Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 3 Ağustos’ta açıklanan ilk 100 günlük Eylem Planı’nın 100 gününü raporlaştıran CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer,  “Tek adam rejiminin hazırladığı 100 Günlük Eylem Planı fiyasko ile sonuçlandı. 100 gün sonunda ekonomik kriz daha da derinleşirken, emekçinin, emeklinin, çiftçinin, esnafın, işsizin, kadınların, öğrencilerin ve hak, hukuk, adalet bekleyen milyonların yüzünü güldürmedi” dedi.

EKONOMİK KRİZ DERİNLEŞTİ, PROJELERE KAYNAK BULUNAMADI

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 3 Ağustos’ta açıklanan ilk 100 günlük eylem planı 10 Kasım’da sona ererken, CHP’li Çakırözer, 100 gün sonunda ekonomik krizin daha da derinleştiğini, hazırlanan projelere kaynak dahi bulunamadığını belirtti. Çakırözer, “Büyük vaatlerle 100 Gün Eylem Planı açıklanmış, yüzlerce hedef konmuş, binlerce proje sözü verilmişti. Ülkenin 100 günde geldiği duruma bakıldığında 16 yıllık beceriksizliğin sonucu ekonomik kriz daha da derinleşirken, projeler için kaynak dahi bulunamadı. Bu 100 günün emekçinin, emeklinin, çiftçinin, esnafın, işsizin, kadınların, öğrencilerin ve hak hukuk adalet bekleyen milyonların yüzünü güldürmediği açık” dedi.

 Çakırözer, AKP iktidarının 100 günlük eylem planın fiyasko ile sonuçlandığını belirterek, hazırladığı raporda 100 günün bilançosunu başlıklar halinde sıraladı:

•Enflasyonda Rekor

Ne 100 günlük eylem planı ne yeni ekonomik program ne de zabıta zoruyla indirim enflasyondaki hızlı artışı durdurmaya yetmedi.  2018’e yıl sonunda yüzde 7 enflasyon hedefiyle giren AKP hükümeti, 100 gün içinde önce enflasyon tahminini yüzde 21’e taşıdı. Bunu bile tutturamadı. Enflasyon Ekim ayı itibariyle yüzde 25’e tırmandı. 

•Maaşlar hızla eridi

2018’de elektriğe 5 kez, doğalgaza 4 kez zam yapıldı. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 1919 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 6 bin 252 TL’ye ulaştı. Asgari ücretlenin, emeklinin değişmeyen maaşları yüzde 30 enflasyon altında hızla eridi.

•10 Günde Dolar Fırladı

Vaatlerle dolu 100 Gün Eylem Planının daha 10. günü olmadan 1 dolar 7 lirayı gördü. Türk Lirasındaki değer kaybı yüzde 40’ları ulaştı. Döviz kurlarındaki artış yurtdışından gelen birçok ürünün fiyatını artırdı.

•Düşüreceğiz diyenlerden rekor faiz

Merkez Bankası faizi yüzde 25’e çıkarırken, reel piyasalarda faizler yüzde 30-40’ları buldu. Konut kredileri, Ticari kredilerin faizleri çok yükseldi. 2018 yılında 72 milyar liralık faiz yükü, 2019’da 117 milyara çıkarıldı.

•Konkordato ve İşsizlikte Rekor

Resmi olarak yüzde 11-12 gösterilen işsizlik yüzde 20’yi aştı. Altı milyondan fazla işsiz var. İşsizliğin yükselişinde artan döviz kurları ve enflasyon karşısında dayanamayan şirketlerin iflasları etkili oldu. 5-7 bin arasında şirket konkordato ilan etti.  Kapanan şirket sayısı ise yüzde 28 artarak 110 bin oldu. Bu yılın 8 ayında kepenk indiren esnaf sayısı da yüzde 12 artarak 72 bine ulaştı.

