CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde 2019 yılı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıkladı. Raporda 108 gazeteci tutuklu ve hükümlü olduğu Türkiye’nin dünyada en çok gazeteciyi hapseden ikinci ülke olduğunu hatırlatan Çakırözer,  Anadolu basının da 2019 yılını baskı altında geçirdiğini belirtti.

Çakırözer, “Gazetelerin ayakta kalabilmeleri için muhtaç oldukları resmi ilanlar, iktidarın yeni baskı ve cezalandırma aracı haline geldi. Resmi ilanlarda vergi ‘borcunun olmaması şartının’ sağlanması için verilen süre daha önce olduğu gibi uzatılmadı. İktidar yerel gazetelerin can damarını kesen bu uygulamadan vazgeçmedi” dedi. 

2019 YILI BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORU’NU AÇIKLADI

CHP’li Çakırözer, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için hazırladığı 2019 yılı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıkladı. Türkiye’de 108 gazetecinin tutuklu veya hükümlü olarak yargılandığını belirten Çakırözer, 172 gazetecinin mahkemelerde haberlerini, eleştirilerini savunmak zorunda bırakıldığını, en az 65 gazeteciye 225 yıldan fazla hapis cezası verildiğini, en az 60 gazetecinin gözaltına alındığını, gazetecilere yarım milyona yakın tazminat cezası kesildiğini, en az 34 gazetecinin sokak ortasında dayak yediğini, 36 bin 216 internet sitesinin yasaklandığını açıkladı. 

Yerel gazetelerin 2019 yılında büyük baskı altına alındığını belirten “Gazetelerin ayakta kalabilmeleri için muhtaç oldukları resmi ilanlar, iktidarın yeni baskı ve cezalandırma aracı haline geldi. Resmi ilanlarda “vergi borcunun olmaması şartının” sağlanması için verilen süre daha önce olduğu gibi uzatılmadı. İktidar yerel gazetelerin can damarını kesen bu uygulamadan vazgeçmedi” dedi. 

Mahkemelerin yargı reformuna ve yüksek mahkeme kararlarına rağmen adalete nasıl direndiklerini de sıralayan Çakırözer’in raporundaki başlıklar şöyle:

172 gazeteci mahkemelerdeydi: 2019 yılında Türkiye’de en az 172 gazeteci mahkemelerde haberlerini, yazılarını, yorumlarını çok çeşitli suçlamalar karşısında savunmak zorunda kaldı. En az 60 gazeteci haberleri, yazıları, eleştirileri gerekçe gösterilerek sokak ortasında ya da gece yarısı ev baskınları ile gözaltına alındı. En az 66 gazeteciye 225 yıldan fazla hapis cezası verildi.  

Reform işe yaramadı: Sözcü Gazetesi davası, Cumhuriyet Gazetesi davası; Özgür Gündem Gazetesi’nin 64 yaşındaki genel yayın yönetmeni Hüseyin Aykol hakkında 63 dava olması; “ekonomik kriz var” haberlerine, yorumlarına imza atan  gazetecilerin yargılanması; savcıların bile iddianamelerinde delil bulamadığını itiraf ettiği “FETÖ” suçlamasının mahkemelerce kabul edilmesi yargıda yapılan reformun haber ve eleştiriyi suç olmaktan çıkarmadığını gösterdi. Yargıda reform en azından 2019 yılında  işe yaramadı. 

Yarım milyona yakın para cezası: Gazeteciler milyonlarca liralık tazminat talepleri karşısında savunma yapmak zorunda bırakılırken; 2019 yılı boyunca en az 10 gazeteciye en az 422 bin 486 TL para cezası kesildi.

Fişlemeler, bombalama tehditleri: Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına statüsüne kavuştuğu için vergi yükümlülüğünden muaf tutulan SETA Vakfı’nın Türkiye’de yayın yapan yabancı basın kuruluşlarının 150 Türkiye muhabirini fişlediği rapor, 2019 yılı basın özgürlüğü tartışmalarına damga vurdu. Ankara’da üniversite öğrencisi Şule Çetin cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürülmesine ilişkin davada sanıkların 13 gazeteciyi hedef gösterdiği raporu gazetecilerin ne kadar kolay hedef gösterilebildiğini ortaya koydu. 2019 yılı Akit TV’de Cumhuriyet Gazetesi için “Hep birlikte gidelim Cumhuriyet Gazetesi önüne bir el bombası atalım” denilmesi ile son buldu.

34 gazeteciye sokak ortasında infaz: Yargının; haberin, eleştirinin suç olduğu yönündeki tutumu, gazetecilerin cezalandırılması pratiğini de doğurdu. En az 34 gazeteci sokak ortasında öldüresiye saldırıya uğradı. Sorumluları cezalandırılmadı, cezasızlık politikası yeni saldırıların kapısını araladı.  

Basın özgürlüğüne turkuvaz baskı: Basın kartı önce gazetecilerin mesleklerini yapabilmeleri için mecburiyet haline getirildi, 2019 yılında da basın özgürlüğüne yönelik baskının aracı haline geldi. Onlarca yılın “sarı basın kartına” 2019 yılında turkuvaz renk hakim oldu. Turkuvaz Medya Grubu ile Anadolu Ajansı ile TRT’nin temsilcilerinden oluşturuldu. Ve sonuçta 685 basın kartı iptal edildi.  Yeni basın kartı için başvuran onlarca gazeteci bekletilerek kartsız bırakıldı. Başvuruları bekletilen yabancı gazeteciler ise ülkeyi terk etmek riski ile karşı karşıya bırakıldı.

