Aaaaaheberde ne kadar mutluydum.

Memleket güllük gülistanlık.

Açlık yok, pahalılık yok, terör yok, gasp, soygun, fuhuş, uyuşturucu, tarikatların kadrolaşması gibi sıkıntılar yok. Ülkeye sıkıntı çıkaran varsa hepsi ‘dış mihraktı’. Sağlıkta, eğitimde hiç bir sorun yok, herkesin yüzü gülüyor. Hiç kimse adalet, demokrasi ve insan haklarını tartışmıyor...

Aaaaaaheberi izlerken birden arada bir de olsa şair Hasan Hüseyin Korkmazgil öbür taraftan araya girip;

"Tırmandılar saltanata-o en tepeye

Ezdiler, uyuttular o en alttakileri

Soydular, sömürdüler tabandakileri" şeklinde şiir okuyordu.

O okudukça Aaaaaaheber görüntüsü karıncalanıyor, ses gidip geliyordu.

Bazen kanallar karışıyordu.

Yine kanallar karıştı...

Sokak pazarında herkes bağırıyordu.

Pazarcı elindeki domatesi vatandaşın gözüne sokacakmış gibi; "7 lira, 7 lira" diye bağırıyordu.

Domatesten kaçarken vatandaş, bir avuç biberle kendisini tezgaha davet eden pazarcı ile burun buruna geliyordu, "15 lira" diye gözünün içine  bakıyordu.

O sırada bir kadıncağız tezgahta bulunan domates, biber, patlıcana dokunmak istedi, dokunamadı, elleri titredi, fiyatları görünce. Kadın filesine tane tane alıyordu almak istediklerini... Filede iki soğan görünüyordu. Demek ki ancak 2 soğan alabilecek gücü vardı..

Başka  tarafta bir satıcı ‘Seçmeceeeeeeeeee’ diye bağırıyordu…

Neydi o günler, kuru soğanın tepesine şöyle bir yumruk vurur, cücüğü ortaya çıkarırdık, tuzlayarak ekmek soğanın tadını çıkarırdık. Soğansız yemek olmazdı...

Aaaaaaheberi ve onun sureti gazetelerde ne güzel şeyler yazılır, gösterilirdi. Her gün üst manşetlerde yazarlardı.

"Müjde; işçi, memur ve emekliye zam.."

Her gün bu müjdeyi almak insanın içini açıyordu…

Hadi köşeyi döndünüz mealinde yazılar yazarlardı.

Her gün yazdıkları o zammı henüz gelmedi,  beklemekten  saçlarımız iyice beyazlaştı...

Tam bu haberleri sorgularken, yine kanallar karıştı..

Aaaaahebere geri döndüm, çarşı-pazar, caddeler insanlar şakır şakır oynuyor, herkes mutlu.

Tam ben mutlu olacakken, yine şair Hasan Hüseyin Korkmazgil devreye girip yüksek sesle şiirine devam ediyordu:

"Sömürmüş yutmuş adam, sıra gelmiş geğirmeye

Yükünü yutmuş adam, demokrasi kündede

Ülkeyi satmış adam, korkuları gündemde

Yahu beyler, efendiler

Buyrun cenazeye..."

Sinirlendim, kalktım televizyonun tepesine eskiden yaptığın gibi soğanın tepesine vurur gibi yumruğu koyacaktım ki şiir sustu kanallar yine karıştı:

"Tüketici fiyatları bazında Aralık 2018'de bir önceki aya göre en yüksek fiyat artışı, yüzde 36,82 ile patlıcanda oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, fiyat artışında patlıcanı, yüzde 32,97 ile salatalık, yüzde 29,38 ile kabak izledi.

Aralıkta fiyatı en çok artan diğer ürünler arasında yüzde 26,67 ile sivri biber, yüzde 20,88 ile yeşil soğan, yüzde 16,40 ile kuru soğan, yüzde 13,21 ile hijyenik ped, yüzde 9,36 ile patates, yüzde 7,60 ile hazır çorba, yüzde 6,57 ile kraker yer aldı."

Bereket bunları biz yaşamıyoruz.

Bu tür haberler çok canımı sıkıyordu.

Başkalarının sıkıntılarını, hayat pahalılığını, ödeyemedikleri faturalarını gösterip çığlıklarını bize kadar getiriyorlar mı dayanamıyor insan yahu.

Bize ne bunlar?

Aaaaaaheber göstermiyor mu bizim memleketin güllük gülistanlık hallerini, seyredince insanın içi açılıyor...

Tam içim iyice açılacakken yine kanallar karıştı, herhalde sanat-kültür kanalı girdi araya; spiker diyordu ki;

" 'Derisini değiştirmeyen yılan, kafasını değiştirmeyen insan ölmeye mahkumdur' der Friedrich Nietzsche"

Hışımla kalktım yerinden televizyonun tepesine koydum yumruğu, cızırtı mızırtı, karıncalaşma birden kayboldu. Barış Manço net şekilde şarkı söylüyordu:

"Domates biber patlıcan

Domates biber patlıcan

Bir anda bütün dünyam karardı

Bu sesle sokaklar yankılandı

Domates biber patlıcan

Keşke hislerimi sana açıkca anlatabilseydim

Sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim

Gözgöze geldiğimiz o anda

sanki Dilim tutuldu bir anda

Konuşamadım karşında

Oysa bütün cesaretimi toplayip sana gelmiştim

Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim

Tam elini tutmak üzereyken

Aşkımı itiraf edecekken

Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam

Domates biber patlıcan

Domates biber patlıcan

Bir anda bütün dünyam karardı

Bu sesle sokaklar yankılandı

Domates biber patlıcan

Şimdi benden çok uzaklardasın biliyorum

Belki Bir gün dönersin diye dualar ediyorum

Seni bir defa görsem yeter

İnanki bu bir ömre bedel

Yeter ki bitmesin bu rüyam

Nereye gitsem ne yana baksam hep seni görüyorum

Biliyorum artık çok geç ama yine de bekliyorum

Herşey boş geliyor bana

Sarılacağım sımsıkı sana

Yeter ki yıkılmasın bir daha dünyam

Domates biber patlıcan

Domates biber patlıcan

Bir anda bütün dünyam karardı

Bu sesle sokaklar yankılandı

Domates biber patlıcan"

Mesajı anladım. Önümüzdeki hafta pazara gidip, domates, biber, patlıcan, soğan ve patatesle ‘self’ yapacağım…