYASETE GİRMEDEN ÖNCE TOKALAŞMIŞLIĞIM BİLE YOKTU”

Ben de kimsenin ‘sen git CHP’ye üye ol’ demesiyle değil de kendi irademle basit bir üye olarak siyasete ilk adımımı 2007 yılında atmış oldum. O dönem Erdal Çakıcıer Odunpazarı İlçe Başkanıydı. Ben siyasete girdiğimde ne Kazım Kurt’u tanıyordum ne Erman Gölet’i ne de Erdal Çakıcıer’i. Hiçbiri ile tokalaşmışlığım bile yoktu. Hepsini partiye girdikten sonra tanıdım. Kendi kendime gidip üye olunca bana ‘sen kimsin, nereden geliyorsun’ diye sordular. Oturduk, sohbet ettik. İstekli olduğumu, bir şeyler yapmak istediğimi gördüler. Beni hemen delege yaptılar. Sonra beni Vişnelik Mahallesi temsilcisi yaptılar. Vişnelik gibi CHP’nin kalesi olan bir mahallede temsilci olmak çok önemliydi. Partiye gelen bildirileri, partinin gazetelerini tek tek kapı kapı gezerek dağıtıyordum. Yerel seçim döneminde yine mahalle temsilcisiydim. Kazım Bey’in Büyükdere’deki seçim bürosuna gidip geliyordum. Broşürleri alıyordum, dağıtıyordum. 71 Evler, Büyükdere, Akarbaşı gibi bütün mahallelere gidiyordum. Sürekli alandaydım.

“HER BELEDİYE BAŞKANI İLÇE BAŞKANIN KİM OLACAĞINA KARIŞIR”

İlçe başkanı olmanızda kim etkili oldu?

Yerel seçimden sonra Odunpazarı’nda bir kemik ekip oluştu. Bana bu teklifi de o ekip söyledi. Hep Kazım Kurt deniyor ya, tabi ki bir önderliği var. Tabi ki Odunpazarı’nda Kazım Kurt önder. Tepebaşında da Ahmet Başkan önderdir. Diyorlar ya ‘Belediye Başkanı karışır mı” diye karışır… Her belediye başkanı ilçe başkanın kim olacağına karışır. Ben de belediye başkanı olsam karışırım.

Neden karışmalı peki?

Bir ilçe başkanı olarak herhangi bir mahalleye gittiğinde, belediyenin çalışmalarını daha önceden bilmen gerekiyor ki mahalle halkına anlatacaksın ya da gelebilecek soruları yanıtlayacaksın. Bir düğüne, bir derneğe, bir mahalleye, bir muhtara gittiğinde bir belediye başkanı ile ilçe başkanı beraber olmalı, uyum içinde olmalı. Uyumlu çalışacağı biri olsun ister. Bu işin doğasında var. ‘Ahmet Başkan karışmıyor, Kazım Başkan karışıyor’ deniliyor. Hayır, Ahmet Başkan da karışıyor. Karışması da doğaldır. Karıştı diye eleştirilmemesi gerekiyor.

Göreve geldikten itibaren neler yaptınız?

Benim ilk dönemim olmasına karşın, yönetimimiz çok tecrübeli idi. En büyük avantajım oydu. Çok güzel bir uyum vardı. Hiçbir sorun, hiçbir tartışma yaşanmadı. Bizim toplantılarımızdan basına hiçbir bilgi sızmadı. 85 mahallenin tamamını gezdik. Köylere 2-3 sefer gittik. 35 merkez mahallenin hepsine 2-3 sefer gittik. Muhtarlarla iyi iletişimler kurduk. Biz gittiğimiz her yeri fotoğraflayıp paylaşmıyoruz. Gittiğimiz cenazeden fotoğraf paylaşmıyoruz. Bu hoş bir durum değil. Cenaze töreninde tabutun önünde durmuşum bunun fotoğrafını çekip basına servis etmişim ya da sosyal medyada paylaşmak siyaset değil. Bu samimi değil. Düğüne gitmek, cenazeye gitmek parti etkinliği değil. Bu insani bir görev. İlçe başkanı geldiğinde vatandaş mutlu oluyor, onore oluyor. Bu bize ne oy kazandırır ne de oy kaybettirir.

Gezdiğimiz mahallelerde tabi ki belediye ile ilgili ufak tefek şikayetler oluyor. Ama en büyük şikayet iktidardan kaynaklı. Vatandaş, hükümetin yanlış yaptığı politikalardan şikayetçi. Bir işyerine gidiyorum ‘vergiye çalışıyorum’ diyor. Bir parkta emekli amcayla konuşuyorum, ‘emekli maaşım yetmiyor’ diyor. Kahveye gidiyorum ya bir tane taşeron işçi çıkıp ‘taşerona kadro sözü veriyorlar ama kadro yok’ diyorlar ya da yan masada bir genç ‘ben işsizim’ diyor. Bizimle ilgili asfalt istiyorlar, kaldırımım kötü diyorlar, çöpler toplanmıyor diyorlar. Bu şikayetleri anında belediyede ilgili müdürü arıyorum. Anında o sorun çözülüyor.

Yeni dönemde neler yapmayı hedefliyorsunuz?

