Çocuklarda teknoloji kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Psikolog Burcu Tomaş, “Çocuğun kişiliğinin oluştuğu okul öncesi dönemde çocuklar mümkün olduğunca teknolojiyle geç tanışmalı ve teknolojik aletlerle etkileşimi sınırlandırılmalıdır.”
Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve RehabilitasyonTıp Merkezi Psikoloğu Burcu Tomaş, “Çocuk gelişim sürecindeyken; dış dünya hakkında her an bir bilgi toplar ve bu topladığı bilgileri beyninde şemalara ayırır. Bilgi işlemleme sürekli devam eden bir süreçtir. Çocuğun kendini ve çevresini tanıyarak öğrendiği bu dönemde, çocuğa yaşından önce verilen teknolojik aletler çocuğun zihinsel gelişimine yapılan bir saldırıdır” dedi. Akıllı telefonlarda ve tabletlerde ses ve görüntü olarak sürekli değişen ekran bebeğin ilgisini çektiğini ve bebeğin merak ettiği bu cihazları onu susturmak ve avutmak için vermek alışkanlık haline getirildiğinde artık ilerleyen dönemlerde teknolojiye duygusal bağımlılığı olan bir birey yetiştirmeye temel atıldığını ifade eden Tomaş, “Akıllı telefonlar hayatımıza gireli uzun yıllar olmadı ancak; Çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini şimdiden görmeye başladık” diye konuştu.
ÇALIŞAN ANNELER DİKKAT!
Okul öncesi dönemlerdeki çocuklarda sıklıkla karşılaşılan problemlerden birinin; konuşma becerisinin yaşına uygun olmaması ve gecikmesi olduğuna dikkat çeken Psikolog Tomaş, “Bu problem de kadının çalışma hayatındaki yerinin artmasıyla aile büyükleri tarafından bakılan çocukların neredeyse tüm gün pasif bir şekilde televizyon izlettirilmesi olarak gözlemlenmiştir. Özellikle dikkat dağınıklı şikayetiyle gelen ailelerin çocuklarının teknoloji bağımlılığı olduğu ve çocukların dikkatlerini çevrelerine yöneltmedikleri merak duygularının gelişmediğini ve sosyal becerilerinin yaşının gerisinden geldiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. Zihinsel gelişimin en hızlı olduğu, çocuğun kişiliğinin oluştuğu okul öncesi dönemde çocukların mümkün olduğunca teknolojiyle geç tanışması gerektiğini yineleyen Psikolog Burcu Tomaş, çocuğun teknolojik aletlerle etkileşiminin sınırlandırılması gerektiğini vurguladı.
YAŞA GÖRE TEKNOLOJİ KULLANIMI NE OLMALI?
Yaşa göre teknolojiyle geçirilmesi gereken zaman ve gelişimsel etkileri hakkında da bilgi veren Fizyomer Terapia Psikoloğu, bunu şöyle açıkladı: “0-2: Bu yaş döneminde bebek yetişkinin güvenine, dokunsal temasına ihtiyaç duyduğu bir dönem olduğu için bebekle ilgilenen bakıcı kişi bebekle sözel ve dokunsal iletişimde bulunmalıdır. Bu dönemdeki çocuklar televizyonda çocuk programları seyredebilir, ancak teknolojik aletleri kullanması doğru değildir. 3-6 yaş arasındaki çocuklara televizyonda programları gün boyunca izletilmemelidir. 3-6 yaş dönemindeki çocukların günde 30 dakikadan fazla internet kullanması doğru değildir. 6-10 yaş döneminde çocuklar artık problemlere somut çözümler üretebildikleri, kendilerine konulan kuralları içselleştirdikleri, yetişkinlerle empati kurmaya başladıkları bir dönemdir. Bu yaş dönemi çocuklarında bilgisayarda oyun bağımlılıklarını çok daha belirgin bir şekilde görüyoruz. Teknoloji bağımlılığına önlem almayan aileler çocukların okul başarısı düştüğü zaman bu duruma müdahale etmeye başlıyorlar. Ancak her durumda olduğu gibi önemli olan problem oluşmadan çocuklara teknoloji kullanma alışkanlıkları edindirmektir. Özellikle erkek çocuklarda şiddet içerikli oyunlar oynamayla beraber saldırgan davranışlarında artış olduğunu gözlemliyoruz.”
ZARARLARI NELER
Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve RehabilitasyonTıp Merkezi Psikoloğu Burcu Tomaş teknolojinin hayatımıza olumsuz etkilerini şöyle özetledi: Okul başarısında düşüş öğrenmeye ve sorumluluklarını yapmaya ilgisizlik sonucunda, oyun kurmakta zorlanma, yaratıcılığında azalma, öfke problemleri yaşama (Oyun oynayamadığı zamanlarda), çevresine ve yaşına uygun oyunlara ilgisizlik, içekapanıklık, zamanı idare etmede başarısızlık, saldırgan davranışlarında artış, sosyal izolasyon yaşama, aileyle yaşanan problemler, fiziksel aktivitede azalma (Sağlık problemleri obezite problemleri yaşama), okulda yaşanan problemler, boyun kaslarında ağrı ve sertleşme, beden duruşunda bozukluk, elde uyuşukluk…”
