Çocuğunuzun arkadaşı olmayın, anne ve babası olun…

Uzman Klinik Psikolog Hilal Aktaş, ailelerin en çok zorlandığı dönemlerden biri olan ergenlik dönemine ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Ergenlik döneminde meydana gelen değişimler, yaşanılan sorunlar ve ailelerin çocuklarına yaklaşımlarına ilişkin çözüm yollarını anlatan Psikolog Aktaş, pek sorunun çözümüne de ışık tuttu.

Eğitiminizi nerde tamamladınız, sonrasında Eskişehir’de neler yaptınız?

1986 Belçika Brüksel doğumluyum. Brüksel Üniversitesi’nde psikoloji eğitimimi 2009 yılında tamamladım. Klinik psikoloji ve psikopatoloji çocuk ergen uzmanlık eğitimimi de yine aynı üniversitede tamamlayarak uzman klinik psikolog oldum. 2011-2012 yıllarında 1 sene İngiltere Oxford’da bulundum. Çocuk ve ergenlerle yapılan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, yaygın gelişimsel bozukluğu, video oyunları bağımlılığı gibi birtakım araştırmalarda aktif rol aldım. Belçika’dan Türkiye’ye Ekim 2012’de geldim, Acıbadem Eskişehir Hastanesi’nde 5 yıl uzman psikolog olarak çalıştıktan sonra kendi adımı taşıyan bir psikoloji ve psikoterapi merkezi açtım.

Çocuk ve ergen psikolojisi üzerine eğitim almış biri olarak, toplumun bu konuda yeteri kadar bilinçli olduğunu düşünüyor musunuz?

Anne babalarının ergen çocukları ile baş etmede yardıma gereksinim duydukları bilinmektedir. En önemli nokta da anne ve babalarının ergenlik dönemi ve özellikleriyle ilgili bilgi eksiklerinin hem anne babayı hem de genci üzecek iletişim biçimine neden olmaktadır. Öyle ki bazen aileler çocuklarında gördükleri davranışların bu dönemde görülebilecek davranışlardan olduğunu bilmedikleri için çocuklarıyla çatışmaktadırlar. Yani, ergenlik dönemi birçok aile için sıkıntılıdır. Çocukların, ebeveynin her söylediğini yaptığı, onlara şartsız bağlı kaldığı, söz dinlediği çocukluk dönemi sona ermiştir. Ebeveynler bunun farkına varmalıdır. Çocukları artık bağımsızlık ve özgürlük için taleplerde bulunmaya başlamıştır. Son derece doğal olan bu süreç, yanlış yaklaşımlarla hem aile hem de ergen için kâbusa dönüşebilmektedir. Ergenlik döneminde oluşacak problemler, bu dönemin özellikleri iyi kavrandığında rahatlıkla üstesinden geline bilinir. Bu nedenle ergenlik dönemi özelliklerinin bilinmesinde sağlıklı ebeveyn çocuk iletişimi ve çocuğun bu dönemi fırtınasız atlatması açısından yarar vardır.

Peki ergen nedir ve kaç yaş grubu çocuk ve kaç yaş grubu ergen olarak nitelendirilmektedir?

Ergenlik bir kimlik dönemidir. Kişi “ben kimim?” sorusuna cevaplar arar. İnsanın gelişim dönemlerinin en önemli süreçlerinden biridir. Ergenlik uzun bir dönemdir, genel olarak 11-21 yaşlar arasındaki çocukluktan yetişkinliğe geçilen dönemdir ve bu dönemde kişide bir takımfizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişmeler meydana gelir.

Ergenlik belirtileri nelerdir, bu belirtiler sonrası ailelere düşen görevler nelerdir?

Gençlik döneminin başlangıcı ortası ve son yıllarına ayrılan bu dönemlerin birbirinden farklı biyolojik psikolojik ve sosyal özellikler taşıdığı, her alt dönemin, tamamlanması gereken bazı özel görevleri olduğu kabul edilmektedir. Buluğ dönemi, yani püberte dediğimiz dönem, kızlarda ortalama 11-13, erkelerde ise 13–15 yaşlarına kadar olan dönemdir. Bu dönem fizyolojik değişikliklerin en yoğun olduğu dönemdir. Bu fizyolojik değişiklikler sırasında ergenin ilgisi kendi bedenine yönelmiş durumdadır, kişi bedenine karşı bir yabancılaşma hisseder. Bu süreçte sebepsiz öfke patlamaları, durup dururken ağlamalar, sinirlilik halleri sık görülen durumlardır.

Püberte döneminden sonra Orta dönem dediğimiz (13-15 yaşlarından 17 yaş civarına kadar olan) dönem gelir. Bu dönemde kişinin kendi bedenindeki değişikliklere uyumu artmıştır. Ergen yeni kimliği ile toplumdaki yerini aramaya başlamış, arkadaş gruplarının önemi artmıştır. Özerklik ihtiyacı üst seviyededir. Hem aileden uzaklaşma ve kendi bireyselliğini ispatlama, hem de onların sevgi ve desteğine büyük ihtiyaç duyduğu dönemdir. Bu da güçsüzlük duygularını beraberinde getirebilir.

