TBMM bütçe görüşmeleri sırasında söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 16 yıllık AKP iktidarları ve sonrasında kurulan 'tek adam yönetimi’ döneminde Türkiye’nin hayalci, ölçüsüz, dengesiz ve öngörülemez bir dış politikaya sürüklediğini ve bunun bedelini tüm Türkiye’nin ödediğini belirtti. Dış politikada yaşanan çifte standartlara dikkat çeken Çakırözer, “Müslüman Kardeşler hapiste diye Mısır ile ilişkileri kesip büyükelçiyi geri çekiyorsunuz ama Kırım Tatarlarına, Uygur Türklerine yapılan baskı ve zulümlere sessiz kalıyorsunuz” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘Esat ile görüşebiliriz’ açıklamasını gündeme getiren Çakırözer, “7 yıl önce Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun söylediği noktaya geldiniz. ‘Türkiye komşularının iç işine  taraf olmasın, rejim ve muhalifleriyle barış konferansı toplayalım’ dedik. Dinlemediniz! Ateşe benzinle gittiniz. Suriye fiyaskonuzun bedelini tüm Türkiye ödedi. Şimdi hatadan dönmek erdemdir. Ama bu yaşanan acıların sorumlusu AKP yönetimleridir” dedi.

ANKARA’NIN GÜNDEMİNDE KIRIM DA UYGUR DA YOK!

Meclis’te Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında söz alan CHP’li Çakırözer, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “insani ve ilkeli dış politika izlendiği” yönündeki görüşlerine tepki göstererek  şunları söyledi: "Dış politikada ‘insani ve ilkeliyiz’ diyorsunuz ama bizde hep ‘çifte standart’ ilkesi işliyor. Bakın Mısır’da Müslüman Kardeşler hapiste diye ilişkileri kesip büyükelçiyi geri çekiyorsunuz. Ama Kırım’da Tatarlar, Doğu Türkistan’da Uygurlu Türkler acılar, baskılar işkenceler çekiyor. Birleşmiş Milletlerde toplantı yapılıyor, Türkiye’nin temsilcisi diyor ki: “Çin’in insan hakları konusunda attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz.” Ne Doğu Türkistan var ne Sincan var ne Uygur Türkü var, hiçbiri yok. Hani ilke, hani insani dış politika?” dedi.

AKP’nin 16 yıllık iktidarı döneminde Türkiye’nin dış politikada hayalci, ölçüsüz, dengesiz ve öngörülemez bir politika izler haline geldiğini söyleyen Çakırözer, “AKP iktidarları döneminde güçler ayrılığı ilkesi yok edilerek, bugün kurulan tek adam yönetimiyle, cumhuriyetin dış politikasının temel referansları terk edildi. Türkiye hayalci, ölçüsüz, dengesiz, öngörülemez bir dış politika izler hâle geldi” dedi.

DİPLOMASİDE BAŞARI DEMOKRASİ İLE OLUR

Diplomaside başarı ve itibar için demokrasi vurgusu yapan Çakırözer, “Sayın Bakan övünüyor, ‘Afrika’ya 50 elçilik açtık, yurt dışında misyon sayımız 250’yi buldu’ diye. Diplomaside başarı skor yaparak gelmez. Önce demokrasiniz güçlü olacak, iç barışınız olacak. Siz kendi vatandaşınızı düşüncesi için, protestosu için hapsederseniz, gazetecileri açık açık tehdit ederseniz, ülkemizin içeride ve dışarıda saygınlığını da yok edersiniz” eleştirilerinde bulundu.

7 YIL ÖNCE BİZİ DİNLEMEDİNİZ, BEDELİNİ TÜM TÜRKİYE ÖDEDİ

Hükümetin Suriye’de izlediği politikaların ‘fiyasko’ ile sonuçlandığını belirten Çakırözer, Dışişleri Bakanının ‘Esat ile çalışabiliriz’ açıklaması konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“7 yıl önce bizi dinleseydiniz bu noktaya gelmezdik. İşte Genel Başkanımız yedi yıl önce dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektup. Ne diyor? ‘Türkiye komşularımızın içinde taraf olmasın. Bir barış konferansı toplayalım, rejim ve muhalifleri bir araya getirelim, bu ateşi söndürelim. Yoksa Türkiye büyük zarar görür” diyor. Dinlemediniz. Ne yaptınız? ‘Rejim değiştireceğiz, ihvancıları getireceğiz’ dediniz. Ateşe benzin döktünüz. Terörün bizlerden aldığı yüzlerce canımız, yok olan sınır ticaretimiz ve birlikte yaşamak zorunda kaldığımız 3,5 milyon Suriyeli kardeşimiz… Şimdi tüm bunların bedelini 81 milyon hep birlikte ödüyoruz.”