İnternet yasakları tavan yaptı: 2019 yılında 36 bin 216 internet sitesine erişim engellendi. Türkiye, Twitter’a gönderdiği resmi hesap ya da içerik kaldırma taleplerinde dünya birincisi oldu.

TV’lerin tek adamı RTÜK: 2019 yılında RTÜK, 12 televizyon kanalına ve 1 radyo istasyonuna toplamda 3 milyon 854 bin 476 TL idari para cezası kesti. Bu cezanın 1.3 milyon TL’den fazlasının Fox TV’ye kesildi. Netflix, Blu TV gibi dijital yayın platformlarının yanısıra internet üzerinden yapılan görüntülü ve sesli haber yayınlarının da RTÜK denetimine tabi olması sağlandı.

En az 250 gazeteci işten çıkarıldı, istifaya zorlandı: 2019 yılında en az 250 gazeteci işten çıkarıldı veya istifaya zorlandı. Bu gazetecilerin pek çoğu Doğan Medya Grubu’nu satın alan Demirören Medya Grubu’ndandı. Günlük yayın yapan yerel gazeteler haftalık yayın yapmaya veya haftanın bir günü yayınlanmamaya karar verdi. 1 ulusal gazete sadece İstanbul’da dağıtılmaya başlandı. 25 yıllık yerel özel televizyon Olay TV yayın hayatına son verdi. 2019 yılı, basının ne kadar büyük bir ekonomik ve siyasi boyunduruk altında bırakıldığının göstergesi oldu. Star Gazetesi kapanmak zorunda kaldı, Güneş Gazetesi ise Akşam Gazetesi’nin eki haline geldi.

Yeni cezalandırma aracı resmi ilanlar: Gazetelerin ayakta kalabilmesi için muhtaç oldukları resmi ilanlar, iktidarın yeni baskı ve cezalandırma aracı haline geldi. Birgün, Evrensel, Cumhuriyet ve Yeni Asya gazetelerinin resmi ilan yayınlama hakları Basın İlan Kurumu’nun kararı ile kesintiye uğratıldı. Bunun için “Bazı haberlerde yayın kaynağının kullanılmaması”, “atılan başlıkların basın ahlak ilkelerine aykırı olması” gibi gerekçeler öne sürüldü. İktidarın yargı reformu içinde yapılacağını açıkladığı, icra iflas ilanlarının gazetelerde yayımlanması zorunluluğunun kaldırılması planından özellikle Anadolu basınının tepkisi üzerine vazgeçildi. Ancak, resmi ilan yayınlama hakkını kullanmak için koşulan “vergi borcunun olmaması şartının” sağlanması için verilen süre daha önce olduğu gibi uzatılmadı. İktidar yerel gazetelerin can damarını kesen bu uygulamadan vazgeçmedi.

Kamu yayıncılığı tarafsızlığı terk etti: 2019 kamu yayıncılığının en önemli etik ilkesi olan tarafsızlığın aşındığı yıl oldu. Anadolu Ajansı ve TRT’nin 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran yenilenen İstanbul seçimlerindeki yayın politikası tarafsızlık tartışmasını gündemden düşürmedi. Sözcü Gazetesi’ni yönelik yargılamaya ilişkin İngilizce haberinde olmayan tanıklar ve ifadelerine yer verilmesi gazete ile ajans yönetimi arasında polemiğe neden olurken; ajans önce kesinleşmemiş mahkeme kararın üzerinden gazeteyi “FETÖ ile irtibatlı…” ilan etti. Ardından da Sözcü Gazetesi ile olan abonelik sözleşmesini tek taraflı olarak feshetti. TRT ise ülkenin ikinci büyük partisi Cumhuriyet Halk Partisi üzerinde “CHP neden Türkiye’nin başarılı olmasını istemiyor” tek taraflı yorumu algı operasyonu yürüttü. Kamu yayıncılarının taraflı yayın politikalarına yönelik suç duyuruları ise karşılık bulmadı.

Yargı adalete direniyor: 2019 yılında mahkemeler; hem haber ve eleştirinin suçlanamayacağı yönündeki yargı reformuna hem de yüksek yargının adil ve özgürlükçü kararlarına karşı direncin merkezi oldu. Wikipedia yasağının ifade özgürlüğünün ihlali olduğu yönündeki Anayasa Mahkemesi kararına karşı mahkeme erişim engelini iki haftadır kaldırmıyor. Cumhuriyet Gazetesi davasında mahkemeler, Yargıtay’ın “yapılanlar gazeteciliktir” kararına rağmen haberleri, köşe yazılarını, eleştirileri “terörle” suçlamakta ısrar ediyor. Sözcü Gazetesi davasında mahkeme, yargı reformuna rağmen haberi, eleştiriyi cezalandırmakta ısrar ediyor. Yargıtay’ın hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozması ile 10 yıl 6 ay hapis cezası ile tahliye edilen Ahmet Altan, bir haftalık özgürlüğünden sonra yeniden tutuklanıyor 1138 günlük hapisliği yetmemiş gibi iki aydır ikici kez tutuklu.  Türkiye’deki mahkemeler uluslararası hukuk kararlarına karşı da adaletsizlikte direniyor. HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 38 aydır devam eden tutukluluğu 14 aydır AİHM’in derhal serbest bırakılması kararına karşı devam ediyor. Aynı şekilde sivil toplum kurucusu Osman Kavala’nın 26 aydır devam eden tutukluluğunda 1 aydır AİHM kararına rağmen inat ediliyor.

                                                                                                                                                          

                                                                                                                                                          

Editör: TE Bilişim