Bu dönemde; ergen, ebeveyn ve diğer büyüklerden kopma durumundadır ve anne - babadan bağımsız olma çabası içindedir. Aile toplantılarına, ailece düzenlenen gezintilere katılmayı istemez. Bir yerlere zorunlu gidiyorsa da “bunlarla beraber değilim” dercesine geriden yürür. Bu kopuşlar, kendi bağımsızlığı ve kişiliğini bulma yolunda atılan adımlardır.

18,20-21 yaşları arasında ergenliğin artık son dönemi yaşanır. Fiziksel gelişimin tamamlandığı, ilişkilerde çatışmaların azaldığı, karar vermede zorlukların azaldığı ve kişisel olgunluğun arttığı bir dönemdir. Kişi kendi ilgi ve yeteneklerini tanımakta, kendi yolunu seçmek konusunda daha kararlı ve cesur davranabilmektedir. Yaşam değerleri ile ilgili sorgulamalar artmış, toplumsal konulara ilgi artmıştır. Genç, psikolojik bocalamalardan kurtulur. Hırçınlık yok olur. Anne-babayla daha önceki yıllarda çatışma söz konusu olan problemlere, yumuşak bir yaklaşım gösterir ve ilişkiler düzelir.

Genel olarak bu dönemde ailelere düşen görevler, büyüyen ve değişimde olan çocuklarına anlayışla ve sabırla yaklaşmak, iletişime açık olmak, çocuğun paylaştığı herhangi bir şeyi yargılamamak, kendileri gibi olmalarını beklememek, “bizim zamanımızda ergenlik yoktu” , ”bizim çocukluğumuzda…”, vs gibi karşılaştırmalar ve kıyaslamalar yapmamak oldukça önemlidir. Onun da düşünebilen ve kararlar alabilen ya da almayı öğrenmesi bir birey olduğunun farkına varmak, yaşayarak öğrenmesine fırsat vermek. Ebeveynler çocuklarının kararlarına saygı duymalı, ne onu ne de arkadaşlarını eleştirmemeli, ona akıl vermemeli. Uzun süren vaazlar da vermemeli. Ebeveynlere ters düşen bir durum olduğunda, bunları çocuklarına baskı kurmadan hatırlatmalılar.

Son olarak da aileleri en çok kızdıran da ergenlerin öfkeli oluşudur. Ergenler genelde kızgın olurlar ve bunun sebebini bazen kendileri bile bilmezler. Öfke patlaması yaşandığı sırada onunla konuşmaya çalışmak anlamsızdır.

Ergenlik çağı, ergenlerin arayış içinde olduğu bir dönem, bu dönemde gençlerin aslında aradıkları nedir?

Ergen bireyselleşme mücadelesi içindedir, çevresine, kurallara, özellikle de ailesine meydan okumaya başlar. Bağımsızlığını ilan etmeye çalışır. Ergenin bu dönemdeki beklentileri sosyal olarak kabul görme, aileden ve diğer insanlardan sevgi ve saygı bekleme, kendine saygı duyma, başarı isteği, bedenen güzel ve güçlü olma arzusu ve bağımsızlıktır fakat bağımsızlık ve aileden kopuş ergen tarafından arzulanmasına rağmen bu durum aynı zamanda sorumluluk da demektir ve ergen henüz yaptıklarının sorumluluğunu alma yeteneğine sahip değillerdir.

Neye sinirlenecekleri, neye nasıl tepki gösterecekleri, neyin hoşlarına gidip gitmeyeceği pek belli olmaz. Gün içinde herhangi bir saatte çok mutlu ve neşeliyken, günün başka bir saatinde oldukça mutsuz, bitkin olabilirler. Bu durumda ailenin çocuğu sorgulamaması ve baskıcı bir tutumla yaklaşmaması gerekir. Ergen çabuk üzülür, çabuk neşelenir, birden öfkelenebilir.

Ergen asi, isyankâr ve bencil olabilir, ailesini reddedebilir, arkadaşlarıyla özdeşleşmeye ve onlara benzemeye çalışabilir. Ergenin farklı ve ayrı kimlik geliştirebilme ihtiyacının sonucudur. Bu davranışları göstermemesi, farklı bir birey olma çabasına girmemiş olduğunu gösterir. Bu da gelişiminde sorun olduğunun belirtisidir.

Karşı cinsle ilgilenir, beğenilmek ister, yakışıklı ya da güzel olup olmadığını sorgular. Dış görüntüsü için aşırı hassas davranır. Genellikle kendilerini yorgun hissederler ve çalışmaya karşı bir isteksizlik vardır. Derslere karşı ilgileri azalmıştır.

