Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nilgün Yıldırım, Glokom Haftası sebebiyle bir mesaj yayımladı. 

Yayımladığı mesajında geri dönüşümsüz körlük nedenleri arasında glokomun dünyada birinci sırada yer aldığını ve görme ile ilgili tüm bilgiyi beyine ileten göz sinirinin kronik, ilerleyici bir grup hastalığı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yıldırım, “Hastalık ilerleyip görme etkileninceye kadar bir uyarı vermez ve oluşan hasar geriye döndürülemez. Bu nedenle glokomda erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Glokom konusunda farkındalığı arttırmak ve toplumu bilgilendirmek üzere mart ayının ikinci haftası tüm dünyada glokom haftası olarak kabul edilmiştir. Bu yılki Dünya Glokom Haftası etkinlikleri 11-17 Mart tarihleri arasında yapılacaktır. Tüm dünyada glokom hastalığından etkilenen kişi sayısı 2010 yılında 60.5 milyon olarak hesaplanmış olup bu hastaların yaklaşık 4.5 milyonunun glokom nedeni ile görme yetisini kaybettiği tespit edilmiştir. 2020 yılında ise glokomdan etkilenen kişi sayısının 79.6 milyona çıkacağı ve bu hastaların 11.2 milyonunun glokom nedeniyle görme yetisi kaybı yaşayacağı tahmin edilmiştir. Yapılan çalışmalar gelişmiş ülkelerde glokom hastalarının yüzde 50’sinin, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 90’ının hasta olduğunun farkında olmadığını göstermiştir. Bu nedenle düzenli olarak göz tansiyonun ölçüldüğü ve göz sinirinin incelendiği tam bir göz muayenesi yapılması glokom tanısının konulması açısından önemlidir” diye belirtti. 

"Özellikle ailesinde glokom olan kişilerin 10 kat daha risk altında" 
Birden fazla glokom tipinin olduğunu aktaran Yıldırım, “Çeşitli glokom tipleri bulunmaktadır. Bunlar; doğuştan ve çocukluk dönemine ait konjenital ve jüvenil glokom, hiçbir bilinen nedene bağlı olmadan gelişen primer glokom ve bir göz veya sistemik hastalığa ikincil olarak gelişen sekonder glokomlardır. Sıklıkla 40 yaş üzerinde beyaz ve Afrika kökenlilerde daha sık görülen primer açık açılı glokomda; ileri yaş, göz içi basınç yüksekliği, aile öyküsü, miyopi, ırk, sistemik hipertansiyon/hipotansiyon ve psödoeksfoliasyon varlığı önemli risk faktörleridir. Özellikle ailesinde glokom olan kişilerin 10 kat daha risk altında olduğu konusu son yıllarda üzerinde dikkatle durulan bir konu olup, bu yılki glokom haftasının öne çıkan temasıdır. Primer glokomlar içinde ağrı ve ani görme azlığı ile acil tedavi gerektiren kapalı açılı glokom daha çok 60 yaş üzerinde görülmekle birlikte Asya ülkelerinde daha erken yaşta ve sık karşılaşılan en önemli glokom tipidir” açıklamalarında bulundu. 

"İlaçların düzgün ve zamanında kullanması çok önemlidir" 
Glokom oluşmasını engellemenin mümkün olmadığını ifade eden Yıldırım mesajına şu şekilde devam etti: 
“Ancak erken tanı ile göz siniri hasarının engellenmesi ve görmenin korunması sağlanabilir. Glokom tedavisinde göz tansiyonunun düşürülmesi için göz damlası, lazer tedavisi ve cerrahi uygulama yapılabilir. Glokomda düzenli olarak göz muayenesi ve gerekli testlerin yapılması, ilaçların düzgün ve zamanında kullanması çok önemlidir. Bu önemli hastalık konusunda toplumda farkındalık oluşturulması amacıyla her yıl Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Kliniği önderliğinde halkı bilgilendirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu yıl 13 Mart 2018 tarihinde hastane poliklinik girişine kurulacak olan cihazlar ile hastanemizi ziyaret eden tüm ziyaretçilerimizin göz içi basınç ölçümleri yapılarak glokom hastalığı konusunda bilgilendirilecektir." 
(BRK-KA-Y) 

Editör: TE Bilişim