OBİT KURULMALI BÖLGE BARIŞINA HİZMET VERMELİ

Çakırözer şöyle devam etti: "Yedi yıl önce sınırda muhatabımız Suriye yönetimiydi, şimdi sınırın öte yanında IŞİD var, Nusra var, PKK var, onlarca terör örgütü cirit atıyor. Üç saatte Şam’a gidip namaz kılacaktınız, olmadı. Vatan toprağımız Süleyman Şah Türbesi’ni dokuz saatte kaçırmak zorunda kaldınız. Hatadan dönmek erdemdir. Ama Suriye politikanız asla bir başarı olarak sunulamaz. Yaşanan acıların sorumlusu sadece ve sadece AKP hükûmetleridir. O zaman dinlemediniz, bari şimdi kulak verin. CHP olarak diyoruz ki: Bölge sorunlarının dermanı yine bölge ülkeleri olmalıdır. Türkiye, Suriye, İran ve Irak arasında Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulmalı, bölge barışı için hizmet vermelidir.”

KATAR ŞEYHİ’NE ÇAĞRI: “RUMLARLA AYIPLI ANLAŞMANI İPTAL ET”

Hükümetin Katar ile  izlediği dış politikayı da eleştiren Çakırözer, “Körfez’de yaşanan gerginlikte ambargo altındaki Katar’a biz sahip çıktık, süt ve mama dahi Türkiye'den gitti. Yetmedi, oraya üs kurduk, asker gönderdik. Sonra duyduk ki aynı Katar gidip Kıbrıs’taki Türk kardeşlerini satarak Rumlarla stratejik petrol anlaşmaları yapıyor. Bu nasıl dostluk, bu nasıl din kardeşliği? Katar Şeyh’ine bu Meclis’ten çağrıda bulunuyoruz: Türkiye Cumhuriyeti’ne minnetinizi göstermek, bir jest yapmak istiyorsanız bize uçan saray göndermeyin, masrafa girmeyin. Yapmanız gereken tek şey, Rumlarla bu ayıplı anlaşmayı iptal etmektir; Kıbrıs Türk’ünün yanında olmaktır ve hatta Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ne ve halkımıza bundan büyük hediye olamaz” dedi.

KAŞIKÇI SORULARI 

Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da Konsoloslukta öldürülmesine ilişkin soruları da gündeme getiren Çakırözer, “Meclise sunulmasa da elinizde her tür dinleme var, görüntü var. Soruyoruz: Madem öyle, neden katliam timinin çıkışına izin verdiniz? Neden Suudi Konsolosunu ifadeye çağırmadınız? Neden çağırmayıp bir de VIP’den gidişine izin verdiniz? İsrail’e, Mısır’a, Almanya’ya, Hollanda’ya bundan çok daha hafif diplomatik krizlerde gösterdiğiniz tepkileri şimdi, hem de kendi ülkemizdeki katliam için neden göstermiyorsunuz? Oraya buraya ses kaydı dinletmek dışında ne yapıyorsunuz? En azından soruşturma sonuçlanana kadar neden bu elçilerini geri göndermiyorsunuz, neden kendi elçimizi geri çekmiyorsunuz?” sorularını sordu.

O FETÖCÜLERİ BAKANLIĞA KİM SOKTU?

Meclis’te "600 FETÖ’cü diplomatın Dışişlerine sızmasına kim izin verdi?" diye de soran Çakırözer, “Bakan açıkladı, Dışişleri personelinin yüzde 23’ünü yani 600 diplomat ve diğer çalışan FETÖ’yle iltisaklı oldukları için atıldı. Türkiye'nin en kilit Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığına böylesine organize bir biçimde 600 kişi nasıl sızdı? Bu Bakanlığın uzun cevaplı, ‘essay’ tarzı sınavlarını FETÖ’cüler sızabilsin diye kim test usulüne çevirdi? Bu sadece bir personel başkanının, bir genel müdür yardımcısının işi olamaz. Bunun altında hangi siyasi otoritenin imzası varsa onlar bu rezaletten sorumludur ve bu hesaplaşma yapılmadan Türkiye'nin kendisini FETÖ’den temizlediği söylenemez” dedi.

LİYAKATİN YERİNİ, PARTİYE SADAKAT ALDI

Çakırözer, Dışişleri Bakanlığı’na yapılan büyükelçi atamalarını da eleştirerek, atamalarda liyakatin yerini AKP’ye sadakatin  aldığını söyledi. Çakırözer, “Diplomasi bir liyakat işidir, gelenek vardır, kâtiplikten başlarsınız, ataşelik, maslahatgüzarlık, konsolosluk, büyükelçiliğe uzanan bir yol. Bu geleneğin korunması ve siyasi müdahaleden uzak tutulmasından Türkiye kazançlı çıkar. Son dönemde Bakanlığa yapılan büyükelçi atamalarında liyakatin yerini partiye sadakatin alıyor olması kaygı vericidir. FETÖ de böyle yaptı, sızdırdıkları diplomatları örgüte sadakate göre yükselttiler. FETÖ’yle birlikte düştüğünüz hataya şimdi kendi kendinize düşmeyin, Dışişleri Bakanlığını siyasi atamalardan uzak tutun” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim