Migren ağrıları hakkında uyarılarda bulunan Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Arzu Aldemir, “Migren tedavisinde günümüzde yaygınlaşan botoks ve henüz ülkemizde olmayan migren aşısı gibi uygulamalar, bu kronik sorunda hastalara yeni tedavi olanakları sunuyor” dedi.

Migren, şiddetli ve tek taraflı bir baş ağrısına eşlik eden çeşitli semptomlarla kendini gösteren kompleks bir hastalık olarak tanımlanıyor. Bulantı, kusma, ışık, ses ve koku hassasiyeti, görmede bozukluk ve duyusal bozukluklar gibi belirtiler kişiden kişiye hatta her ağrı atağında bile değişebiliyor. Migren ağrılarının tam bir tedavisinin olmadığını fakat çeşitli yöntemlerle hastaların yaşam kalitelerinin iyileştirildiğini belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Arzu Aldemir, “Özellikle auralı migren hastalarının felç geçirme ve kalp damar hastalıklarına yakalanma riskinin ortalamadan daha fazla olduğu görülüyor. Migren hastalarında sıklıkla kaygı bozukluğu, depresyon, huzursuz bacak sendromu, obezite ve uyku bozuklukları izlenir. Tüm bu sorunların oluşmaması için migren hastalarının hekime başvurmaları çok önemli. Migren tedavisinde ise günümüzde yaygınlaşan botoks ve henüz ülkemizde olmayan migren aşısı gibi uygulamalar bu kronik sorunda hastalara yeni tedavi olanakları sunuyor” şeklinde konuştu.

Kadınlarda üç kat daha fazla

Migren türleri hakkında bilgiler aktaran Dr. Arzu Aldemir, bu hastalığın kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazla görüldüğünü söyledi. Aldemir, “Bu farkın kadınların hormonal döngüsünden kaynaklandığı düşünülüyor. Kadınların adet döneminde migren ataklarının sıklaşması da hormonların etkisine işaret ediyor. Migrenin en sık rastlanan türleri ‘auralı ve aurasız’ olmak üzere ikiye ayrılıyor. Auralı migrende, baş ağrısından hemen önce veya ağrıyla beraber ortaya çıkan, 1 saati aşmayan, sıklıkla görme bozukluğu (zig zag çizgiler, bulanıklık, objeleri daha büyük görme, parlak ışıklar) bazen de uyuşma yaşanıyor. Tüm migren hastalarının yüzde 10’unda auralı migren izlenir. Aurasız migren tipinde ise baş ağrısıyla birlikte bulantı, kusma, ışık, ses ve kokuya karşı hassasiyet yaşanıyor” ifadelerini kullandı.

Tetikleyen etmenlere dikkat

Migrenin çok yaygın görülmesine rağmen tam nedeninin belli olmadığını ifade eden Dr. Arzu Aldemir, migreni tetikleyen nedenler hakkında şunları aktarıyor:

“Günlük rutinin dışına çıkma, stres, uykusuzluk ya da aşırı uyku gibi bozukluklar, mevsim geçişleri, basınç değişiklikleri yani deniz seviyesinden çok yükseğe çıkmak ya da çok aşağıya inmek, kadınların regl dönemi, yetersiz su tüketimi migreni tetikleyen nedenler arasında görülüyor. Ayrıca obezite ve fermente gıdalar olarak tanımladığımız yıllanmış peynir, turşu ya da şarap da migrene yol açabiliyor. Düzenli egzersiz migren ataklarını azaltırken ağır egzersiz de migrene sebep olabiliyor.”

Ağrı kesiciler de yeterli gelmiyor

Migrenli hastaların tedavilerinin bir nöroloji uzmanıyla planlanması büyük önem taşıyor. 24 saatten daha uzun süren ve ağrı kesicilerin etki etmediği migren atakları yaşayanların koruyucu tedaviyi en az 6 ay uygulaması gerektiğini vurgulayan Dr. Arzu Aldemir, “Migren ağrısının başlamasını engellemeye yönelik bu tedavide hasta birkaç ay süre ile düzenli olarak ilaç kullanıyor. İlaçlar da hastanın migren tetikleyicilerine, başka sağlık sorunları olup olmadığına göre seçiliyor. Bu tedavi ile ağrı sıklığını ve şiddetini azaltmak hedefleniyor” diye konuştu.

Migren botoksu 3 ay ara ile uygulanıyor

Sürekli baş ağrısı yaşayan ve ilaçlara yanıt vermeyen hastalar için “Migren Botoksu” tedavisinin uygun olduğunu kaydeden Nöroloji Uzmanı Dr. Arzu Aldemir, “Migren botoksu en az 2-3 defa, 3 ay ara ile uygulanır. Kozmetik amaçlı kullanılan botokstan farklıdır. Baş çevresinde 31 ayrı noktaya enjekte edilir. Hamilelik döneminin ilk üç ayı dışında, hastalara önerilebilecek çeşitli ilaçlar ile gebe dahi olsanız ağrı çekmek zorunda değilsiniz” dedi.

Bu belirtiler varsa doktora başvurun

Doktora başvurulması gereken durumlar hakkında tavsiyelerde bulunan Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Arzu Aldemir, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Hayatınızın en şiddetli ağrısını yaşıyorsanız. Öksürmek, gülmek, ıkınmakla ortaya çıkan baş ağrınız varsa, 10 yaşın altında veya 50 yaşın üzerindeyseniz, ağrınızın eskisine göre şiddeti veya şekli değiştiyse, gece sizi uykudan uyandıran baş ağrılarınız varsa, cinsel ilişki veya egzersiz sırasında ortaya çıkan baş ağrınız varsa nöroloji uzmanına başvurmanız gerekiyor.”

Editör: TE Bilişim