Bir önceki dönem yaptığımız çalışmalarda neyi eksik yaptığımızı gördük. Neyi eksik söylüyoruz ya da davranış açısından, iletişim açısından nerede yanlış yapıyoruz bunu gördük. İlk dönem bu anlamda bizim için bir tecrübe oldu. Emek’te nasıl, Akarbaşı’nda nasıl, Vişnelik’te nasıl siyaset yapmamız gerektiğini gördük. Yeni dönemde aynı zamanda 2019 seçimlerine de hazırlanan ekip olacağız. Bunun için çeşitli çalışma yöntemleri geliştirdik. Bir örnek vereyim. Örneğin Büyükdere’de bizim oylarımız yüzde 70’lerde. Her sandıkta 330-340 seçmen var. Bir sandıkta oy kullananların 30-40 tanesi bizim parti üyemiz olsa, 200 tanesi CHP’ye oy verse, geriye o sandıkta 100 seçmen kalıyor. 100 seçmen de ortalama 30-35 haneye tekabül ediyor. İşte biz o mahallede o sandıkta oy veren 30-35 eve gideceğiz. Bu rakam her mahallede değişir. Büyükdere’de 30 ev olan sayı, Emek’te 80 haneye tekabül eder. Arifiye, Erenköy, Yenikent, 75. Yıl mahallelerinde biz buna başladık. Yarın seçim varmış gibi çalışmalara başladık. ,

“KAZIM BEYİ SAVUNMAK BENİM EN TEMEL GÖREVİM”

Parti içi demokrasiye inanıyor musunuz?

Ben şu an Odunpazarı İlçe Başkalığı görevimi demokrasi içinde yapıyorum. Benim işime karışan yok. Yılmaz Büyükerşen il başkanının, Kazım Kurt, Odunpazarı İlçe Başkanının işine karışıyor mu diye düşünülüyor. Karışmıyor, sadece oturup sohbet ediyoruz. Partinin geleceğini, ne yapmamız gerektiğini konuşuyoruz. Tepeden ‘sen şunu yap, sen bunu söyle, buraya git’ gibi bir konu yok. Böyle bir algı niye var? Hamamyolu tartışılıyor, ben bu konuda basın açıklaması yapında, ‘Kazım Kurt bu açıklamayı yaptırdı’ deniyor. Bu benim görevim, ben bu açıklamayı zaten yapmalıyım. Kazım Beyi, belediye başkanını savunmak benim en temel görevim.

AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan ile sık sık karşı karşıya geliyorsunuz. Bu konudan da söz edelim istiyorum. Neler söylemek istersiniz?

Volkan Doğan ile dışarıda görüştüğümüzde sarılıyoruz aslında. Oturup aynı sofrada yemek de yemişliğimiz var. Gerçekten ikimiz de sahadayız, sahada çalışıyoruz. Ama kendi tabanlarını ellerinde tutmak için eleştirinin dozunu kaçırıyorlar. Odunpazarı bölgesinde muhalefet olduğu için yapılan her işe muhalefet etmek istiyor. Bir önceki dönem Odunpazarı Belediyesini kaybetmeyi hazmedemedikleri için sürekli bir saldırı halindeler. Kazım Başkan, Burhan Bey’in yaptığı işlerin 2 katını 3 katını yaptı. Bunu reklamını çok fazla yapmıyor belki ama halk bu işleri görüyor.

HAMAMYOLU İÇİN TEK ŞİKAYET ‘BİR AN ÖNCE BİTSİN’

Hamamyolu Projesi hakkında neler söylemek istersiniz?

Hamamyolu projesini de sürekli eleştiriyorlar. Ama yapılanlar ortada. Ağaçlar kesildi diyorlar. Kesilen ağaçlar kurumuş 3-4 ağaç ve ortadaki çalı çırpıydı. Şimdi ıhlamur ağaçları dikilmeye başlandı. Taşlar döşendi, inşaat pisliği yavaş yavaş kalkıyor. Gerçekten daha geniş ve ferah bir alana girdiğinizi anlaşılıyor. Emekli amcalar teyzeler o oturaklara oturmaya, orada vakit geçirmeye başladılar. Esnafın şikayeti ‘bir an önce bitsin’ şeklinde. ‘Nasıl olmuş’ diye soruyorum, ‘Şu inşaatın pisliği kalksa, bir an önce bitse daha güzel olacak’ diyorlar. Hamamyolu’nda bulunan kişi sayısı artacak, akşamları ışıl ışıl olacak, ticaret canlanacak. Ben iddia ediyorum, Hamamyolu’ndaki çantacı, ayakkabıcı orada çay bahçesi, kafe işletmeye başlayacak. Konsepti değiştirecekler.

Son olarak siyasette hedefiniz nedir diye sormak istiyorum?

Gidebileceğim en yukarı noktalara gitmek isterim tabi ki. Bu benim tek başıma karar verebileceğim, yapabileceğim bir şey değil. Burada bir ekip var. Odunpazarı ekibi var. Mevcut milletvekillerimiz, mevcut belediye başkanlarımız var. İleride ne olur bilinmez. Ben CHP Odunpazarı İlçe Başkanı olmayı da hayal etmedim. İleride ne olur bilemem. Ama tabi ki güzel şeyler olsun isterim.

Editör: TE Bilişim