Gergin ve mutsuz olan ergen kısa ve ters cevaplar verir. Bu yetişkinler tarafından kabalık olarak değerlendirilir. Oysa ergenler duygularını ifade etmekte zorlandıkları için ya da anlatmak istemedikleri için ters yanıtlar verirler. En çok kabalaştıkları an ise engellendiklerini düşündükleri andır. Haksızlığa uğradığını, istediğini anlatamadığında ya da dinlenilmediğini düşündüğü andır.

Ergenlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey mahremiyettir. Ergenin odasına ve özel yaşamına müdahale olarak algıladığı davranışlar da büyük tartışma yaratır. Odasına izinsiz girmeyin, kapısını kilitlemesine karşı çıkmayın, yalnız kalma isteğine saygı duyun. Özel hayatına kesinlikle saygı gösterin. Örneğin, kapısını vurmadan odasına girmeyin. Günlüğünü okumayın, cep telefonunu karıştırmayın. Ergen için sır önemlidir. Bazen ergen anne ya da babası ile bir sırrını paylaşabilir. Bunun amacı yetişkinin güvenirliliğini test etmektir. Eğer çocuğunuz sizinle küçücük bir sırrını paylaşıyorsa siz de bu sırrı kimseyle paylaşmayın.

Mutlu bir ergenlik için önerileriniz var mı?

Burada gençlerin arkadaşlık ilişkilerinden bahsedelim. Genç için arkadaş önemlidir. Ebeveynler çocuklarının seçim yapmaya zorlamamalılar. Ebeveynler çocuklarının arkadaşlarını ve onlarla olan ilişkilerini eleştirmemelidir. Unutulmamalıdır ki bu dönemde ergen için arkadaşları ailesinden daha önemlidir.

Bağımsızlaşma isteği ve sosyal çevreye ilgisinin artması nedeniyle daha fazla arkadaşlarıyla olmak, değişik yerlere gitmek, görmek, keşfetmek ve denemek ister. Bu sebeple alkol, sigara, madde kullanımı ilgilerini çeker. Yapılması gereken, çocuğun içine girdiği arkadaş çevresini sevip saymak ve onore etmektir. Aile ergen olan çocuğuna arkadaşları ile görüşmesini yasaklar ve onları eleştirirse, çocukları aileden uzaklaşabilir. Çocuk şeklen de girdiği arkadaş grubuna benzemeye çalışacaktır. Kıyafet tercihi, saç modeli, konuşma tarzı bile değişebilir. Ailenin kendi gençliğine, kendi görüşüne ters olsa bile bunlara aşırı tepki vermemesi gerekir. Arkadaş grubunun içinde olma, takdir edilme, sevilme, beğenilme isteği olumlu bir şekilde karşılandığında ergen mutlu olur. Aksi takdirde öfkelenir, kavga çıkarır.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Son yılların yeni modası haline gelen ve ebeveynler tarafından iyi bir şey olduğu sanılan “ben çocuğumla arkadaş gibiyim” yaklaşımı ile de çok karşılaşıyoruz. Bu, anne baba olarak yapılabilecek büyük bir yanlıştır çünkü gençlerin bir anneye ve bir babaya ihtiyacı vardır. Anne ve babasının onların arkadaşı olmasını beklemezler.

Ebeveynlerin çocukları ile arkadaş olması zaten mümkün değildir. Arkadaşlık eşit haklara sahip olmaktır ve bu ilişkide otorite figürü yoktur. Anne baba ve çocuk arasında yaş farkı olduğundan dolayı da çocuk sizi arkadaşı gibi göremez. Arkadaşları ile konuştuğu gibi sizinle konuşamaz, konuşsa da ebeveynler bunu kaldıramaz. Ebeveynlerin çocuklarıyla arkadaş olmaya çalışmaları yerine ona yeterli anne baba olmaya çalışmaları daha sağlıklı olacaktır. Çocuğa sevgi ve şefkat ile yaklaşmak, bunaltmadan koruyucu olmak, ihtiyaç duyduğunda anne ve babasına gidebilmesine ve onlarla yaşadığı herhangi bir sorunu paylaşabilmesi için yararlı olacaktır.

Ergen onun yanında olduğunuzu bilmek ister. Her ne kadar bağımsız, kendine yeten bir birey olma çabasında olsa da gerek duyduğunda ailesinin onun yanında olduğunu bilmek ister.

Bir insan kaç yaşında olursa olsun anne ve babasının kanatları altında kendini huzurlu ve güvende hisseder. Bu durumun kendisi bile farkında olmaz bazen. Özgürlük tutkusu, birey olma heyecanı, sanki anne babaya artık ihtiyacı kalmamış hissi verebilir ergene fakat içgüdüsel olarak geliştirdiği ve tatmin edilmeyi bekleyen duyguları da vardır, güvende hissetme, sahiplenilme, ait olma duygusu gibi.

Ergenlik döneminin bitmesine yakın (20 li yaşların başlarında) ebeveynler çocuklarıyla iki yetişkin birey olarak artık sohbet edebilirler. Arkadaş gibi olmasa da bu yaşlarda çocuklarıyla konuşmak, bir şeyler paylaşmak artık zor olmayacaktır.

Editör: TE Bilişim