•İşsizlik Fonu yağmalandı

İşçiler kara gün akçesi gördükleri ‘İşsizlik Fonu’ndan faydalanma koşullarının esnetilmesini beklerken, İşsizlik fonu yağmalanmaya devam ediliyor. 127 milyar liralık fondan işçilere ayrılan pay devede kulak kalırken, hükümetin birçok seçim yatırımı işsizlik fonundan finanse edilmekte. Son olarak kamu bankalarına fondan 11 milyar lira aktarıldı.

•Lükse devam edildi

Kamuoyuna tasarruf sözü veren tek adam yönetiminin icraatları bu sözle örtüşmedi. Halktan tasarruf isteyen Cumhurbaşkanı için bir yandan yazlık saray yapılırken, diğer yandan dünyanın en büyük uçağı alındı. Uçağın ‘hibe’ olduğu savunuldu. Sarayın bir günlük harcamasının 1.8 milyon TL olduğu ortaya çıktı.

•Yoksulluk ve işsizlik intiharları

Geçinemediği için intihar eden yurttaşların sayısı hızla artıyor. 2013-2017 yılları arasında 279 işçi işyerindeki koşullardan ve geçim sıkıntısından dolayı intihar ederek yaşamına son verdi. Adana’da çocuklarını ısıtamayan ve cebinde sadece 6 lira olan Emine Akçay ve oğluna pantolon alamayan İsmail Devrim bunlardan sadece iki tanesi.

•İş cinayetleri arttı, hak arayan işçiler tutuklandı

Sadece Ekim ayında 177 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybederken bu rakam 2018 yılının ilk 10 ayında 1640’a ulaştı. Yüz gün hedefinde sıralanan 3. Havalimanının inşaatında 30’dan fazla işçi öldü. Bu cinayetler soruşturulsun diyen ve insanca bir çalışma ortamı için eylem yapan işçiler darp edildi, gözaltına alındı,  tutuklandı.

•Yurttaş borç batağında

Son 10 yılda gelir makası giderek açılırken, gelir dağılımı da iyice bozuldu. 2017 yılında en yüksek gelire sahip yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı pay yüzde 48’e yükselirken, en düşük gelire sahip yüzde 20’nin aldığı pay sadece yüzde 6. Halkın yüzde 14’ü sürekli yoksulluk, yüzde 28’ii ciddi maddi yoksunluk yaşarken, yüzde 69’u da borçlu. Tüketici kredisi, konut kredisi gibi bireysel kredilerle uzun vadeli borçlananların sayısı 2002 yılından bu yana 30 kat arttı.

Kişisel borçlanma 2002 yılında 6 buçuk milyar iken bu rakam bugün 510 milyara ulaştı. İcralık olanların sayısı da arttı. 2008 yılında 8 milyon olan icra ve iflas dosya sayısı 2018 yılında 19 milyon 901 bin 807’yeçıktı.

•Emekli ikinci iş peşinde

AKP Hükümetinin seçim meydanlarında söz verdiği ‘Bin liranın altında emekli aylığı almayan kalmayacak’ açıklamasını SGK’nın verileri yalanlamakta. Türkiye’de 127 bin 540 emekli 700 liranın, 2 milyon792 bin 758 emekli ise “en düşük” denilen bin 570 liranın altında emekli aylığı alıyor. Geçinemeyen emekliler ikinci işte çalışmak zorunda. 2018 yılında iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerden 22’si 65 yaş ve üzerinde.

•Garantiler için ödenen paralar bütçede kara delik

Geçilmeyen köprüler, gidilmeyen hastaneler için sürekli vatandaşların vergileriyle oluşan bütçeden para aktarılıyor. ‘Cebinizden 5 kuruş çıkmayacak’ denilen ve dolar garantisiyle yapılan köprü, otoyol ve hastane giderleri için bütçede şimdiden 44,5 milyarlık bir kara delik oluştu.

•Özelleştirmenin bedeli: Kağıt krizi

SEKA’yı yok pahasına satmanın bedelini bu yüz günde hep beraber ödedik. Başta kağıt birçok temel üründe Türkiye artık ithalatçı konuma geldi. Şeker fabrikalarında son yapılan özelleştirmelerde 14 fabrikanın gerçek değerinin altında, yok pahasına satılmasının kamuya zararı 2 milyar 382 milyon lira oldu. Çiftçilerin ellerindeki şeker pancarları satılamadığı için çürüdü. Fabrikaların satışı sonucunda çalışan işçiler işsiz kaldı, zorla sürgün edildi ya da emekliliğe zorlandı.

