Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Araştırma Görevlisi Doktor Fizyoterapist Cemile Bozdemir Özel, diyabet haftası için yaptığı açıklamada diyabet ile mücadelede egzersizin önemine vurgu yaptı.

Özel, diyabetin insülin hormonu eksikliği veya insülin etkisindeki yetersizlik sonucu oluşan kanda glukoz (şeker) seviyesinin yükselmesiyle karakterize bir metabolizma hastalığı olduğunu hatırlattı. Diyabetin medikal tedavi, düzenli beslenme ve egzersiz uygulamaları ile yönetilebildiğini kaydeden Özel, fiziksel aktivite ile egzersizin aynı şey olmadığının da altını çizdi. Özel, “Fiziksel aktivite, vücudun istirahat enerji harcamasını artıran her türlü kas iskelet sistemi hareketleri olarak tanımlanıyor. Egzersiz, belirli bir fonksiyonu geliştirmek için planlanmış, düzenli ve tekrarlı olarak yapılan fiziksel aktiviteler bütünüdür. Fiziksel olarak aktif olmak diyabet yönetiminde olduğu kadar sıklıkla sedanter yaşam tarzından kaynaklı prediyabet, tip 2 diyabet ve obezite gibi kronik hastalıkların oluşma riskinin ve bunlara bağlı olarak gelişen kardiyovasküler olayların azaltılmasında önemli yer tutmaktadır. Fiziksel aktivite ve egzersiz uygulamaları dokularda insülin duyarlılığını geliştirerek insülin etkisinin artırılmasında, insülin direncinin ve kan glukoz seviyesinin azaltılmasında, vücut ağırlığının azaltılması ve kontrolünde, kan lipit profilinin düzenlenmesinde önemli rol oynamaktadır” dedi.

“Egzersiz planlanırken kişiler klinik olarak değerlendirilmeli”

Özel, yapılması gereken egzersizlere ilişkin şu bilgilendirmede bulunarak açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Diyabetli bireylerin haftanın üç günü 30’ar dakikalık yürüme, koşma, bisiklet binme gibi dayanıklılık aktivitelerini içeren solunum ve kalp hızını artıran egzersiz uygulamaları ve bunların yanında haftanın en az iki günü el ağırlıkları, elastik bandlar gibi egzersiz aletleriyle kuvvetlendirme egzersizleri yapmalıdırlar. Yaşlı diyabetli bireyler bu aktivitelere ek olarak esneklik ve denge uygulamaları da yapmalıdırlar. Egzersiz planlanırken kişiler klinik olarak değerlendirilip programları bireysel olarak yapılmalıdır. Kişilerin glisemik durumlarına, sahip oldukları nefropati, retinopati, nöropati, kardiyovasküler hastalık gibi diyabetin komplikasyonlarına, kullandıkları ilaçlara, kişinin önceki fiziksel aktivite durumuna, egzersiz kapasitesine dikkat edilmelidir. Ayrıca özellikle insülin kullanan bireylerde egzersiz yapılmadan önce, egzersiz sırasında ve sonrasında hipoglisemi riskine karşı önlem alınmalı egzersiz şiddeti, egzersiz saati ona göre planlanmalıdır. Hızlı ve kısa etkili insülin kullanan bireylerde insülin zirve saatlerine dikkat edilmelidir. Egzersiz öncesinde kan glukoz düzeyi 100-250 mg/dl arasında olmalıdır. Yemekten önce ve hemen sonra egzersiz yapılmamalıdır. Bir diğer önemli husus da aktiviteye etkin olarak katılacak vücut bölgesine o seansta egzersiz yapılmaması ve özellikle diyabetik ayak riskinden kaçınmak için kullanılan ayakkabının egzersize uygun olması ve ayak ve ayakkabının sıklıkla kontrol edilmesi gerektiğidir.”

Pandeminin fiziksel aktiviteleri kısıtlayıcı etkide bulunduğunu belirten Özel, ev ortamında uzaktan video-seminer veya telere habilitasyon uygulamaları ile planlanacak egzersizlerin anksiyete ile başa çıkmayı da kolaylaştıracağını sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilişim