Kan basıncının hem ani yükselmesi, hem de uzun süre yüksek seyretmesi istenmeyen nörolojik etkilere neden olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre 55 yaşında kan basıncı normal olan kişiler, yaklaşık yüzde 90 oranında yaşam boyu yüksek tansiyon hastalığına yakalanma riskine sahiptirler. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Derya Gölgeleyen, “Hipertansiyon adı verilen yüksek kan basıncı, uzun vadede, önlenebilir bir risk faktörü olarak inme ile ilişkilendirilmiştir. Epidemiyolojik verilere göre, hipertansiyon ortadan kaldırıldığı takdirde inmelerin yaklaşık yüzde 50'si önlenebilmektedir.” dedi ve açıklamada bulundu.

Kan basıncındaki ani artışlar, irademiz dışı çalışan düzenleyici mekanizmalar ile beyindeki küçük damarların daralmasına yol açar. Böylece beyin kan akımı belirli bir aralıktaki basınç değerleri için nispeten sabit bir seviyede tutulur. Ani şiddetli kan basıncı yükseklikleri, küçük damarlarda hasara ve sonrasında gelişebilecek beyin damar tıkanıklığı ve kanamaya eğilim oluşturabilir.

Kolesterol yüksekliği ve sigara kullanımı gibi hipertansiyon, damar duvarında bir dizi iltihabi olayı tetikleyerek, ateroskleroza yatkınlık oluşturur. Koruyucu önlemlerin alınmaması halinde bu durum ilerleyerek kalbi ve beyni besleyen damarlarda pıhtı gelişimine ve tıkanıklığa yol açar. Zamanla, özellikle boynun her iki tarafında yer alan ve beyni besleyen damarlarda gelişen bu pıhtıdan kopan emboliler, ilgili beyin bölgesini etkileyerek felç tablosuna yol açabilir.

 

Yüksek tansiyon beyin damarlarında anevrizma (baloncuk)  adı verilen fokal genişlemelere yol açarak, bu baloncuğun patlaması ile gelişen ve önemli bir nörolojik acil nedeni olan beyin kanaması ile sonuçlanabilir.

 

Yaygın olarak tanınması ve gelişen tedavi seçenekleri ile birlikte hipertansiyon, artık daha nadir koma tablosuna yol açmaktadır.

 

Çok sayıda ki çalışma, yüksek tansiyonun zihinsel işlevlerde bozulma ve bunama gelişiminde risk faktörü olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni olarak, beyindeki bulgu vermeyen damar hasarının birikiminin aracılık etmesi düşünülebilir. İnsüline bağımlı şeker hastaları arasında hipertansiyonu olanlarda, ekstremite sinirlerini etkileyen ve uyuşma, yanma, ağrı gibi yakınmalara yol açan sinir hasarı görülme sıklığı da artmaktadır.

Yüksek tansiyon, nörolojik etkilerinin yanı sıra kalpte ritim bozukluğu, kalp yetmezliği ve böbrek hastalığı riskini de arttırmaktadır.

Tansiyon yüksekliği anlaşılabilir mi?

Çoğu hastada rutin kontroller esnasında yapılan ölçümlerde tansiyon yüksekliği fark edilir. Sabahları boyun ve ense bölgesinde ağrı ile uyanıyorsanız, aşırı kilo, gece uykuda horlama, uyku apnesi gibi problemleriniz varsa, sık sık baş dönmesi, kulak çınlaması, burun kanaması, göğüs ağrısı atakları yaşıyorsanız yüksek tansiyon probleminiz olabilir. Tansiyon yüksekliği her zaman bir belirtiye yol açmayabilir. Tansiyon ölçümü yaptırmadan tansiyonun yükseldiğinin fark edilmesi oldukça zordur.

Tansiyon ölçümünde nelere dikkat edilmelidir?

Kan basıncı kişi otururken, 5 dk. dinlenme sonrasında yapılmalıdır ve ölçüm sırasında kolu kalp seviyesinde desteklenmelidir. Uygun boyuttaki manşon, cilt ile yaklaşık 1 cm boşluk kalacak şekilde kolun %80'ni kaplamalıdır. Hipertansiyon tanısı için birden fazla ölçüm gereklidir. İyi bir hikâye ve fizik muayene ile birlikte temel kan ölçümleri hipertansiyonun nedenlerinin saptanması açısından gereklidir. 

Hipertansiyonu tedavi etmenin özellikle inme, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve genel ölüm oranında azalma dahil olmak üzere pek çok faydaları vardır.  Bu nedenle periyodik olarak kan basıncı kontrollerinin yaptırılması önerilir.

Editör: TE Bilişim