Eskişehir Özel GürLife Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Muharrem Şenel, son yıllarda sıklıkla görülen varis hastalığı belirtilerine dikkat çekti. Şenel, toplumun en az yüzde 40’ının bacaklarında varis görüldüğünü belirterek, kadınların erkeklere oranla daha fazla risk taşıdığını söyledi.

Varis; toplardamarlar içinde, kalbe dönmekte olan kirli kanın geri kaçmasını engelleyen kapakçıkların bozulması, içindeki kanı geri kaçırması ve bunun sonucunda toplardamarlar içinde basıncın artıp yüzeysel damarların belirgin hale gelmesidir. Toplumun hemen her kesimi ilgilendiren bu hastalık dikkat edilmediği takdirde, hem sağlık hem vücut estetiği açısından sorun meydana getiriyor. Eskişehir Özel GürLife Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Muharrem Şenel, varis hastalığının oluşmasını sağlayan etmenlere dikkat çekti.

“Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla oluşmakta olup, bu durum daha çok östrojen hormonuna bağlanmaktadır”

Op. Dr. Şenel, varis hastalığının kadınlarda daha sık görüldüğüne işaret ederek, “Toplumun en az yüzde 20-40’ında bacaklarda varis görülmektedir. Bacaklarda varis oluşumunun en önemli nedeni, toplardamarlar içinde var olan, görevi kalbe dönmekte olan kirli kanın (yerçekimi etkisinden dolayı) geri kaçmasını engellemek olan kapakçıkların bozulması, içindeki kanı geri kaçırması ve bunun sonucunda toplardamarlar içinde basıncın artıp yüzeysel damarların belirgin hale gelmesidir. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla oluşmakta olup, bu durum daha çok östrojen hormonuna bağlanmaktadır. Gebelikte hormonal değişimler ve anne karnındaki bebeğin giderek büyümesi ve karın içi ana toplardamarlara baskı yapması sonucunda bacaklardaki toplardamarlar içindeki basınç artmakta ve bu da damar içi kapakçıkların geriye kan kaçırmasına sebep olarak yüzeysel toplardamarların belirginleşmesine yol açmaktadır. Her 100 gebenin 60’ında değişik derecelerde varis görülmekte olup, genellikle doğum sonrası bu durum düzelmekte, varisler çoğu zaman kaybolmaktadır. Varis gelişmiş her 100 gebenin 5 ila 10’unda doğum sonrası varisler kalıcı olmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Ayakta fazla kalmayı, oturmayı ve uzun süre hareketsiz kalmayı gerektiren işlerde çalışanlarda daha çok görülür”

Ayrıca Şenel, genetik olarak ailesinde varis görülen insanların bu hastalığı görme olasılığının 3-4 kat oluğunu belirterek, “Ailesinde, özellikle anne ve babasında varis hikayesi olanlarda varis görülme olasılığı, olmayanlara göre en az 3-4 kat yüksektir. Bazı mesleklerde, özellikle ayakta fazla kalmayı, oturmayı ve uzun süre hareketsiz kalmayı gerektiren işlerde çalışanlarda (hemşire, doktor, cerrah, kuaför, berber, öğretmen, bankacı, sekreter, fabrika işçisi ve benzeri) varisler daha çok görülür. Fazla kilolularda, dar kot, tayt giyenlerde, topuklu veya düz sert tabanlı ayakkabı giyenlerde de varis gelişme olasılığı yüksektir. İlerleyen yaşla birlikte toplardamar duvarı elastikiyetinin azalması, genişlemesi ve kapakçıklarda göreceli yetersizlik oluşmasıyla varis oluşma olasılığı artmaktadır. Bu nedenle 50 yaşın üzerindekilerin yüzde 50’sinde, 70 yaş üzerindekilerin en az yüzde 70’inde varis görülmektedir” şeklinde konuştu.

“Ayakta fazla kalınca özellikle ayak bileklerinde şişme, ödem oluşabilir”

Öte yandan Op. Dr. Muharrem Şenel, varislerin gözle görünür hale gelmesi vücudun estetiğini de bozduğunu söyleyerek, “Varisler gözle görünür hale geldiklerinde, özellikle bayanları başlangıçta kozmetik olarak rahatsız ederler. Çoğu kadın etek giyemez; denize, havuza giremez hale gelir. Bu safhada erkekler ise bu durumu fazla umursamazlar. Zamanla venöz yetersizliğin (Kapak yetersizliği) ilerlemesi ve toplardamarlar içi basıncın artması ile diğer yakınmalar olmaya başlar. Ayakta fazla kalınca özellikle ayak bileklerinde şişme, ödem oluşabilir. Baldırlarda gece krampları, yine ayakta fazla kalınca bacaklarda yorgunluk, ağırlık hissi olabilir. Diz altı bölgelerde zaman zaman kaşıntılar, bazen de egzema benzeri lezyonlar oluşabilir. Bacaklardaki venöz (toplardamar içi) basıncın iyice artması ve buna paralel özellikle diz altı, ayak bilekleri çevresinde derinin ödeme, basınca bağlı sertleşmesi, kalınlaşması, morumsu, kahverengimsi renk değişikliğine uğraması ve cilt bütünlüğünün bozulması yani yara açılmasıyla artık varis hastalığının adı Kronik Venöz Yetersizlik olmuş demektir. Varis ülseri denilen ve daha çok ayak bileği iç kısımda oluşan yaralar, tedaviye oldukça dirençli, bir türlü iyileşmek bilmeyen yıllarca sürebilen; hastaları ve toplumu maliyet, iş gücü kaybı açısından ekonomik- sosyopsikolojik açıdan maddi manevi zararlara uğratmaktadır” dedi.

Editör: TE Bilişim