Saadet Partisi Eskişehir Odunpazarı İlçe Başkanı Muhammed Güney, ülkede en önemli sorunların başında emeğin sömürülmesi, en büyük sömürü aracı olan faiz ve haksız vergi yükünün hem ülke ekonomisini, hem esnafı, hem üreticiyi, tüm çalışanları hepimizi  bunalttığını söyledi.

Tüketim çılgınlığının tavan yaptığı, sağlıkta, eğitimde, tarım ve hayvancılıkta umutların tükendiği, ahlaki ve manevi değerlerin çöktüğü, stresin , geçim sıkıntılarının ve bunların neticesi olarak da cinayetlerin ve intihar vakalarının arttığı  zor bir süreçten geçildiğini belirten Güney, konuşmasında EYT ve Asgari Ücrete değindi.

 Hükümet her türlü yanlışa para bulurken, vatandaşlarımızın bu derdine kaynak bulunamaması anlaşılır bir durum olmadığını belirten Güney, “ EYT’lilerin sorunu açıkça ortadır. Devlet vatandaşıyla yaptığı anlaşmaya sadık kalmalı. İnsanların ne zaman işe başlayacağı belli, emekli süresi belli, ama sonra da emeklilik süresini değiştiriyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok. Bu problemin gecikmesi, üzerimize gelecek yükü artırıyor. Bu işin muhakkak çözülmesi gerekiyor. Bu mesele illa bir sene içinde çözülecek diye bir durum yok. Uzatmadan bu konu çözülebilir” dedi.

Açlık sınırı 2 bin 12 TL, yoksulluk sınırı 6 bin 849 TL., kendilerini üzen ve hayrette bırakan konunun ise asgari ücretin açlık sınırında konuşulması olduğunu  belirten  Saadet Partisi Eskişehir Odunpazarı İlçe Başkanı Muhammed Güney şunları söyledi:

 “Açlık sınırında insanlarını zorlayan bir iktidar var. Ailelerin geçim derdiyle ilgilenmeyen bir iktidar var. İktidar ‘Efendim bu kadar sıkıntının içindeyiz. Sürekli borçlanıyoruz. Bütçe sürekli açık veriyor’ diyor. Sizin önce kaynak artırabilmek için israftan kurtulmanız gerekiyor. Bu zannediyorum ki  çalışan insana yapılan bir zulümdür. Emeğe zulümdür, emekçiye zulümdür, insana zulümdür. Peygamber Efendimiz ‘çalışanın alın teri kurumadan’ verilmesi gerektiğini belirtiyor. İnsanın alın teri karnını doyuracak bir ihtiyaçla karşılanamaz enflasyon rakamlarının ciddi bir ayarlamaya tabi tutulduğunu biliyoruz.  Asgari ücretin normal şartlarda yoksulluk sınırında olması gerekiyor.   

Eğer bir hükümet, asgari ücreti reel anlamda 2 katına çıkarmak istiyorsa ki olması mümkün, her yıl yüzde 7 zam yapsa 10 sene sonra bu iki katına çıkar. Eğer bu olsaydı asgari ücret açlık sınırında mı olsun, olmasın konuşulmazdık. 4 bin TL olsun mu, olmasını mı konuşacaktık. Türkiye’de iç piyasanın canlanması ekonominin canlanmasına, ekonominin canlanması yatırımların artmasına, yatırımların artması ise Türkiye’nin güçlenmesine vesile olur. Arkasından Türkiye’nin tahmin edemediğimiz kadar büyümesine sebep olur. İç tüketim en önemli unsurlardan birisidir. Asgari ücret iki katına çıksın, iç piyasa iki kat canlanır. Bugün çektiğimiz işsizlik bu seviyede kalmaz. Bugün Türkiye’yi batıran bir numaralı konu israftır, yolsuzluktur. Fizibilite yatırımı yapılmadan yapılan yatırımlardır. Türkiye ekonomisi sahipsizdir. Türkiye ekonomisinin yürümediğini görüyoruz. Acemilikte yolsuzluğunuz bu kadar fazla değildi. Tarım bu kadar batık değildi.

2020 yılı bütçesinde, Savunma Bakanlığı bütçesi 53 milyar lira. Son 10 ayda borçlanılan miktar 200 milyar lira. Savunmaya 53 milyar lira ayrılmış ancak borçlanmaya 200 milyar lira! 2020 yılında faiz giderine 140 milyar lira para ayrılmış. Hükümet kendi rakamlarına bir baksın! Bu rakamları görünce sizin telaşlanmanız gerekiyor.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin 1 dakikalık masrafı bir asgari ücreti geçiyor. Bu rakamlara rağmen asgari ücret ile geçinenlerden fedakârlık beklemek tam bir trajedidir. Asıl fedakârlığı yapması gereken iktidardır. İktidarın kendi harcamalarında tasarrufa gitmesi gerekiyor. 12 uçak itibarınızı yükseltiyor ama asgari ücretliyi eziyor. Kimse talep edilen bu miktarları lütuf olarak görmemelidir                                    Saadet Partisi olarak önerimiz şudur ki; Yolsuzluk ve israf ortadan kaldırıldığı zaman yapılan işlerin maliyeti 10’dan 1’e düşer. Bunun bir örneğini 1996 REFAH-YOL hükümetinde ERBAKAN Hocamız Başbakan olduğunda gördük. Enflasyon altında ezilen memura yüzde 20 veya 30 zam yapılması tartışılırken ERBAKAN Hocamız yüzde 50 zam yaptı. Sonraki dönemlerde yüzde 130’a kadar zamlarla memurun işçinin çiftçinin ve emeklinin yüzlerinin  gülmesine sebep oldu. Biz bugün iş başına  gelsek yine aynı şekilde hareket eder doğru teşhis -tedaviyle ve ADİL EKONOMİK DÜZEN Modelini işletmek suretiyle Yeniden Büyük Türkiyeyi İnşa edeceğiz inşaallah.”

Editör: TE Bilişim