Emek Partisi İl Başkanı İbrahim Akgün basın toplantısı düzenledi. “Yeni Bir Mücadele İçin Yeni Adımlar Dönemi”diyen Akgün şöyle konuştu: “Bu hafta İşçi sınıfı ve emekçiler için “Birlik ve Mücadele ve Dayanışma Günü” olan 1 Mayıs 2014’e giderken açıklamamı; ilimiz ve ülke emekçilerinin bir çağrısından alıntılar yaparak sürdürmek istiyorum.

 

Evet, bizler işçiyiz, emekçiyiz. Tezgâh başında, maden ocaklarında, tarlalarda ter akıtıyoruz. Ürettiklerimiz süslüyor zenginlerin evlerini, mağazalarını. Biz ürettikçe yoksullaşıyor, onlarsa alın terimiz üzerinden semirdikçe, semiriyor.

Hükümetin açıkladığı rakamlara göre son 10 yılda ulusal gelir 200 milyar dolardan 800 milyar dolara yükseldi. Kişi başına düşen yıllık gelir ise 10 bin dolara ulaştı. Ama bir işçi ailesinin yıllık geliri bu paranın yarısını bile bulmuyor.  Biz meteliğe kurşun atarken dolar milyarderlerinin sayısı hızla çoğalıyor.  ......

Yeter artık! Bu sömürü ve yağma düzeni son bulsun, çürümüş, kokuşmuş sistemin bize acı çektirmesinden usandık!

Ama yakınmakla bir yere varılmıyor. Bu gidişi durdurmak için bir şeyler yapmak gerek.

Sorunları çözme iddiası ile iktidar olup yönetenlerin, bizleri sadece oy deposu olarak görenlerin bu gidişatın esas sorumlusu olduğunu biliyoruz. Aralarındaki “kayıkçı dövüşünde” düzen partilerinden yana taraf değiliz.

Etnik temelde, inanç temelinde, bölgecilik temelinde bizleri bölüp, parçalamak isteyenlere cevabımız var: Dilimiz, ırkımız, inancımız, cinsimiz ne olursa olsun bizler büyük işçi ailesinin üyeleri, sınıf kardeşleriyiz. Bölünmeyeceğiz!  ......

Yaklaşık 5 yıldır onlarca kentte binlerce işçi-emekçi olarak buluştuk. Kimi yerde iş kazalarına karşı, kimi yerde sendikalaşma ve hukuki haklarımızı öğrenmek için, kimi yerde üniversite hocaları, doktorlarla buluştuk, kimi yerde kıdem tazminatının kaldırılmaması için buluştuk, kimi yerde asgari ücretin yükselmesi, kimi yerde de “işçi konuşacak milletvekilleri dinleyecek” diyerek buluştuk. .......

Şimdi mücadelemizi daha da büyütme zamanı.

İşçiler olarak çocuklarımızla daha ne kadar boynu bükük dolaşacağız? Bu zulme sürgit razı mı geleceğiz. Biz razı değiliz! Ve sözümüz var!

* Biz mücadele etmek isteyen ve bu yolda adımlar atan işçiler olarak mücadeleci tüm sendikacılara çağrıda bulunuyoruz: Çabalarımızı ortaklaştıralım.

* Tüm işçi kardeşlerimizi sendikalarımızı, sendika bürokrasisinin tahakkümünden kurtarmaya, sermayeye karşı mücadele merkezleri olarak yeniden örgütlemeye çağırıyoruz. Sendikalar işçilerindir.

* Mücadeleci işçileri işyerlerinde, fabrikalarda komiteler kurarak kendi kaderi üzerinde söz ve karar sahibi olmaya çağırıyoruz. Gücümüz örgütlülüğümüzdür.

* Fabrikalarda, Organize Sanayi Bölgeleri’nde hakları için mücadele eden tüm işçileri, emekçileri ortak platformlar etrafında bir araya gelerek gücümüze, güç katmaya çağırıyoruz.  Birleşe, birleşe kazanacağız.”

İşçi Kurultayları Örgütleme Komitelerinin çağrısı böyle iken, ne yazık ki bu çağrıya ilk yanıt ilimiz sendikal bürokrasisinden “1 Mayısı ayrı alanlarda kutlama girişimiyle’ verilmiştir. Şimdi tüm işçi ve emekçilerin bu girişime bir cevabı olmalıdır. Bölen sadece patronlar değil. Hak alma mücadelemizin önemli bir aracı olan sendikalarımızın yönetimlerine çöreklenen bu bürokratik ve işbirlikçi sendikal anlayış ve kadrolar da onlardan geri durmamaktadır. Şimdi yukarıdaki çağrıya daha fazla kulak verme ve gereğini yapma zamanıdır.”                                                                                            

Editör: TE Bilişim