Günümüzde dünya genelinde görülen en büyük sağlık problemlerinden biri olan obezite, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önem sırasında ilk sıralarda yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; dünyada 600 milyon obezite hastası bulunuyor ve dünya genelinde aşırı kilolu kişilerin sayısının 1 milyar 900 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda obezitenin gençleri de etkileyen önemli bir sorun olduğunun altını çizen Genel Cerrah Prof. Dr. Halil Alış, obezite ameliyatının sadece şişmanlık için değil metabolik hastalıklar olarak tanımlanan şeker hastalığı (diabet) için de yapılmaya başlandığını ve ameliyat sonrasında beslenmenin kritik olduğunu söyledi.

Bilindiği üzere son zamanlarda yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de obez kişi sayısı giderek artış gösteriyor. Obezite yalnız kendi varlığı ile ilgili değil, Tip-2 diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, kanser, depresyon, kısırlık ve benzeri ilişkilendirilen hastalıkların yanı sıra sosyal yaşamı da olumsuz olarak etkileyen önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak ön plana çıkıyor.

“Tedavisi son derece güç ve karmaşık”       

Türkiye’de kadınların ortalama yüzde 20,9’unun erkeklerin ise yüzde 13,7’ünün toplamda ise Türkiye’de obezite oranının yüzde 17 olduğunun altını çizen Genel Cerrah Prof. Dr. Halil Alış, obezitenin yol açtığı hastalıklarla birlikte birçok kronik hastalıkla da yakından ilişkisi olduğunu söyledi. Alış, “Şişmanlığın tedavisinde şu an tedavi yöntemleri arasında en etkili yöntemler, cerrahi yöntemlerdir. Ameliyatları yapma sebebimiz, beklenen yaşam süresini uzatmaktır; çünkü bilindiği üzere şişmanlığa bağlı birçok hastalık, hastaların yaşam kalitesini düşürmekte ve beklenen yaşam süresini kısaltmaktadır. Vücut Kitle Endeksi 40 ve üzeri olan veya Vücut Kitle Endeki 35 ve üzeri olup yandaş hastalığı olan 18-65 yaş arası hastalara bariatrik-metabolik cerrahiyi öneriyoruz.

Prof. Dr. Halil Alış:  Günümüzde şeker hastaları için bu ameliyatları yapıyoruz

Ameliyatların sonuçları takip edildikçe yandaş hastalıklardaki düzelmelerin tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Halil Alış, “Özellikle metabolik hastalıklar olarak adlandırılan şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kolesteroldeki ameliyat sonrasında ortaya çıkan düzelmeler fark edilmiştir. Ameliyat sonrası 10 yıllık takiplerde, ameliyatın tipi ve var olan metabolik hastalığın süresine göre yaklaşık yüzde 80-90’lara varan düzelmeler olduğu görülmüştür. 2000’li yıllardan itibaren bu ameliyatın metabolik hastalıklar üzerindeki düzeltici etkisi nedeniyle ameliyatların ismi bariatrik- metabolik cerrahi olarak tanımlanmaya başlanmıştır. Sonuçta artık bu ameliyatlar artık sadece şişmanlık için değil metabolik hastalıklar olarak tanımlanan şeker hastalığı (Diabet) için de yapılmaya başlanmıştır. Obezite ameliyatı, mide hacmini küçültürken, ameliyat sonrası ana amaç, hastaya yeni bir yaşam şekli kazandırmaktır. Kronik hastalıklarla mücadele edenler için bu yaşam tarzını benimsemek gerçekten önemli. Ameliyatla birlikte aslında obezitenin temel oluşum nedeni olan sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzının ortadan kaldırılması hedeflenir. Hasta ameliyat sonrası eski beslenme alışkanlıklarını sürdürürse, kilo vermesi mümkün olmaz.”

Editör: TE Bilişim