•Kriz Ameliyathaneleri vurdu

Ekonomik kriz ve dövizdeki artış nedeniyle ameliyatlar yapılamaz hale geldi. Grip aşısından kanser ilaçlarına kadar birçok ilaç döviz kurları nedeniyle getirilememekte. Zonguldak’ta 17 yaşındaki Dilara Kilcioğlu maddi imkansızlıklar nedeniyle düzenli gitmesi gereken muayenelerine bile gidememiş, evde şeker koması sonucu yaşamını yitirdi. Gümüşhane’de işitme kaybı yaşayan 3,5 yaşındaki Zeynep Mine Koyun ‘biyonik kulak’ ameliyatı için gün beklerken, gerekli malzeme temin edilemediği için aylardır ameliyat olamıyor.

•Kadının ne adı ne de hakkı var!

Kadınların temel insan haklarına ve hak taleplerine yönelik hiçbir adım atılmazken, kadına yönelik şiddet hızla artmakta. 2017 yılında 409 kadının öldürüldüğü kayda geçirilirken, 2018 yılının ilk 10 ayında 363 kadın uğradığı şiddet sonucunda öldürüldü.  Kadın-erkek eşitliğine inanmadığını her fırsatta dile getiren AKP Hükümetleri döneminde kadına yönelik şiddet son 14 yılda yüzde 392 arttı.

•Çocuk Evlilikler Arttı

Türkiye’de her 4 çocuktan biri yoksul. 2 milyonun üzerinde çocuk işçi var. Son beş yılda 319 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 2017 yılında 120 bin 789 çocuk sanık olarak hakim karşısına çıktı.  Eğitimde ve istihdamda olmayan gençlerin oranı OECD ve AB’nin tam 2 katı.

Çocuk yaşta evliliklerde dünyada ilk 10’dayız. Son 10 yılda yaklaşık 500 bin kız çocuğu devletin izniyle evlendirilidi. Her yıl  yapılan üç yüz bin evliliğin yüz bini çocuklar ve çocuk evliliklerin üçte biri zorla evlilik, evlendirilen kız çocuklarının üçte birden fazlası da kuma.

•Demokrasi askıda

Türkiye demokrasi kalitesi açısından 41 ülke arasında son sırada. Basın özgür değil. Hukuk güvenliği askıda. Avukatların yüzde 76’sı adil yargılanmanın olmadığını, yüzde 83’ü yargıçların tarafsız olmadığını belirtiyor. Uyuşturucu baronları iktidar partisinin milletvekilinin yargıya baskısıyla özgür kalırken, milletvekilleri, siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum yöneticileri, hukukçular, akademisyenler, öğrenciler, işçiler haksız hukuksuz zindanlarda bekletiliyor.  144 gazeteci, 31 havaalını işçisi, 70 bin öğrenci cezaevinde. 700 haftadır kayıp yakınlarını arayan Cumartesi Annelerinin İstiklal Caddesindeki barışçı protestosbu 100 gün içinde yasaklandı.

•Yurtdışına Kaçış Var

100 Gün Planındaki hedeflerden biri Bilim İnsanlarımızın Yurda Dönüş Seferberliği idi. Ama Türkiye’de tam aksi yaşanıyor. Artan otoriterleşmeden, demokrasi ve hukuk devletinde yaşanan geri gidişten ve ekonomik krizlerden endişe duyan gençler çareyi yurt dışına göç etmekte arıyor. Ayrıca Türkiye elindeki bilim üreten akademisyenleri de KHK’larla ihraç ederek hem eğitim kalitesine, hem de bilim üretimine balta vurdu. Bu nedenle Türkiye’nin bilimsel makale sayısında yüzde 30 düşüş var.

                                   

                                                                                

Editör: TE Bilişim