Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur.

Davranış analizi açısından otizm biyolojik temelleri olan ancak fiziksel ve sosyal çevreyle, titiz bir şekilde düzenlenmiş yapıcı etkileşimler yoluyla değiştirilmesi mümkün davranış yetersizlikleri ve aşırılıkları sendromudur. Acıbadem Hastanesi Uzman Psikoloğu Hilal Aktaş sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluk olan otizmle baş edebilmenin temel nedeninin sakinlik olduğuna vurgu yaparak açıklamada bulundu.

 

Başlıca nedeni genetik olmakla birlikte kimi araştırmacılara göre son dönemlerde otizmin görülme sıklığındaki artışın çevresel faktörlere de bağlı olabileceği düşünülmektedir. Nörolojik faktörlerin üstünde daha fazla durulmaktadır.

 

OTİZMİN BELİRTİLERİ

 

Sosyal ilişkilerde güçlük

Başkalarıyla göz teması kurmakta zorlanmak, arkadaşlık ilişkileri geliştirememek, pek çok şeyi başkalarıyla birlikte değil de kendi başına yapmayı yeğlemek, çevredeki kişilerin yaptıklarıyla ilgilenmemek.

 

İletişim zorlukları

Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisinde olmak ya da hiç konuşmamak, başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanmak, bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda söylemek, çevresinde bulunan aynı yaşlardaki çocukların oynadığı oyunlara ilgi göstermemek.

 

İlgi ve davranış takıntıları

Bazı sıra dışı konulara karşı aşırı ilgi duymak, günlük yaşamdaki düzen değişikliklerine katlanamamak, sıra dışı beden hareketleri yapmak Bazı nesnelerle sıra dışı hareketler yapmak.

 

OTİSTİK BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ

 Beden dilini, jest ve mimikleri, “ama” ları kullanamazlar aynı zamanda kullanılan vücut dilini anlamakta zorluk yaşarlar.

Yaşamlarındaki rutinlerin değişmesine veya değiştirilmesine aşırı ve sert tepki gösterebilirler.

Zamansız ve yersiz şekilde anlamsız gülmeleri veya ağlamaları olabilir.

Dokunmaya karşı aşırı hassas olabilirler. Kucaklanıp sevilmek istendiklerinde bile sarılmak istemezler.

  Objelere karşı aşırı bağımlılık geliştirebilirler.

 Bir sebep olmadan strese girip, üzüntülü bir davranış sergileyebilirler.

 Seslere karşı aşırı duyarlılık ya da aşırı duyarsızlık gösterebilirler.

Tehlikeye karşı duyarsız davranabilirler.

  Acıya karşı duyarsızlık gösterirler.

 Aşırı hareketli ya da aşırı hareketsizdirler.

 Normal öğrenme metotlarına karşı duyarsızdırlar.

 Nesneleri çevirmekten ve döndürmekten aşırı zevk alabilirler.

  Bütünden çok parçalara yani ayrıntılara takılırlar.

 

OTİZMİN TEK TEDAVİSİ EĞİTİMDİR!

 

Eğitimde kazandırılması amaçlananlar öğrenmeye hazırlık becerileri, öz bakım becerileri, dil ve konuşma becerileri, sosyal beceriler, davranış sorunlarının azaltılması ve ailelerin eğitimidir.

 

§  3 yaşından küçük otizmli çocuklar erken çocukluk dönemi eğitimi alabilir.

§  3-6 yaşları arasında, okul öncesi özel eğitim alabilir.

§  7-14 yaşları arasında, normal gelişim gösteren çocuklarla birlikte bir ilköğretim okulunda kaynaştırma eğitimi alabilir.

§  15-21 yaşları arasında ve ilköğretim diplomasına sahipse,  orta öğretimini öncelikle kaynaştırma uygulamaları yoluyla akranları ile bir arada genel ve mesleki orta öğretim kurumlarında sürdürebilir.

 

Özel eğitimin yanı sıra özel eğitime destek olarak verilen terapilerin en önemlileri dil-konuşma terapisi ve uğraşı terapisidir. Dil ve konuşma terapistleri, otizmli çocuklarda dil ve iletişim becerilerini geliştirmek için çeşitli terapiler uygulamaktadırlar. Böylece dil gelişimi ve iletişim becerilerinde kazanımlar sağlanmaktadır. Uğraşı terapistleri, otizmli çocukların günlük yaşam becerilerini, toplumsal becerilerini ve uyumsal davranışlarını geliştirmek ve davranış sorunlarını azaltmak amacıyla çeşitli terapiler yürütürler.

 

ÖNERİLER

-          Otizm dendiği zaman, iletişimin olmaması değil farklı bir iletişim tarzının olmasından bahsedildiği unutulmamalıdır.

-          Otistik çocukların en temel gereksinimlerinden biri aile desteği olduğu için, aile fertleri ve ebeveynler otizm hakkında bilgilenmelidir.

-           Aileler çocuğun içine kapanmasına izin vermemeleri ve uyaranları çocuğa düzenli ve ısrarlı bir şekilde sunmaya özen göstermelidirler.

-          Eşyaları tanıtmak, onunla konuşmak ve güçlü bir duygusal bağ kurmak önemlidir.

-          Yavaş yavaş, açık ve net konuşulması, söylenilenleri anlaması adına daha uygundur.

-          Konuşurken olumlu cümleler kurulmalı, çift anlamlı, soyut kelimelerden kaçınılmalıdır.

-          Yaptıkları iyi şeyleri fark edip ödüllendirmek gerekir.

-          Otistik bir çocuk için en uygun ortam sakin, telaşsız, kalabalıktan uzak, doğayla içi içe ve doğal bir aile yaşamıdır.

 

Editör: TE Bilişim