Her yıl 26 Eylül, Dünya Doğum Kontrol Günü olarak anılmaktadır. Bu vesile ile “Kontrolsüz, birbirini takip eden doğumlar, çok sayıda çocuk sahibi olmak ve istenmeyen gebeliklerin kürtaj ile sonlandırılması anneye fiziksel ve psikolojik zarar verir. Bu nedenle doğum kontrol yöntemleri konusunda bilinçlenmek önemlidir.” diyen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ceren Yıldız Eren, doğum kontrol yöntemleri ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

1. İdeal bir korunma yöntemi nasıl olmalıdır?

İdeal doğum control yöntemi seçilirken dikkat edilecek en önemli husus eşlerin ikisinin de benimsediği bir yöntem olmasıdır. Gebeliği kesin olarak önleyen, sağlığa zarar vermeyen, uygulaması kolay olan, maliyeti düşük olan ve çiftlerin bu yöntemi kullanırken kendilerini rahat hissettikleri yöntem seçilmelidir.

2. Doğum kontrol yöntemini belirlerken hekime başvurulmalı mıdır?

Kesinlikle evet. Hekim uygun yöntem hakkında öykü, muayene ve tetkiklerle yardımcı olacaktır.

3. Doğum kontrol yöntemleri nelerdir?

Doğum kontrol hapları, rahim içi araç, aylık ve 3 aylık iğneler, tubal ligasyon, hormonal implantlar, bariyer yöntemler ve vaginal halka

4. Doğum kontrol hapı nedir?

Kombine doğum kontrol hapları günde bir kez alındığında gebeliği önleyen, östrojen ve progesteron hormonlarını içeren preparatlardır.

5. Doğum kontrol haplarını kullanırken nelere dikkat edilmeli?

·        İlaca adet kanamasının başlamasından sonra ilk yedi gün içinde başlanmalıdır.

·        İlaç her gün yaklaşık aynı saatte alınmalıdır.

·        Her sabah bir gün öncesinin ilacının alınıp alınmadığı kontrol edilmelidir.

·        Doğum kontrol hapı kullanırken alınan diğer ilaçlar doktora danışılmalıdır.

·        Doğum kontrol hapı kullanırken mümkünse sigara içilmemelidir.

·        Her yıl jinekolojik muayene, smear incelemesi (rahim ağzından alınan sürüntü örneğinin patolojik incelemesi) ve meme muayenesi yapılmalıdır.

6. Acil doğum kontrolü ne demektir?

Doğum kontrolü olmadan gerçekleşen cinsel ilişkiyi takiben uygulanan doğum kontrol yöntemidir. Cinsel ilişki sonrası ilk 72 saat içinde yüksek doz kombine doğum kontrol hapları veya yüksek doz progestin içeren hapların alınması ile gebeliğin gerçekleşmesi önlenir. İlacın ikinci dozu ilişki sonrası alınan ilk dozdan 12 saat sonra alınmalıdır. Bu yöntemlerin koruyuculuğu %75 olarak saptanmıştır.

7. Hormon enjeksiyonlarının avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Hormon enjeksiyonları kullanımı kolay, güvenilir, etkin ve östrojen hormonuna bağlı yan etkilerin görülmediği doğum kontrol yöntemidir. Bu enjeksiyonlar, adet düzensizliklerine, kilo alınmasına ve psikolojik gerginliğe yol açabilir. İstenildiğinde bırakılamaması da bu yöntemin bir diğer dezavantajıdır.

8. Rahim içi aracın avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Rahim içi araç takıldığı andan itibaren gebeliği önler ve 10 yıla kadar koruma sağlar. İstendiğinde hemen çıkartılabilen rahim içi araçlar yenisi ile değiştirilebilir, çıkartıldıktan hemen sonra gebe kalınabilir. Rahim içi araçlar cinsel ilişkiyi ve emzirmeyi etkilemez, ekonomiktir ve yan etkisi azdır.

Rahim içi araç kullananlarda kasık ağrısı, vajinal akıntı, ara kanamalar görülebilir. Adet kanamalarının miktarı artar ve kanama uzun sürebilir. Adet ağrıları şiddetlenebilir.Uygulaması ve çıkartılması ağrılı olabilir. Cinsel temas yoluyla bulaşan enfeksiyonları önlemez. Üreme organlarında enfeksiyon görülme sıklığı artar.

9. Doğum sonrası hangi doğum kontrol yöntemi kullanılmalıdır?

Bebeğini emzirmeyen anneler doğum kontrol hapı kullanabilir. Bebeğini emziren anneler ilk aydan itibaren düşük doz progestin içeren doğum kontrol hapları kullanabilir. 6 aylık dönemden sonra tüm doğum kontrol hapları kullanılabilir. Rahim içi araç doğumdan 40 gün sonra takılabilir. Prezervatif loğusalık döneminden sonra ilk cinsel ilişkiden itibaren kullanılabilir. Daha fazla çocuk istemeyen çiftler cerrahi sterilizasyon yöntemlerini tercih edebilir.

10. Emziren kadınların gebe kalmadığı düşüncesi doğru mudur?

Emziren kadınlarda süt hormonu olarak bilinen prolaktin düzeyi yükselir. Bu hormon ovulasyonu (yumurtlamayı) baskılayarak doğum kontrolünü sağlar ve yeni doğum yapmış anneyi gebelikten korur. Emzirme süreklilik kazanmadığında veya emzirmeye rağmen kan prolaktin düzeyi düştüğünde yumurtlama ve gebelik gerçekleşir. Emzirmenin koruyuculuğuna güvenilmez ve doğum kontrol yöntemi olarak önerilmez.

Editör: TE Bilişim