Halk arasında kalın bağırsak olarak bilinen kolon ve rektum kanserleri en fazla görülen kanser türleri arasında yer alıyor. Erken tanı, medikal ve cerrahi tedavilerde yaşanan gelişmelerin ölüm oranını azalttığına dikkat çeken uzmanlar, 50 yaşından sonra görülme sıklığı artan kanserde düzensiz yaşam, alkol ve sigara kullanımının önemli risk faktörleri arasında sayıldığını vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Şerafettin Özer, kolon ve rektum kanserlerinin sindirim sisteminin en fazla kanser görülen yeri olduğuna dikkat çekti.

Amerika’da yılda 140 bin yeni tanı konulduğunu ve yılda 50 binden fazla hastanın bu sebeple yaşamını yitirdiğini belirten Op. Dr. Şerafettin Özer, bu nedenle kolorektal kanserin üçüncü ölümcül kanser olduğunu ifade etti.

Erken tanı, medikal ve cerrahi tedavilerdeki gelişmelerin son yıllarda kolorektal kanserlerde görülen ölüm oranını azalttığına dikkat çeken Op. Dr. Şerafettin Özer, “Erken tanı için uygun hedef populasyonu belirlemek ve tarama yapmak için kanser geliştirme risk faktörlerini belirlemek esastır” diye konuştu.

Kalın bağırsak kanserinin nedenleri arasında birçok faktörün rolü olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Şerafettin Özer, bu faktörlerle ilgili şu bilgileri verdi:

Yaş: Yaş faktörü kolorektal kanser için başat risk faktörüdür, görülme sıklığı 50 yaşından sonra giderek artar. Olguların yüzde 90’ından fazlası 50 yaş üzeridir. Bununla beraber kolorektal kanser herhangi bir yaşta görülebilir.

Ailesel etkenler: Kolorektal kanserlerin yüzde 80’i kendiliğinden gelişirken, yüzde 20’sinde bilinen ailesel kolorektal kanser vardır.

Çevre ve diyet: Doymuş ya da doymamış yağdan zengin diyetler (hayvansal yağ tüketimi), riski artırıyor. Zeytinyağı, balık yağı, hindistan cevizi yağı gibi oleik asitten zengin diyetler riski artırmaz. Sebze liflerinden zengin diyetler, kalsiyum, selenium, A, C, E vitaminleri ve karotenoidler, bitki fenolü tüketilmesi kolorektal kanser riskini azaltır. Alkol alımı, obezite ve düzensiz fiziksel aktivitenin olduğu ya da fiziksel aktivitenin olmadığı bir yaşam tarzı riski arttırır.

İnflamatuar barsak hastalıkları: Uzun süredir inflamatuar barsak hastalıklarına bağlı koliti olan hastalar kolorektal kanser açısından artmış riske sahiptir.

Sigara içmek: Sigara içmek (özellikle 35 yıldan fazla) idrar yolunun kolona bağlandığı hastalar, akromegali, pelvik radyoterapi( prostat kanserinin radyoterapi ile tedavisi v.b) kolorektal kanseri riskini artıran faktörlerdir.

Ailesel varlık, 50 yaş üzeri olma, düzensiz yaşam biçimi, alkol sigara kullanımı, hayvansal gıda diyet alışkanlığı, bölgesel radyoterapi görme, obezite, iltihabi barsak hastalığı bulunması gibi risk faktörleri bulunmaktadır.

Barsak alışkanlığı değişikliğine ve kilo kaybına dikkat

Barsak alışkanlığı değişikliği (ishal ya da kabızlık), rektal kanama, siyah renkli yumuşak dışkılama, beklenmeyen anemi( kan azlığı) ve kilo kaybı gibi bulgular görüldüğünde kolorektal kanserin akla gelmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Şerafettin Özer, “Bu bulgular görüldüğünde kolonoskopi ve rektoskopi gibi incelemeler ve tetkikler yapılmalı, erken tanı sağlanmalıdır” uyarısında bulundu.

Op. Dr. Şerafettin Özer, sözlerine şöyle tamamladı: “Bu belirtiler olmasa bile risk faktörü taşıyan kişilerin 40 yaşından sonra kolonoskopi yaptırmaları özellikle tavsiye edilir. Erken tanı sonrası tedavi ile ilgili kısa sürede gerekli planlama, ilgili branşlarla da görüşülerek yapılmaktadır. Genel Cerrahi Kliniğimizce yetkin uzmanlarımız, gelişmiş teknolojik imkânlarımızla gerekli cerrahi tedavi yapma imkânı bulunmaktadır.”

                    

Editör: TE Bilişim